an gelir paldır küldür yıkılır bulutlar gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet o eski heyecan ölür an gelir biter muhabbet çalgılar susar heves kalmaz şatârâbân ölür
şarabın gazabından kork çünkü fena kırmızıdır kan tutar / tutan ölür sokaklar kuşatılmış karakollar taranır yağmurda bir militan ölür
an gelir ömrünün hırsızıdır her ölen pişman ölür hep yanlış anlaşılmıştır hayalleri yasaklanmış an gelir şimşek yalar masmavi dehşetiyle siyaset meydanını direkler çatırdar yalnızlıktan sehpada pir sultan ölür
son umut kırılmıştır kaf dağı'nın ardındaki ne selam artık ne sabah kimseler bilmez nerdeler namlı masal sevdalıları evvel zaman içinde kalbur saman ölür kubbelerde uğuldar bâkî çeşmelerden akar sinan an gelir -lâ ilâhe illallah- kanunî süleyman ölür
görünmez bir mezarlıktır zaman şairler dolaşır saf saf tenhalarında şiir söyleyerek kim duysa / korkudan ölür -tahrip gücü yüksek- saatlı bir bombadır patlar an gelir attilâ ilhan ölür
kareyi enine ve boyuna 9a bölüp, aralara serpilen sistemli sayılardan yola çıkarak yukardan aşağı soldan sağa, ve karenin içindeki dokuza bölünmüş küçük karelere 1 den 9a kadar sayıları bir kere yerleştirme eylemi.Ne dediğimi anladıysanız problem yok, anlamamanız da normal çünkü bu bulmaca!
katılım=katilim.her faaliyet öncesi yaşanılan kanser sıkıntı, yürek kıskacı.
Bazen derdin ne esra diyorum çek git. Ama derdimi seviyorum kahretsin.Bir gün geldiklerinde biz onları eleyeceğiz...seçeceğiz...(Boşuna okumayın kimse bişi anlamaz.Bunlar benim evcil dertlerim)
Tortum ilk durak Tortum barajı) sonbahar haliyle muhteşem) Tortum şelalesi(yarım aksada) Yedi göller (bolu değil) : Tortum şelalesinden sonragünbatımına yakın dağın içlerine doğru indiğinizde sizleri bekleyen balık ziyafetinin özenle gerçekleştiği salaş mekanın adı.Kayık... göl....sonbahar...cami...dağ...kar...bulut aynı çizgide
ve gece.. yıldızlar çok yakın burda acep sırrı nedir bilinmez..... ertesi gün.. Buraya kadar gelinmiş, alışveriş yapmasak eksiliriz. İlk olarak Rus pazarı. zamanında egemenliğini ismine uygun sürdürsede şimdilerde uzak ve güney Asya hakim köhne binaların raflarına.Bir nevi eminöni şarkhan.içerideki kesif kokudan ve herşeyin bukadar tıpatıplaşmasından sıkıldım, gidelim.buraya has bi mekan yokmu?
Vee işte yılın ilk karı serpiliyor üzerime ve iki mevsimin güzelliğini birlikte yaşamanın mutluluğu.. ...işte teşhandayız ve yer gök oltu taşı ne taşına bakan var nede hana..............gözleri gelen yabancıyı $ olarak görmeyen bir dükkan sahibine yanaşıyoruz ve gerçeğinin soyulduğunda kahverengi bir toz bırakıp, sürtünme ile elektriklenip üzerine toz parçacıklarını toplayarak ayırdedilebilen oltu taşından, gerekli hediyelikleri biz insancıklara mahsus bir eda ve sığlıkla toplayıp uzaklaşıyoruz; taş mekandan, taş kesilmiş ruhlarımızla..
