-Ben aşkı yalnız olmayı bilmeyen iki kişi için bir tür kaçış yolu olarak görüyorum...Komik... İnsanlar hep aşkın tamamen bencillikten uzak olduğundan söz ederler...Ama düşünürsen, bundan daha bencilce birşey olamaz...Feminizmin erkekler tarafından daha çok aylaklık yapabilmeleri için icat edilmiş olduğuna dair korkunç, paranoyakça bir düşüncem var...'Kadın aklını özgürleştir,bedenini özgürleştir, benimle yat.. İstediğim kadar yattığım sürece hepimiz özgür ve mutluyuz...'
-Beni deli eden ne biliyor musun? Sürekli teknolojinin ne harika olduğunu, zaman kazandırdığını söyleyen insanlar...Ama kimse kullanmıyorsa kazanılan zaman ne işe yarar ki? Sadece daha yoğun işe dönüşüyorsa...Hiç şöyle diyen biri çıkmaz mesela: “Kelime işlemcimi kullanarak kazandığım zamanla bir Zen manastırına gidip takılacağım...'
-Bugün,birkaç yıl içinde tepkilerini önceden tahmin ederek veya kendilerine özgü davranışlarından sıkılarak çiftlerin birbirinden nefret etmeye başladığını söylemiştin ya? Galiba benim için tam tersi...Sanırım biri hakkında herşeyi bilirsem tam anlamıyla aşık olabilirim...Saçını nereden ayırdığı,o gün hangi gömleği giyeceği...Belli bir durumda hangi hikayeyi anlatacağı...O zaman,gerçekten aşık olduğumu anlayacağıma eminim...
'...1782'den sonra ders verdiği bayanlar arasında Therese von Trattern,Kontes Thiennes de Rumbeke,Kontes von Zichy,Josepha Auernhammer,Kontes von Palffy,Babette (Barbara) von Ployer,Wilhelmine Kontesi von Thun ve erkekler arasında da Dr. Joseph Frank,Prof. Thomas Attwood,Johann Nepomuk Hummel,Schikaneder Tiyatrosu müzik yöneticisi İgnaz Seyfried gibi tanınmış kişiler yer alıyordu.Ancak Mozart'a,hüzünlü son günlerinde sadece birkaç kişi sadık kalmıştı...'
-Hep kadınlığın güçlü ve bağımsız bir sembolü olup hayatım bir adam çevresinde dönmüyormuş gibi yapma baskısını hissediyorum...Ama birini sevmek ve sevilmek benim için çok anlamlı...Hep dalgasını filan geçerim ama hayatta yaptığımız herşeyi biraz daha sevilmek için yapmaz mıyız?
-Bilmiyorum...Bazen iyi bir baba ve iyi bir koca olduğumu düşlerim...Hem bazen gerçekten anlamlı geliyor...Ama diğer zamanlarda aptalca geliyor...Sanki bütün hayatımı mahvedecekmiş gibi...Ve bu bağlılık korkusu veya sevmeyi beceremiyor olduğum için değil, çünkü sevebilirim...Sadece, kendime karşı tamamen dürüstsem sanırım bir şeyde gerçekten iyi olduğumu bilerek ölmeyi tercih ederim...Sadece güzel bir ilişkide olmaktansa bir şeyde üstün olmak...Bir kere yaşlı bir adamın yanında çalışmıştım ve bana bütün hayatını işini düşünerek geçirdiğini söylemişti...52 yaşındaydı, ve aniden hiç kendinden birşeyler vermediğini farketti...Hayatı hiç kimse ve hiçbir şeye adanmış değildi...Bunu söylerken neredeyse ağlıyordu...İnanıyorum ki eğer Tanrı diye birşey varsa bizim içimizde değil...Ne senin ne de benim...Ama sadece şu aradaki küçük boşlukta olurdu...Bu dünyada büyü,birilerinin bir şey paylaşmasını anlamaya çalışmakta olmalı...Biliyorum, başarmak neredeyse imkansız....Ama kimin umurunda gerçekten? Cevap arayışta olmalı...
-Umarım benim hakkımda o şekilde hissetmiyordur...Çünkü, beni tanırsın,en zararsız insanım ben...İncitebileceğim tek kişi kendimdir...
