gurbanam han gözüne nazla bahan gözüne yar gene sürme çekmişssen evler yıhan gözüne yar getme getme gel................
vazgeçtiğin topraklar senindir.....demiş hz. isa
Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi Sıcak bir kara sevda Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu; Acımsı, buruk. mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde Sessizliği üstümüzden atamıyorduk Bir saçak altında kararsız, yorgun Saatlerce duruyorduk Kimse görmüyordu bizi Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü Bir başka türlüydü bu insanlar Sen bir başka türlüydün Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi Gözlerin gözlerimde erimekteydi Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun Beni bırakma diyordun Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam Bir yalnızlık duyuyorduk Ağlıyordun, ağlıyordun... Cebeci İstasyonunda bir tren Nefes nefese soluyordu Gerilmiş bir keman teli gibiydik Ankara Kalesi'nde bir eski çalar saat Bilmem kaça vuruyordu Bir yağmur yağıyor inceden ince İçimizdeki binbir düşünce Harmanlar misali savruluyordu Islanmış bir ceylan yavrusu gibi Tiril tiril titriyordun Gitsek gitsek diyordun. Yüreğimin atışından deli gönlümce Sırıl sıklam, paramparça, permeperişan Türküler söylüyordum Ağlıyordun, ağlıyordun... Şimdi, şimdi seni düşünüyorum Cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin Paramparça düşmüş gönül ufkuma İki yıldız gibi gözlerin Gel Ey ciğerime saplanan hançer Gel ey yüreğime oturmuş kurşun Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan Gel artık Ne olursun .............................................................................yavuz bülent bakiler.......cebeci istasyonu sürekli kullandığım istasyondur.......hüzünlü bi havası var...ankara da ama dışında sanki..
yaşamımızın iki ucundan tutmakta...yaşlılık ölüme çocukluktan daha yakın değil..
kürkçü dükkanı misali dönüp dolaşıp tekrar geldiğim yer.....yazıp silinmiş yüzlerce sayfa yazı...yazmak değilde temizlemek zor oluyor giderken.... :)
ne değildir...
kadın hakları dedikyedik çocuk haklarınıannesiz kaldı çocuklaremdi parmaklarını..
hep derim: kadınlar anlaşılmak için değil sevilmek için vardır..
içine bir sıkıntı düştüğünde anlarsın ki leyladır düşen..
kimilerinin o kadar bile vakti olmuyor ne yazık...
gurbanam han gözüne nazla bahan gözüne yar
gene sürme çekmişssen evler yıhan gözüne yar
getme getme gel................
vazgeçtiğin topraklar senindir.....demiş hz. isa
Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Sıcak bir kara sevda
Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;
Acımsı, buruk.
mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde
Sessizliği üstümüzden atamıyorduk
Bir saçak altında kararsız, yorgun
Saatlerce duruyorduk
Kimse görmüyordu bizi
Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü
Bir başka türlüydü bu insanlar
Sen bir başka türlüydün
Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi
Gözlerin gözlerimde erimekteydi
Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun
Beni bırakma diyordun
Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam
Bir yalnızlık duyuyorduk
Ağlıyordun, ağlıyordun...
Cebeci İstasyonunda bir tren
Nefes nefese soluyordu
Gerilmiş bir keman teli gibiydik
Ankara Kalesi'nde bir eski çalar saat
Bilmem kaça vuruyordu
Bir yağmur yağıyor inceden ince
İçimizdeki binbir düşünce
Harmanlar misali savruluyordu
Islanmış bir ceylan yavrusu gibi
Tiril tiril titriyordun
Gitsek gitsek diyordun.
Yüreğimin atışından deli gönlümce
Sırıl sıklam, paramparça, permeperişan
Türküler söylüyordum
Ağlıyordun, ağlıyordun...
Şimdi, şimdi seni düşünüyorum
Cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin
Paramparça düşmüş gönül ufkuma
İki yıldız gibi gözlerin
Gel Ey ciğerime saplanan hançer
Gel ey yüreğime oturmuş kurşun
Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan
Gel artık
Ne olursun
.............................................................................yavuz bülent bakiler.......cebeci istasyonu sürekli kullandığım istasyondur.......hüzünlü bi havası var...ankara da ama dışında sanki..
yaşamımızın iki ucundan tutmakta...yaşlılık ölüme çocukluktan daha yakın değil..
kürkçü dükkanı misali dönüp dolaşıp tekrar geldiğim yer.....yazıp silinmiş yüzlerce sayfa yazı...yazmak değilde temizlemek zor oluyor giderken.... :)
ne değildir...
kadın hakları dedik
yedik çocuk haklarını
annesiz kaldı çocuklar
emdi parmaklarını
..
hep derim: kadınlar anlaşılmak için değil sevilmek için vardır..
içine bir sıkıntı düştüğünde anlarsın ki leyladır düşen..
kimilerinin o kadar bile vakti olmuyor ne yazık...