Kısacık tatilime sığdırmaya çalıştığım koca şehrin son gezi gününde ilk durak çifte minaredeyiz.her türk yapıtı gibi -ki son 90 yıl hariç-ihtişamla karşımızda.son paşa dedelerimizin şaşaasını ve süsünü bulamasanızda benim gibi taşların ruhu olduğuna inananlar için çok şeyler bağırıyor mekan..her değerini bulamayn mekan gibi buradada şaşkın bakınıp dönerken ana giriş kapısının tam karşısındaki taç bölümünün altında bir türbe sizi çağırıyor.3 ihlas bi fatiha ve belkide haberdar ermek umarsız yürekleri kendinden..Ala ed-din! keykubat ın kızı Hüdavent hatun......kimsesiz! çifte menareden yan taraftaki ulu camiye usulca girdiğinizde onlarca sütunun üzerine kondurulmuş taş yapıtın bu kadar mutevazı olup insanı bukadar etkilemesine akıl sır erdiremedikten sonra minbere yaklaştığınızda kafanızı yukarı kaldırıp baktığınızda muhteşem mutevazı ahşap atalarımızım ruhlarının yokluk da dahi nekadarda ince olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Yakutiye medresesinde 2 parasayar karşıladı bizi tabi hizmetlerinin karşılığını! almalılar.iki bilgisayar çıktısı ve toplama eşyaları korumak yaşatmak kolymı? yinede her hücrede azımsanamayacak bilgilere sahip oldum: erzurumun selçuklular zamanında isminin erzenirum olduğu selçuklu ve memluk sultanlarının isimlerinin hep el- din ile bittiği (ala el-din, gıyas el-din, rukn el- din vs) , abbasi hükümdarlarının ise sonunun lafza-i celil ile bittiği dedelerimizin çayı bile altın kakmalı semaverde içtiği, düğünümden kesinlikle el yapımı bir gelinlik giymenin gerekliği eski paraların çarşaf gibi olduğu ve iyiki YTL ye geçip paralarımızın küçüleceğinini ne büyük nimet olduğu, bunlardan bazıları
medreseye gelince, duvarlara iliştirilmiş bişlgilerden edindiğimize göre zamanın ilim merkezlerinden biri ve astronomiden geometriye her türlü fenni ilimde dahilinde, kuruluş amacı 'kula değil ilme hizmet'olan bi mekan.ve enteresan kuruluş aşamasında zimmetlenen köy ve beldelerin geliri ile masraflar karşılanmış ve duvara kazılmış yazının sonunda bakımı ve idaresini hakkıyla yerine getiremeyn yöneticiler içinde okkalı bir Beddua var! artık kime tutar bilinmez. orasıda tarihini kabuuenip uğurladı bizi
soğuk soğuk soğuk...... burda gün çok kısa ya da bana öyle geldiakşam olma üzere ve son gününde arkamızda daha görmediğimiz onlarca mekan..
cag kebabı. bizim dönerin kalınıymış ama yemesek yakışırmıydı bilmem.he bide kadayıf dolması.. Akşamında ehli keyf ahir zamanın tarihle yüzleşmesi yada bütünleşmesi yada yitip gitmesi her ne hal ise işte......erzurum evlerindeyiz....... 300 yıllık bir mekan ve 7 evden oluşuyor.evin orjinal hal i olabildiğince korunmuş sadece kapıları kaldırılmış ve şimdiye kadar hiç görmediğim eskiye ait obje birarada. nargilenin tadı, çaydan ziyade çaydanlığın ve servisin orjinalliği ve şansa bakınki ibrahim erkal gecenin ayrıntıları
aşkale, ehramlı kadınlar birde
hasılı erzurum yahşi. hasılı bir düştü büyüttüğüm şimdi gerçek.
tatile dair tek olumsuz 20 git 17 dön toplam 37 saatlik yol eziyeti
bunlar dönüşte kaleme alındı.buraya yazma sebebi ise gitmek istemeyi düşünenler için bir teşvik biran biel düşünmeyin hele birde benim gibi fotoğrafla prof olarak ilgileniyorsanız.sonbaharın kışla buluşmasını kollyın muheteşer resim değil sergiler çıkar valla.yaşadıklarınızda size kalır
bir şehri özenle büyütmüşüm içimde, sebepsiz.. öncesiz.. sonrasız.... Hergeçen gün mantıksız ve zararsız büyüyen - adını bilmediğim- içimde beslediğim, görüyorum ki boşa değilmiş.26. yılım bu dünyada ve ben bu yılımın sonuna doğru bir bayram arefesinde nasiplendim bu şehri görmekle..
