Düşündüm
Nasıl çıkarsam seni kendimden
Kaç yokluğa çarpsa yüzüm
İz oluyor herşey
Bir sabah gel işte!
Mor menekşeleri getir izmir'den.
Yağmurların hüznüne inanma.
Ne güneşin sıcağına.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil sevgilim.
Ellerimde güz yangını bir eylül'den kalmayım.
Kaç mektup yazdım sana hatırlamıyorum bile..
Bütün ağlamalarım ve bütün bu yağmurlar
Mor şemsiyeler altında uçuşan asık suratlı Kasımı anımsatıyor bana..
O an sana sarmaşık bir gül gibi bakıyordum.
Öylece orda durdu hayat !
Biliyorsun ki,
Aslında uçuk bir turuncuyla başladı bütün hikaye
Sonra ben moru karıştırdım yeşile
Herşey iç - içe
Bu iki ayaklı develer nerden indiyse, şehre
İki yıldır at gözlüğü takıyorum
Şair olma ihtimalim sıfır
Yorgunum ve derisine şiir süren bir yarayı
kendi kabuğuna
bağışlıyorum
Ne çok inanmışlığım vardır geçmişin kirli yüzüne.
Ben, baybettiğim herşeyi sadaka niyetine verdim.
Ellerimdeki ağırlığın fazlası kalbimde yüklüce var.
Hesap bu ya ;
Keşke bazı cumartesiler böyle kalsa diyorum.
Ya hep gelmemiş,
Ya hiç olmamış olsaydın önceleri.
Sana kırmızıdan açılmamış sözcükler imha edebilirdim.
Sonra çekip gitti hayatımdan
Gitmem demişti oysa
Bende inanmıştım yalanlarına
Salak gibi
Aptal gibi
Ne derseniz deyin işte
Eskiden
Her gün ve yeniden, seveceğim birileri olurdu.
Ekmek kokardı sabahları
Akşamları sardunyalar dağılırdı etrafa.
Şimdi kimi sevsem yorgun,
Ve yaralı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!