Duyguların kaynağı da fikirlerdir, ve aklın rehberliği ile kendisi ve başkaları için iyiyi arzulayan insanlar erdemli kişilerdir, bedenin duygulanışlarını aklın denetimine alabilecek güce erişen kişi, tüm duygulanışlarını sonuçta Tanrı fikriyle ilişkilendirebilecek güce de erişir, insanın etik görevi, kendi kendisinin azami düzeyde nedeni olabilmesi için sarf ettiği çabadır.
Spinoza ya göre, Tanrının hükümleri, aslında ebendi hakikatlerdir, tanrısal yasalar, insan yasalarından ziyade doğa yasalarına benzerler, nasıl ki, kütle çekimi kanunu ihlal edilemezse,, tanrısal yasalar da ihlal edilmez, tabii insanlar ahmakça bunları görmezden gelmeye çalışabilir, ama, akibetleri uçuruma adım atmaya çalışan birinin akibeti kadar kaçınılmaz olacaktır, Tanrının peygamberleri aracılığı ile herkesin bilmesini istediği şey, adaleti ile iyiliğinin bilgisinden başka bir şey değildi, yani belli bir yaşam tarzı ile insanların taklit edebileceği özellikleriydi, ne yazık ki gerçek unutuldu ve din gizemler silsilesi haline geldi, Tanrıyı bilip, sevmenin, herhangi bir şekilde ayin yapmayı, doğaüstü dogmalara inanmayı, veya kutsat metinlerdeki güya tarihi anlatıları kabul etmeyi gerektirmediği konusunda ısrarcıydı, bunun için gereken tek şey adil ve sevecen olmakdı.
Anthony GOTTLİEB, Modern Felsefenin Yükseliği,
Çev. Cansen MAVİTUNA.
Yani Spinozanın tespitleri tam da Kurandaki - Hanginiz iyi ve güzel işler yapacak, görelim diye hayatı ve ölümü yarattık - ayetiyle örtüşür, yakından bakılınca.
Kişisel ve toplumsal saat her zaman yavaş işler, gerçek mucize taşların yerine oturmasıdır.
Duyguların kaynağı da fikirlerdir, ve aklın rehberliği ile kendisi ve başkaları için iyiyi arzulayan insanlar erdemli
kişilerdir, bedenin duygulanışlarını aklın denetimine alabilecek güce erişen kişi, tüm duygulanışlarını sonuçta
Tanrı fikriyle ilişkilendirebilecek güce de erişir, insanın etik görevi, kendi kendisinin azami düzeyde nedeni
olabilmesi için sarf ettiği çabadır.
SPİNOZA, FİLOZOF, 17. Yüzyıl.
Kaderlerini gayretlerine bıraktık. - KENDİ.
Bir irade konusudur, o size gelmez, siz ona gidersiniz.
Dünyada tırnak kadar yeri yoktur, ama, sen de varsa, dünya odur, hem de nerde istersen, ipi göğüslemek de odur.
Aksamaz, tutum ve davranışa göre, iyisi ve kötüsü, dünya ve tarihin nedeni.
Tanrı, bütün bir geçmişi ve geleceği şimdi olarak düşünür. - SPİNOZA, 17.Yüzyıl.
Tasnif şimdinin görevidir.
Spinoza ya göre, Tanrının hükümleri, aslında ebendi hakikatlerdir, tanrısal yasalar, insan yasalarından ziyade doğa yasalarına benzerler, nasıl ki, kütle çekimi kanunu ihlal edilemezse,, tanrısal yasalar da ihlal edilmez, tabii
insanlar ahmakça bunları görmezden gelmeye çalışabilir, ama, akibetleri uçuruma adım atmaya çalışan birinin
akibeti kadar kaçınılmaz olacaktır, Tanrının peygamberleri aracılığı ile herkesin bilmesini istediği şey, adaleti ile
iyiliğinin bilgisinden başka bir şey değildi, yani belli bir yaşam tarzı ile insanların taklit edebileceği özellikleriydi,
ne yazık ki gerçek unutuldu ve din gizemler silsilesi haline geldi, Tanrıyı bilip, sevmenin, herhangi bir şekilde
ayin yapmayı, doğaüstü dogmalara inanmayı, veya kutsat metinlerdeki güya tarihi anlatıları kabul etmeyi gerektirmediği konusunda ısrarcıydı, bunun için gereken tek şey adil ve sevecen olmakdı.
Anthony GOTTLİEB, Modern Felsefenin Yükseliği,
Çev. Cansen MAVİTUNA.
Yani Spinozanın tespitleri tam da Kurandaki - Hanginiz iyi ve güzel işler yapacak, görelim diye hayatı ve ölümü
yarattık - ayetiyle örtüşür, yakından bakılınca.
İşine geliyorsa, değer, o zaman, değmez, işine bak.
Yoksa bizden istenen, bataklığın koıyu, işıksız karanlıklarından, çiçekler dermek mi. - TURAN. MİSTİK.
Dünyaya gelmek bir saldırıya uğramaktır, - Gazzali, İslam FİLOZOFU,