The Croods 2: A New Age'i izledim. İçinde şöyle harika bir replik geçiyordu: "Tüm hayatımı yarın denilen bir yeri arayarak geçirdim. Fakat yarın bir yer değilmiş, bir kişiymiş. O sensin, sen benim yarınımsın."
“her seferinde biraz daha yorulacaksın kendini anlatmaktan. özet geçmeye çalışacaksın her şeyi. özetler de birbirinin özeti olacak. git gide kısa ve kestirme cümleler kurmaya başlayacaksın. en sonunda ya tamamen susacaksın ya da bambaşka şeyler anlatmaya başlayacaksın..”
İnsan tuhaf şeyler hatırlar. İnsanları, yerleri, kalbe sonsuza değin işlemiş anları, bazıları da sis içinde kaybolur. Başkalarından farklı bir hayat yaşadığımın hep farkındaydım. Çocukken önümde hiç yol göremiyordum. Önce bir adım, sonra bir tane daha atıyordum. Hep ileri, hep dosdoğru, bilmediğim bir yere doğru koşuyordum. Bir gün arkamı dönüp baktım ve attığım her adımın sola, sağa, ileri gitmek için hatta hiçbir yere gitmemek için bir seçim olduğunu gördüm. Herkesin her gün doğru ile yanlış arasında bir seçim yapması gerekir. Sevgi ile nefret arasında. Bazen de yaşamla ölüm arasında. Böylece hayatınız seçimlerinizin toplamı olur. Bunu fark ettiğim gün erkek oldum. (Jamie)
"Kendine bu kadar güvenme evlat. Ne kadar iyi olursan ol, asla dikkatleri üstüne çekme. Bu en büyük hatan olur. Her zaman küçük görünmek zorundasın. Sessiz ol, küçük adam ol. Aptalı oyna, istenmeyeni. Saf görünen zeki ol. Mona Lisa'nın eteğindeki el benim."
"Ya seni seviyorum da, seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum... Hani eskiden seni sevmenin, birbirimizi sevmenin, yeşil gevrek bir tadı vardı. Seni güldürmenin lezzeti damağıma yerleşir, orada mutlu mesut yaşardı... Yani bir şey olduğu vakit, ilk bunu koşayım gidiyim, asuman'a söyleyeyim tarzında bir haberci telaşı olurdu."
"ya seni seviyorum da, seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum... hani eskiden seni sevmenin, birbirimizi sevmenin, yeşil gevrek bir tadı vardı. seni güldürmenin lezzeti damağıma yerleşir, orada mutlu mesut yaşardı... yani bir şey olduğu vakit, ilk bunu koşayım gidiyim, asuman'a söyleyeyim tarzında bir haberci telaşı olurdu."
Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe. Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra aradığınız tabak takımı. Sonra hayallerinizdeki yatak. Perdeler.. Halılar..
Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız. Bir zamanlar sahip olduğun şeyler artık sizin sahibiniz olur.
The Croods 2: A New Age'i izledim. İçinde şöyle harika bir replik geçiyordu: "Tüm hayatımı yarın denilen bir yeri arayarak geçirdim. Fakat yarın bir yer değilmiş, bir kişiymiş. O sensin, sen benim yarınımsın."
“her seferinde biraz daha yorulacaksın kendini anlatmaktan. özet geçmeye çalışacaksın her şeyi. özetler de birbirinin özeti olacak. git gide kısa ve kestirme cümleler kurmaya başlayacaksın. en sonunda ya tamamen susacaksın ya da bambaşka şeyler anlatmaya başlayacaksın..”
"Amca, size anne diyebilir miyim?"
"Höst!"
Sen şimdiye kadar neredeydin....
" -Gitmek zorunda mıydı?
+ Patron , bi gün hepimiz ...
- Hayır bunları söylemeyin bana. Başka şeyler söyleyin, sıkıldım.
...
- Canım çok yanıyor ,
ama anlatacak kadar kelime bilmiyorum..
Daha çok küçüğüm.. "
" Sen yaşamaya bak _
idrak konusunda...
- Alexander :
" Zamanım olsaydı sana kelimeler satın alan bir şairin hikayesini anlatırdım.. "
" Sonsuzluk Ve Bir Gün _
" Gece seni seyrettim ;
uyuyor muydun
yoksa sessizce yatıyor muydun ,
bilemedim.. "
" Eternty and a day _
İnsan tuhaf şeyler hatırlar. İnsanları, yerleri, kalbe sonsuza değin işlemiş anları, bazıları da sis içinde kaybolur. Başkalarından farklı bir hayat yaşadığımın hep farkındaydım. Çocukken önümde hiç yol göremiyordum. Önce bir adım, sonra bir tane daha atıyordum. Hep ileri, hep dosdoğru, bilmediğim bir yere doğru koşuyordum. Bir gün arkamı dönüp baktım ve attığım her adımın sola, sağa, ileri gitmek için hatta hiçbir yere gitmemek için bir seçim olduğunu gördüm. Herkesin her gün doğru ile yanlış arasında bir seçim yapması gerekir. Sevgi ile nefret arasında. Bazen de yaşamla ölüm arasında. Böylece hayatınız seçimlerinizin toplamı olur. Bunu fark ettiğim gün erkek oldum. (Jamie)
" Outlander _
"Kendine bu kadar güvenme evlat. Ne kadar iyi olursan ol, asla dikkatleri üstüne çekme. Bu en büyük hatan olur. Her zaman küçük görünmek zorundasın. Sessiz ol, küçük adam ol. Aptalı oyna, istenmeyeni. Saf görünen zeki ol. Mona Lisa'nın eteğindeki el benim."