komik
ha çan çimdur bunu ekleyen laz uşağu
yoğurdun içine kırdınmı nasılda leziz olur...
an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür
şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür
an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür
son umut kırılmıştır
kaf dağı'nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür
görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatlı bir bombadır patlar
an gelir
attilâ ilhan ölür
gözyaşım yazgıma gebe...
kareyi enine ve boyuna 9a bölüp, aralara serpilen sistemli sayılardan yola çıkarak yukardan aşağı soldan sağa, ve karenin içindeki dokuza bölünmüş küçük karelere 1 den 9a kadar sayıları bir kere yerleştirme eylemi.Ne dediğimi anladıysanız problem yok, anlamamanız da normal çünkü bu bulmaca!
katılım=katilim.her faaliyet öncesi yaşanılan kanser sıkıntı, yürek kıskacı.
Bazen derdin ne esra diyorum çek git. Ama derdimi seviyorum kahretsin.Bir gün geldiklerinde biz onları eleyeceğiz...seçeceğiz...(Boşuna okumayın kimse bişi anlamaz.Bunlar benim evcil dertlerim)
işletme okumuş olmak
Tortum ilk durak
Tortum barajı) sonbahar haliyle muhteşem)
Tortum şelalesi(yarım aksada)
Yedi göller (bolu değil) : Tortum şelalesinden sonragünbatımına yakın dağın içlerine doğru indiğinizde sizleri bekleyen balık ziyafetinin özenle gerçekleştiği salaş mekanın adı.Kayık... göl....sonbahar...cami...dağ...kar...bulut aynı çizgide
ve gece.. yıldızlar çok yakın burda acep sırrı nedir bilinmez.....
ertesi gün..
Buraya kadar gelinmiş, alışveriş yapmasak eksiliriz.
İlk olarak Rus pazarı. zamanında egemenliğini ismine uygun sürdürsede şimdilerde uzak ve güney Asya hakim köhne binaların raflarına.Bir nevi eminöni şarkhan.içerideki kesif kokudan ve herşeyin bukadar tıpatıplaşmasından sıkıldım, gidelim.buraya has bi mekan yokmu?
Vee işte yılın ilk karı serpiliyor üzerime ve iki mevsimin güzelliğini birlikte yaşamanın mutluluğu..
...işte teşhandayız ve yer gök oltu taşı
ne taşına bakan var nede hana..............gözleri gelen yabancıyı $ olarak görmeyen bir dükkan sahibine yanaşıyoruz ve gerçeğinin soyulduğunda kahverengi bir toz bırakıp, sürtünme ile elektriklenip üzerine toz parçacıklarını toplayarak ayırdedilebilen oltu taşından, gerekli hediyelikleri biz insancıklara mahsus bir eda ve sığlıkla toplayıp uzaklaşıyoruz; taş mekandan, taş kesilmiş ruhlarımızla..
Kısacık tatilime sığdırmaya çalıştığım koca şehrin son gezi gününde ilk durak
çifte minaredeyiz.her türk yapıtı gibi -ki son 90 yıl hariç-ihtişamla karşımızda.son paşa dedelerimizin şaşaasını ve süsünü bulamasanızda benim gibi taşların ruhu olduğuna inananlar için çok şeyler bağırıyor mekan..her değerini bulamayn mekan gibi buradada şaşkın bakınıp dönerken ana giriş kapısının tam karşısındaki taç bölümünün altında bir türbe sizi çağırıyor.3 ihlas bi fatiha ve belkide haberdar ermek umarsız yürekleri kendinden..Ala ed-din! keykubat ın kızı Hüdavent hatun......kimsesiz! çifte menareden yan taraftaki ulu camiye usulca girdiğinizde onlarca sütunun üzerine kondurulmuş taş yapıtın bu kadar mutevazı olup insanı bukadar etkilemesine akıl sır erdiremedikten sonra minbere yaklaştığınızda kafanızı yukarı kaldırıp baktığınızda muhteşem mutevazı ahşap atalarımızım ruhlarının yokluk da dahi nekadarda ince olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Yakutiye medresesinde 2 parasayar karşıladı bizi
tabi hizmetlerinin karşılığını! almalılar.iki bilgisayar çıktısı ve toplama eşyaları korumak yaşatmak kolymı?
