'Gamından anlayan elem çekmiş dostların varsa gam yeme...Mademki yârin var,gamın boynunu kır...Ey gamın zebunu olanlar! Size dostların dostluğu sağlam bir dayanaktır...İki kişi bir an için dost olunca o anda yüz gam bile olsa yok olur...
...
Birkaç kalpazan kalkmış,sahte bir kalıp dizmişler...
İşkembeye benzeyen o gibilere yalnız yüz tarafından bak...Sırlarını onların parmağına dolamaktan sakın...Onlar,karşında nurdan daha saf görünür,arkanda gölgeden daha münafık yürürler...Mumdan daha doğru,fakat ödağacından daha düğümlü; sade görünüşlü,fakat içten pazarlıklıdırlar...Eksik tarafını görür,iyiliklerini unuturlar,daima kusur arayan şikayetçidirler...Sana sevgi ve muhabbet gösterirler,kinlerini düğümleyerek içlerine saklarlar...
Bir aşık ki,topraktan daha donuk kalbli,bir yiğit ki gönlü gibi ölü,onların dostluklarını gönül mihengine vurma...Sarhoş değilsen ayağını bu çamura basma...Onlar dağların hazine bekçisidir...Yanlarında sırrını açma,rüsvaylık istemiyorsan onlara seslenme...Dalkavuklukla ağzından bir şey kaparlar,sonra kendilerini senden daha üstün göstermeye çalışırlar...Bir edepsizle nasıl barışabilirsin? Böyle bir barışı Allah kahretsin...
Menfaat kaygısıyla karışık her söz,düşmanlıkla karışık bir dostluğun ifadesidir...Senlik benlik duygularından hasıl olan (menfaate dayanan) dostluğun daima düşmanlıkla ilgisi vardır...Dost,rahatlık veren bir merhemdir...Yoksa bir takım bayağıların sözünü etme...Dost senin kusurunu hüner,zehrini şeker görür...Nasıl ki kedi yavrularını fazla sevmesi yüzünden etlerini yer...
Dost kimdir? Sır saklayan...Şu sahte dostlar ise rüzgar gibi hep gizli perdeleri açarlar...Onlar hep sana nasıl üstün geleceklerini düşünmekte,işinin kazancını hangi efsunla aşıracaklarını sayıklamaktadırlar...Yüzüne karşı sana aşık görünür,fakat dar vakitte yan çizerler...Sana açıktan açığa dostluk gösteren bir kimsenin sevgisini kalbin inkar ederse o dost değil,bir düşmandır...Gerçek dostun kim olduğunu ceset ne bilsin? Vefalı dostu ancak kalb tanır...
Bir kalbin,yüz bin gamın var,solgun bir gül,yüz diken yarası...Ülke çok,ama Feridun bir tane...Hoş kokular bol,fakat dimağ küçük alemde her varlık perde içindedir...Senin sırrına da ancak kalbin aşinadır...Kalbinde anahtar yoksa ona başkalarının kalbinden ne çare arıyorsun? Dar kalbli değilsen sırrını güneş gibi ovaya yaymak...Niçin? Bu hatadır...
Kalbin,sakladığı sırlardan birinin açıklarsa şaşma...Şarapla dolu şişe içindekini gizleyemez...Sana herhalde gerçek bir dost gerekli ise bunu kendinde ara! Mutlak başka bir dost bulmaya karar verdiysen çalış ki iyi bir yoldaş seçsin...Dostunun içyüzünü anlamadan sakın gizli cevherlerini saçma...
...
Akrebin düşmanlığı ejderhadan beterdir...Çünkü o senden gizlenmiştir...Öteki ise görünür bir düşmandır...Gaflet,ondan daha büyük bir hatadır...Düşmana karşı kinini azaltma...Onu küçük görürsen sonra sen küçük düşersin...Karınca o küçüklüğü ve kuvvetsizlği ile beraber yılan yavrusunun gözüne mil çeker...Ev hırsızlarla dolu,cevahirlerini sakla...Çölü gulyabaniler kaplamış,tesbih ve duaya çalış...'
'...lisede ben arkadaşlarımın -o zamanki tabirle- haleti ruhiyelerini anlamak merakında idim...Bu bende bir delilik halinde idi...Bahçeden sınıfa girdiğimiz zaman,yerlerine oturmak için yanımdan geçenlerin yüzlerine,dikkatimi sezdirmeden bakmak adetimdi...Teneffüste,talebe grupları içinde susar ve söylenen sözlerden ziyade gizlenen temayülleri anlamaya çalışırdım...Arkadaşlarımı kendime göre birtakım mizaç,huy,karakter zümrelerine ayırmıştım...O zaman yazdığım şeyleri hala saklarım...Bu dikkatlerin ve bu notların sonraları insanları daha iyi anlamak için bana çok faydaları olmuştur...'