" Şeytanın Avukatı _
Eskiden hayatımın bir trajedi olduğunu düşünürdüm ama şimdi fark ediyorum ki aslında bir komedi.
-Joker
“ sevdiğimiz ş e y l e r bizi yok eder ,
hatırla bunu ..”
.
“ la reine margot “ 1994 _
"Kendimize kim olduğumuzu hatırlatmak için hepimizin aynalara ihtiyacı var."
" Memento (2001) _
”Uzunca süre maske takarsan altındaki kişiliği de unutursun.”
" V for Vandetta _
Alice: “Buradan gitmek için bana hangi yolu izlemem gerektiğini söyler misin?”
Cheshire Kedisi: “Nereye gitmek istediğine bağlı bu.”
Alice: “Neresi olduğunun önemi yok!”
Cheshire Kedisi: “O zaman hangi yol olduğunun da bir önemi yok.”
Alice: “Sonunda herhangi bir yere varsın da.”
Cheshire Kedisi: “Elbette varacaksın. Eğer yeterince uzun yürürsen.”*
"Tüm umudunuzu kaybetmek özgürlüktür. Bırakın devrilelim. Her şey düşeceği yere düşsün."
" Dövüş Kulübü _
Sanırım bütün mucizeler,
ben umursamayı bıraktığım anda gerçekleşecek.
" Leon _
Elizabeth: Şiirin, aşkı yok edecek gücü olduğunu ilk kim keşfetti acaba?
Mr.Darcy: Şiir aşkın gıdasıdır sanırdım.
Elizabeth: 'Güçlü dayanıklı bir aşkın belki... ama sadece yüzeysel bir ilgiyse, kötü bir sonun tabutuna çiviyi çakacağına eminim.'
" Aşk ve Gurur _
"Kaybettiğim her şeyin sonunda kendimi kazandım,
muhteşemdi."
" Umudunu Kaybetme _
”İnsan zamanı durdurmak istediği yere aittir. ”
" Amélie _
"Ya seni seviyorum da, seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum...
Hani eskiden seni sevmenin, birbirimizi sevmenin, yeşil gevrek bir tadı vardı.
Seni güldürmenin lezzeti damağıma yerleşir, orada mutlu mesut yaşardı...
Yani bir şey olduğu vakit, ilk bunu koşayım gidiyim, asuman'a söyleyeyim tarzında bir haberci telaşı olurdu."
// Mükremin
" Bir Demet Tiyatro _
"ya seni seviyorum da, seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum...
hani eskiden seni sevmenin, birbirimizi sevmenin, yeşil gevrek bir tadı vardı.
seni güldürmenin lezzeti damağıma yerleşir, orada mutlu mesut yaşardı...
yani bir şey olduğu vakit, ilk bunu koşayım gidiyim, asuman'a söyleyeyim tarzında bir haberci telaşı olurdu."
// Mükremin
" Bir Demet Tiyatro _
– Derdin ne genç adam? Sürekli öldürürüm, öldürürüm.. Bu hakkı sana kim verdi?
+ Savaş.
– Budala.
" Mandalina Bahçesi _
“Hangisi daha kötü olurdu; bir canavar olarak yaşamak mı, yoksa iyi bir insan olarak ölmek mi?”
" Zindan Adası _
“ Mutlu olmak,
her şeyin yolunda olması demek değildir.
Mutlu olmak,
görmezden gelme konusunda ustalaşmak demektir.”
" Akıl Oyunları _
Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe. Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra aradığınız tabak takımı. Sonra hayallerinizdeki yatak. Perdeler.. Halılar..
Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız. Bir zamanlar sahip olduğun şeyler artık sizin sahibiniz olur.
- Fight Clup
Sevgiyle güzelleşmeyen insanlardan kork Mathilda.
-Onları hiçbir şey mutlu edemez.-
"Leon
“ Doğru soru 'neden' değil 'nasıl' ...“ ( Kevın Mitnick tam orda o kimseye söyleyince bir anlamı var tabi. )
Osman, insan niçin delirir?
Affedin beyim, insan çok düşünmeden delirir.
(Bir Adam Yaratmak)
Murphy: Hey Tars, dürüstlük parametren ne?
Tars: Yüzde doksan.
Murphy: Yüzde doksanmı?
Tars: Duygusal varlıklarla iletişim kurarken tam dürüstlük ne diplomatik nede çok güvenli sayılır.
Murphy: Tamam yüzde doksan olsun Doktor Brand.
Yıldızlararası: İnterstellar.