Ne çok ağır geliyor bazı cümleler.
Bazen kendini bile tanımakta güçlük çekiyorsun.
Sıgara yanığı sayfalardan medet bile umuyorsun hatta.
Hatta kendi içimden biliyorum,
Unutmak istiyorsun,
Ama nafile..
Sesimde titreyen anıların ön sözüyle kıvırıp atıyorum bazı sayfaları
Sözcüklerden imla hatası diye bahsettiğin mektuplardan
Beni çıkarsan bile
mavi bir kafese koy kalbimi
Ezber değil,
Bazı geceler oluyor böyle
Sevgilim...
Bu şiir sana değil aslında
Gün sonunda denize doğru atılan
sardunyaları topluyorum
Yüzüm'ün tam ortasında yutkunan bir hüzünde duruyor hayat
Sevgilim,
sıradan bir gündü bugünde
Biraz bildiğin çokça bilmediğin türden
Kalbimi ilerleyen bir tarihe bıraktım
Bu aralar kuş olup uçmayı bile
düşünüyorum
Bütün bu yükseklik korkularımla
yüzleşmek
Genelde yabancıların terk ettiği bir şehirdir kalbim..
Sarılamadığım,
Ama kokusundan bin fesleğen beslediğim günler denktir gidenlere..
Ve,
Onca söz, onca insanın yüzünde gezinirken,
Taş kaldırımlardan yapılma sahte istasyonlar kuruldu buralarda.
Şayet bugünlerde ölürsem,
Ruhumu şu gamsız kuşların kanatlarına bağışlayacağım.
Bu şiirler zaten benim degil
Hepsi senin suçun..
Bazen koskoca bir yok oluştur zaman
Ağlamaklı bir konuşmadan sonra kalbiyle savuran bir rüzgardan
su renginde akıp giden
hayatlar
kopartacak insanı
yalnızlıktan
Şimdi nasılsın bilmiyorum..
Yüzün hangi perçemin kızıldığından esinlenmiştir.
Yada ellerin hangi telefon tuşunda, kulağın kimin yanındadır,
Bilmiyorum..
Böyle, kara bir delik var dünyada, üzerinden geçiyorum.
Kalbim ağlayan bir çocuğun kirpikleri
Yağmur altında çürürken orkideler
kirpiklerimden nar ekşisi gibi
duran bir sabahtan alıntılar alıp
ekliyorum
Müjganın dikiş izlerini
şiir defterime..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!