'...ABD'nin yıllar önce yeşil kuşak projesinin eleğinden ve mektebinden geçen bu cemaatler,iki kutuplu dünyanın soğuk savaş yıllarında ABD'nin SSCB işgaline karşı olan tüm politikalarının arkasında yer almışlardı...Bu cemaatler SSCB işgaline karşı direnen Afgan halkının direnişine 'maddi ve manevi' destek vermişler hatta yayın organlarında,mücahidleri yere göğe sığdıramayan haberlere yer vermişlerdi...Özellikle Gülen cemaatinin,baştan aşağı sıkıntı menşeli dergisi SIZINTI'nın 1985-87 yılları arasındaki sayılarında mücahidlere sık sık yer vermiş,onları özlü sözlerle yücelterek ön ve arka kapaklarına taşımışlardı...SSCB'ye karşı direnen mücahidlerin cephesi,bugün ABD'ye karşı yönelince,aynı cemaatin yayın organları başta Zaman gazetesi olmak üzere mücahidleri terörist ilan ettiler...Benzer fraksiyona sahip cemaatlerde aynı tutumu sergilediler...Zira ılımlı İslam patentini aldıkları patronları Washington,yeni düşmanını SSCB'den sonra Müslümanlar olarak tayin etmişti...Fethullah Gülen ve cemaati komprador bir tavırla Filistin ve Irak meselesi karşısında da aynı tavrı sergilemiş,direniş gösteren mücahileri 'bir avuç terörist ve kendini bilmezler' olarak tasvir etmiştir...Yine Beyazıt meydanlarında müslüman bacımın tesettürü için eylem yapan,duyarlı müslüman gençliğe 'sarhoş kılıklılar' diyen aynı adamdır ki bu belleğimizden asla silinmeyecek! F.Gülen,Clinton'un yukarıdaki ifadesinde yerini bulan,hıristiyanların papasına karşın,İslam dünyası için tüm Müslümanları zapt ve teshir altına alma selahiyetine sahip olarak Washingtonca tayin edilmiş,10 yıldır hilafet eğitimi aldığı ABD'den yeni halifeliğinin merkezine ineceği günü beklemekte...Halifeliğinin ilk nüvelerini dinler arası diyalog safsatasıyla başlatan bu adam ilk ziyaretini Papa'ya yaptı...Ahmet Yasin ve Üsame Bin Ladin gibi Müslüman şahsiyetler karşısında yakın dostu Bülent Ece-bit'in Merve Kavakçı'ya olan kuduzluğu misali kin ve öfke kusan bu adam,Papa kafirinin karşısında saygı ve muhabbetten kırılacak kadar hassastı...'
mapus...
'Evet, bugün perşembe, haftanın son günü, yani bugünü saymazsak...”
(Pınar Altuğ)
'Siz ben olmuşum, ben siz olmuşsunuz...”
(Esra Ceyhan, Huysuz Virjin’e rüyasını anlatıyor)
“Tuğba Özay’ı alkışlayan gruba bakıyorum... Büyük bir çoğunluğunu kadın ve erkekler oluşturuyor...”
(Ece Erken, Passaparola’da)
“Bütün o elektronik şeyler aslında biraz mekanik kaçıyor...”
(Gülben Ergen, SMS, e-card gibi yöntemlerden hoşlanmadığını belirtmek istiyor)
“Yani şimdi sizin annenizin bütün evliliklerinden elde ettiği toplam çocuk sayısı kaç? ”
(Sinan Çetin, Film Gibi programında konuğa)
'Makul ağla! ..”
(Savaş Ay, A Takımı’nda sinir krizi geçirttiği Niran Ünsal’a)
“Bu çocuk üçünüzden! ..”
(Erman Toroğlu, Karar Anı adlı programda, karı-koca ve sevgiliye söylüyor)
“Müzikte tek eksiğim opera...”
(Doğuş)
“Her sene bir sene daha geçiyor...”
(Tarkan)
“Ben, yıllardır süregelen ve gitgide gerileyen arabesk türkücü imajını roketlemek istiyorum... Arabaların torpidolarında en arkada duran kasetleri önlere çıkartmak istiyorum...”
(Özcan Deniz)
“Ses, bedende en geç yaşlanan organdır...”
(Nükhet Duru)
'Yıllardır olmamıştı, uzun zamandan beri ilk defa tek partili koalisyon oluyor...”
(Nil Karaibrahimgil, Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu)
“Benim o kültürsüz insanlarla işim olmaz, zaten şimdi ultrasyondan çıktım çok mutluyum...”
