Şimdi buraya bir boşluk açıyorum
Sen de parantez açarsın akşama
Yoğurdu da üfleyerek yersin
bilirim
Sen şimdi o yolu tek başına lacivert çizgiler olmadan da geçersin
Hiçbir mevsimde
Turuncu yağmur olmadığı gibi
benimde mavi rüzgarlarım yok bu şehirde
Bazen, beyaz sakallarını suda ıslattığını
Darmadağın bir uzaklıktan geldim
Biraz kuş gibiyim
Hiç olmadık bir cümlenin tam ortasında aşağıya doğru bir yerde durup
Su içiyorum
Genişliyorum...
Seni öpmeyi unutmuş biri olarak söylüyorum
Yağmur suyuna kül döküp
Kuşların
karanfil koktuğuna inanıyorum ben
Saçlarımdan kızıl sancılar geçerken
Bir günde göz rengini unutan
insanlar tanıdım
Hergün başka bir dua ile yıkadım
bileklerimi
Hergün başka bir yüzü ezberledim
Ben böyle uzun boylu
saçları ak bir adamı sevince kaburgaları yüzüne değen bir kadınım oluyorum
Saçlarım da kırılıyor, parmaklarım da
güz yağmurları düşerken aksanı bozuk akşamın dilinden
yüzümün kıvrımlarında sertleşen sözcüklerden uyduruk şiirler bulup
ekliyorum
eksik yanlarımı kalbimin eline
yorgunum diye başlayan ve sonrasında kaburga kemiklerimden dökülen bunca acıyı
Dönüp dolaşıp
Gittiğim bir yer içimdeki ben.
Geriye dönersem
Üşümüş bir rüzgarın sesinden ıslık çalabilirim.
Sesimle şiirler yazdığım siyah bir resim bu
Yüzünden okuduğum bile oluyor satır arası aylıkları
Ve artık sevsende nafile
Kalbimin üstüne bıçağı dayıyor gece
İçine küllerimi döktüğüm rezil bir yağmur sonrasında
Şimdi türbanlı gibi duran şu palyaçoyu
ısırırım belki de birazdan
Boşluk dolar
Biraz daha olgunlaşır ellerim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!