yinede her hücrede azımsanamayacak bilgilere sahip oldum:
erzurumun selçuklular zamanında isminin erzenirum olduğu
selçuklu ve memluk sultanlarının isimlerinin hep el- din ile bittiği (ala el-din, gıyas el-din, rukn el- din vs) ,
abbasi hükümdarlarının ise sonunun lafza-i celil ile bittiği
dedelerimizin çayı bile altın kakmalı semaverde içtiği,
düğünümden kesinlikle el yapımı bir gelinlik giymenin gerekliği
eski paraların çarşaf gibi olduğu ve iyiki YTL ye geçip paralarımızın küçüleceğinini ne büyük nimet olduğu, bunlardan bazıları
medreseye gelince, duvarlara iliştirilmiş bişlgilerden edindiğimize göre zamanın ilim merkezlerinden biri ve astronomiden geometriye her türlü fenni ilimde dahilinde, kuruluş amacı 'kula değil ilme hizmet'olan bi mekan.ve enteresan kuruluş aşamasında zimmetlenen köy ve beldelerin geliri ile masraflar karşılanmış ve duvara kazılmış yazının sonunda bakımı ve idaresini hakkıyla yerine getiremeyn yöneticiler içinde okkalı bir Beddua var! artık kime tutar bilinmez.
orasıda tarihini kabuuenip uğurladı bizi
soğuk soğuk soğuk......
burda gün çok kısa ya da bana öyle geldiakşam olma üzere ve son gününde arkamızda daha görmediğimiz onlarca mekan..
cag kebabı. bizim dönerin kalınıymış ama yemesek yakışırmıydı bilmem.he bide kadayıf dolması..
Akşamında ehli keyf ahir zamanın tarihle yüzleşmesi yada bütünleşmesi yada yitip gitmesi her ne hal ise işte......erzurum evlerindeyiz.......
300 yıllık bir mekan ve 7 evden oluşuyor.evin orjinal hal
i olabildiğince korunmuş sadece kapıları kaldırılmış ve şimdiye kadar hiç görmediğim eskiye ait obje birarada.
nargilenin tadı, çaydan ziyade çaydanlığın ve servisin orjinalliği ve şansa bakınki ibrahim erkal gecenin ayrıntıları
aşkale, ehramlı kadınlar birde
hasılı erzurum yahşi.
hasılı bir düştü büyüttüğüm şimdi gerçek.
tatile dair tek olumsuz 20 git 17 dön toplam 37 saatlik yol eziyeti
bunlar dönüşte kaleme alındı.buraya yazma sebebi ise gitmek istemeyi düşünenler için bir teşvik biran biel düşünmeyin hele birde benim gibi fotoğrafla prof olarak ilgileniyorsanız.sonbaharın kışla buluşmasını kollyın muheteşer resim değil sergiler çıkar valla.yaşadıklarınızda size kalır
bir şehri özenle büyütmüşüm içimde, sebepsiz.. öncesiz.. sonrasız....
Hergeçen gün mantıksız ve zararsız büyüyen - adını bilmediğim- içimde beslediğim, görüyorum ki boşa değilmiş.26. yılım bu dünyada ve ben bu yılımın sonuna doğru bir bayram arefesinde nasiplendim bu şehri görmekle..
Abla.. bacı.... can yani....
yüreği
bulut
kar
dağ
plato gördüklerimin özeti