(Ceylan)
“Kel miyim, topal mıyım gidip de yasak bir ilişki yaşayayım...”
(Didem Taslan)
“Bu tür şeyler gerçek hayatta da, normal hayatta da yanına yaklaşmam artı sevmem...”
(Tuğba Özay)
“Tangoya başlarken kadınlar sağ ön, erkekler sol arka ayaklarıyla başlar...”
(İpek Tuzcuoğlu)
'Filmin finalini soran anketler internetlerde yayınlandı...”
(Özcan Deniz)
“Ağzınla kuş tutsan... ne kuşu? ! Ejderha tutsan bunlara yaranamazsınız...”
(Ahmet Çakar)
'Hayırlı vilayetler...”
(Ziya Şengül, İstanbul Valisi ile konuşurken)
“İyi püskürtmüş! ..”
(Şansal Büyüka, hakeme tüküren oyuncu için)
'Yani ne bileyim, doksan bile değil yüz derece döndüm o olaydan sonra...'
(Kuşum Aydın)
'Dokunuşu vuruşu şut orta karışımı vuruş şutu...'
(Şansal Büyüka)
mimi...
'Gamından anlayan elem çekmiş dostların varsa gam yeme...Mademki yârin var,gamın boynunu kır...Ey gamın zebunu olanlar! Size dostların dostluğu sağlam bir dayanaktır...İki kişi bir an için dost olunca o anda yüz gam bile olsa yok olur...
...
Birkaç kalpazan kalkmış,sahte bir kalıp dizmişler...
İşkembeye benzeyen o gibilere yalnız yüz tarafından bak...Sırlarını onların parmağına dolamaktan sakın...Onlar,karşında nurdan daha saf görünür,arkanda gölgeden daha münafık yürürler...Mumdan daha doğru,fakat ödağacından daha düğümlü; sade görünüşlü,fakat içten pazarlıklıdırlar...Eksik tarafını görür,iyiliklerini unuturlar,daima kusur arayan şikayetçidirler...Sana sevgi ve muhabbet gösterirler,kinlerini düğümleyerek içlerine saklarlar...
Bir aşık ki,topraktan daha donuk kalbli,bir yiğit ki gönlü gibi ölü,onların dostluklarını gönül mihengine vurma...Sarhoş değilsen ayağını bu çamura basma...Onlar dağların hazine bekçisidir...Yanlarında sırrını açma,rüsvaylık istemiyorsan onlara seslenme...Dalkavuklukla ağzından bir şey kaparlar,sonra kendilerini senden daha üstün göstermeye çalışırlar...Bir edepsizle nasıl barışabilirsin? Böyle bir barışı Allah kahretsin...
Menfaat kaygısıyla karışık her söz,düşmanlıkla karışık bir dostluğun ifadesidir...Senlik benlik duygularından hasıl olan (menfaate dayanan) dostluğun daima düşmanlıkla ilgisi vardır...Dost,rahatlık veren bir merhemdir...Yoksa bir takım bayağıların sözünü etme...Dost senin kusurunu hüner,zehrini şeker görür...Nasıl ki kedi yavrularını fazla sevmesi yüzünden etlerini yer...
Dost kimdir? Sır saklayan...Şu sahte dostlar ise rüzgar gibi hep gizli perdeleri açarlar...Onlar hep sana nasıl üstün geleceklerini düşünmekte,işinin kazancını hangi efsunla aşıracaklarını sayıklamaktadırlar...Yüzüne karşı sana aşık görünür,fakat dar vakitte yan çizerler...Sana açıktan açığa dostluk gösteren bir kimsenin sevgisini kalbin inkar ederse o dost değil,bir düşmandır...Gerçek dostun kim olduğunu ceset ne bilsin? Vefalı dostu ancak kalb tanır...
Bir kalbin,yüz bin gamın var,solgun bir gül,yüz diken yarası...Ülke çok,ama Feridun bir tane...Hoş kokular bol,fakat dimağ küçük alemde her varlık perde içindedir...Senin sırrına da ancak kalbin aşinadır...Kalbinde anahtar yoksa ona başkalarının kalbinden ne çare arıyorsun? Dar kalbli değilsen sırrını güneş gibi ovaya yaymak...Niçin? Bu hatadır...
Kalbin,sakladığı sırlardan birinin açıklarsa şaşma...Şarapla dolu şişe içindekini gizleyemez...Sana herhalde gerçek bir dost gerekli ise bunu kendinde ara! Mutlak başka bir dost bulmaya karar verdiysen çalış ki iyi bir yoldaş seçsin...Dostunun içyüzünü anlamadan sakın gizli cevherlerini saçma...