(before sunrise)
halide edip...sabataist...
-Çok avantgard...
(vampirle görüşme)
-Ben aşkı yalnız olmayı bilmeyen iki kişi için bir tür kaçış yolu olarak görüyorum...Komik... İnsanlar hep aşkın tamamen bencillikten uzak olduğundan söz ederler...Ama düşünürsen, bundan daha bencilce birşey olamaz...Feminizmin erkekler tarafından daha çok aylaklık yapabilmeleri için icat edilmiş olduğuna dair korkunç, paranoyakça bir düşüncem var...'Kadın aklını özgürleştir,bedenini özgürleştir, benimle yat.. İstediğim kadar yattığım sürece hepimiz özgür ve mutluyuz...'
(before sunrise)
şehnaz tango...
-Beni deli eden ne biliyor musun? Sürekli teknolojinin ne harika olduğunu, zaman kazandırdığını söyleyen insanlar...Ama kimse kullanmıyorsa kazanılan zaman ne işe yarar ki? Sadece daha yoğun işe dönüşüyorsa...Hiç şöyle diyen biri çıkmaz mesela: “Kelime işlemcimi kullanarak kazandığım zamanla bir Zen manastırına gidip takılacağım...'
(before sunrise)
tullio serafin...
-Bugün,birkaç yıl içinde tepkilerini önceden tahmin ederek veya kendilerine özgü davranışlarından sıkılarak çiftlerin birbirinden nefret etmeye başladığını söylemiştin ya? Galiba benim için tam tersi...Sanırım biri hakkında herşeyi bilirsem tam anlamıyla aşık olabilirim...Saçını nereden ayırdığı,o gün hangi gömleği giyeceği...Belli bir durumda hangi hikayeyi anlatacağı...O zaman,gerçekten aşık olduğumu anlayacağıma eminim...
(before sunrise)
'...1782'den sonra ders verdiği bayanlar arasında Therese von Trattern,Kontes Thiennes de Rumbeke,Kontes von Zichy,Josepha Auernhammer,Kontes von Palffy,Babette (Barbara) von Ployer,Wilhelmine Kontesi von Thun ve erkekler arasında da Dr. Joseph Frank,Prof. Thomas Attwood,Johann Nepomuk Hummel,Schikaneder Tiyatrosu müzik yöneticisi İgnaz Seyfried gibi tanınmış kişiler yer alıyordu.Ancak Mozart'a,hüzünlü son günlerinde sadece birkaç kişi sadık kalmıştı...'
-Hep kadınlığın güçlü ve bağımsız bir sembolü olup hayatım bir adam çevresinde dönmüyormuş gibi yapma baskısını hissediyorum...Ama birini sevmek ve sevilmek benim için çok anlamlı...Hep dalgasını filan geçerim ama hayatta yaptığımız herşeyi biraz daha sevilmek için yapmaz mıyız?
-Bilmiyorum...Bazen iyi bir baba ve iyi bir koca olduğumu düşlerim...Hem bazen gerçekten anlamlı geliyor...Ama diğer zamanlarda aptalca geliyor...Sanki bütün hayatımı mahvedecekmiş gibi...Ve bu bağlılık korkusu veya sevmeyi beceremiyor olduğum için değil, çünkü sevebilirim...Sadece, kendime karşı tamamen dürüstsem sanırım bir şeyde gerçekten iyi olduğumu bilerek ölmeyi tercih ederim...Sadece güzel bir ilişkide olmaktansa bir şeyde üstün olmak...Bir kere yaşlı bir adamın yanında çalışmıştım ve bana bütün hayatını işini düşünerek geçirdiğini söylemişti...52 yaşındaydı, ve aniden hiç kendinden birşeyler vermediğini farketti...Hayatı hiç kimse ve hiçbir şeye adanmış değildi...Bunu söylerken neredeyse ağlıyordu...İnanıyorum ki eğer Tanrı diye birşey varsa bizim içimizde değil...Ne senin ne de benim...Ama sadece şu aradaki küçük boşlukta olurdu...Bu dünyada büyü,birilerinin bir şey paylaşmasını anlamaya çalışmakta olmalı...Biliyorum, başarmak neredeyse imkansız....Ama kimin umurunda gerçekten? Cevap arayışta olmalı...
(before sunrise)