isimlere fazlasıyla takılıyoruz biz bu memlekette...önemli olan kim için hangi ırktan insan için biraraya geldiğimiz değil..doğruluğun ve özgürlüğün arkasında birarada durmamız gerktiğidir...kayıplarımız çoğaltmadan birarada durmamız gerektiğidir...
boş ev, fedekar kız,yay,mevsimler, zaman....gibi filmlere imza atmış koreli yönetmen...not: bunlar sadece izlediğim filmleridir....sessizlikten bu kadar iyi filmler çıkması büyük yetenek.. :)
İşte o gözünü diktiği yere, ölesiye sevdiği, terk etmediği için de kurban edildiği bu toprakların kanlı sinesine yatırıyoruz Hrant'ı... Elbette bekliyordu o da bunu... Sağlam bir siyasi geçmişi vardı; bu topraklarda farklı düşünmenin, muhalif olmanın, demokrasiyi, özgürlüğü savunmanın kimlerce, nasıl cezalandırıldığını biliyordu. 'Güvercinlere dokunmazlar' diye yazsa da ülkesini tanıyor, yaklaşan 'mukadderat'ı seziyordu. Tehdit edenler 'git' diyordu; dostları gitmesini tavsiye ediyordu. Gitse, bütün Batı'nın kapıları açılır; krallar gibi yaşatılırdı. Ama gitmiyordu. Bu ülkeyi belki hepimizden fazla sevdiğinden gitmiyordu. Yeni dede olmuştu; kendisinin soluyamadığı demokrasiyi torununa miras bırakabilmek için gitmiyordu. Gitmiyor ve tehditlerin, birbiri peşi sıra açılan davaların, mahkeme kapısında linç için bekleşen ve bu saldırının provasını yapan çapulcuların arasında, bir ateş çemberinin tam ortasında yapayalnız yaşıyordu. Kendi cemaati içinde bile yapayalnız... *** Tetiği çeken alçak biliyor muydu acaba bu ülkenin bölünmemesinin, halkların birbirine düşman kesilmemesinin en büyük garantilerinden birinin Hrant olduğunu... Asıl onsuz bu mozaiğin çatırdayacağını, bu demokrasinin yaralanacağını... Türklerin aşağılanacağını... Türkiye'nin onunla birlikte sadece cesur bir yurtseveri değil, kardeşçe bir arada yaşama umutlarını, barışı ve hoşgörü kültürünü de yitirdiğini... Yoksa asıl amaç bu muydu?
bir veda havası, ahmet kaya...
'bir veda havası'nı en güzel yorumlayandır.. ;)
genelde harflerin yerlerini değiştirmede üstüme yokmuş..
misal...picama-çibama, mavi-vami... :))
'bazısı insanların durulmadan ölür. kimisi yosun tutmaz hiç. dünya ve insanlık o insanların hayalleri ile iyileşir...'
isimlere fazlasıyla takılıyoruz biz bu memlekette...önemli olan kim için hangi ırktan insan için biraraya geldiğimiz değil..doğruluğun ve özgürlüğün arkasında birarada durmamız gerktiğidir...kayıplarımız çoğaltmadan birarada durmamız gerektiğidir...
Paraşüt açılmasın bu sefer dudaklarımızda!
lambaları söndür,
gazı aç,
çakmağı çak!
anzısın bir infilak olsun ölümüne seviştiğimiz oda!
boş ev, fedekar kız,yay,mevsimler, zaman....gibi filmlere imza atmış koreli yönetmen...not: bunlar sadece izlediğim filmleridir....sessizlikten bu kadar iyi filmler çıkması büyük yetenek.. :)
İşte o gözünü diktiği yere, ölesiye sevdiği, terk etmediği için de kurban edildiği bu toprakların kanlı sinesine yatırıyoruz Hrant'ı...
Elbette bekliyordu o da bunu...
Sağlam bir siyasi geçmişi vardı; bu topraklarda farklı düşünmenin, muhalif olmanın, demokrasiyi, özgürlüğü savunmanın kimlerce, nasıl cezalandırıldığını biliyordu.
'Güvercinlere dokunmazlar' diye yazsa da ülkesini tanıyor, yaklaşan 'mukadderat'ı seziyordu.
Tehdit edenler 'git' diyordu; dostları gitmesini tavsiye ediyordu.
Gitse, bütün Batı'nın kapıları açılır; krallar gibi yaşatılırdı.
Ama gitmiyordu.
Bu ülkeyi belki hepimizden fazla sevdiğinden gitmiyordu.
Yeni dede olmuştu; kendisinin soluyamadığı demokrasiyi torununa miras bırakabilmek için gitmiyordu.
Gitmiyor ve tehditlerin, birbiri peşi sıra açılan davaların, mahkeme kapısında linç için bekleşen ve bu saldırının provasını yapan çapulcuların arasında, bir ateş çemberinin tam ortasında yapayalnız yaşıyordu.
Kendi cemaati içinde bile yapayalnız...
***
Tetiği çeken alçak biliyor muydu acaba bu ülkenin bölünmemesinin, halkların birbirine düşman kesilmemesinin en büyük garantilerinden birinin Hrant olduğunu...
Asıl onsuz bu mozaiğin çatırdayacağını, bu demokrasinin yaralanacağını... Türklerin aşağılanacağını...
Türkiye'nin onunla birlikte sadece cesur bir yurtseveri değil, kardeşçe bir arada yaşama umutlarını, barışı ve hoşgörü kültürünü de yitirdiğini...
Yoksa asıl amaç bu muydu?
Can Dündar'dan...
fazlasıyla..
bakınız: '40 harfi geçmeyen nick tutturmak zor' un yazdığı hrant dink yazısı....
ilkayın yumuşak sesinden...ya da aladdin usun tok sesinden..ikisi de güzel...
Hasret yanar gecelerim ah sensiz
Davran gülüm esen yel ol gel bana....