...
Akrebin düşmanlığı ejderhadan beterdir...Çünkü o senden gizlenmiştir...Öteki ise görünür bir düşmandır...Gaflet,ondan daha büyük bir hatadır...Düşmana karşı kinini azaltma...Onu küçük görürsen sonra sen küçük düşersin...Karınca o küçüklüğü ve kuvvetsizlği ile beraber yılan yavrusunun gözüne mil çeker...Ev hırsızlarla dolu,cevahirlerini sakla...Çölü gulyabaniler kaplamış,tesbih ve duaya çalış...'
-Kendi kararımı verememektense hataların en büyüğünü işlemeye razıyım...
(son mohikan)
-Bence onlar canları istediği anda hukuku bir kenara koyabiliyorlarsa o hukukun üstümüzde haklı bir otoritesi olamaz...
(son mohikan)
-Umduğunu bulamamana üzüldüm...
-Hayır, tersine...Hayal ettiğim şeylerin farklı çıkması,tüm hayallerin ötesinde çok daha derinden işledi içime...
(son mohikan)
'...lisede ben arkadaşlarımın -o zamanki tabirle- haleti ruhiyelerini anlamak merakında idim...Bu bende bir delilik halinde idi...Bahçeden sınıfa girdiğimiz zaman,yerlerine oturmak için yanımdan geçenlerin yüzlerine,dikkatimi sezdirmeden bakmak adetimdi...Teneffüste,talebe grupları içinde susar ve söylenen sözlerden ziyade gizlenen temayülleri anlamaya çalışırdım...Arkadaşlarımı kendime göre birtakım mizaç,huy,karakter zümrelerine ayırmıştım...O zaman yazdığım şeyleri hala saklarım...Bu dikkatlerin ve bu notların sonraları insanları daha iyi anlamak için bana çok faydaları olmuştur...'
-Gece 12'den sonra sakın besleme...
-Suya yaklaştırma...
-Altını temiz tut...
'...ABD'nin yıllar önce yeşil kuşak projesinin eleğinden ve mektebinden geçen bu cemaatler,iki kutuplu dünyanın soğuk savaş yıllarında ABD'nin SSCB işgaline karşı olan tüm politikalarının arkasında yer almışlardı...Bu cemaatler SSCB işgaline karşı direnen Afgan halkının direnişine 'maddi ve manevi' destek vermişler hatta yayın organlarında,mücahidleri yere göğe sığdıramayan haberlere yer vermişlerdi...Özellikle Gülen cemaatinin,baştan aşağı sıkıntı menşeli dergisi SIZINTI'nın 1985-87 yılları arasındaki sayılarında mücahidlere sık sık yer vermiş,onları özlü sözlerle yücelterek ön ve arka kapaklarına taşımışlardı...SSCB'ye karşı direnen mücahidlerin cephesi,bugün ABD'ye karşı yönelince,aynı cemaatin yayın organları başta Zaman gazetesi olmak üzere mücahidleri terörist ilan ettiler...Benzer fraksiyona sahip cemaatlerde aynı tutumu sergilediler...Zira ılımlı İslam patentini aldıkları patronları Washington,yeni düşmanını SSCB'den sonra Müslümanlar olarak tayin etmişti...Fethullah Gülen ve cemaati komprador bir tavırla Filistin ve Irak meselesi karşısında da aynı tavrı sergilemiş,direniş gösteren mücahileri 'bir avuç terörist ve kendini bilmezler' olarak tasvir etmiştir...Yine Beyazıt meydanlarında müslüman bacımın tesettürü için eylem yapan,duyarlı müslüman gençliğe 'sarhoş kılıklılar' diyen aynı adamdır ki bu belleğimizden asla silinmeyecek! F.Gülen,Clinton'un yukarıdaki ifadesinde yerini bulan,hıristiyanların papasına karşın,İslam dünyası için tüm Müslümanları zapt ve teshir altına alma selahiyetine sahip olarak Washingtonca tayin edilmiş,10 yıldır hilafet eğitimi aldığı ABD'den yeni halifeliğinin merkezine ineceği günü beklemekte...Halifeliğinin ilk nüvelerini dinler arası diyalog safsatasıyla başlatan bu adam ilk ziyaretini Papa'ya yaptı...Ahmet Yasin ve Üsame Bin Ladin gibi Müslüman şahsiyetler karşısında yakın dostu Bülent Ece-bit'in Merve Kavakçı'ya olan kuduzluğu misali kin ve öfke kusan bu adam,Papa kafirinin karşısında saygı ve muhabbetten kırılacak kadar hassastı...'