"Keske yunan kazansaydı" diyen soysuzların ağzıyla konuşan ve o tür soysuzların utanmazca, ahlaksizca, namussuzca yalanlarını belge diye yutturacaklarını sanan ortaçağ kalıntısı dangalak kara yobazlara, GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 'ün Aleviler için ne ifade ettiğini bizzat gidip Alevilere sormalarını tavsiye ediyorum. Alacakları cevap karşısında mosmor olacaklarına dair bire 10 bahse girerim... Hadi yok mu arttıran :))
DAHA NASIL MUTLU OLUNUR LO? 1 Bugün mutlu olmaya karar verdim :))
Bunun için önce gün ağarırken uyanıp, bizimkileri uyandırmadan giyinerek evden çıktım. Karşı tepeye tırmandım ve güneşin doğuşunu seyrettim. Doğanın uyandığını, kıpırdadığını hissetmek tadına doyulmayacak bir duyguydu.
Ortalık aydınlandığında, uzakta bir bahçedeki kadınları izledim, ağaçlardan meyve devşiren... Emeğin şiirini yazıyor gibiydiler.
Öylesine dalmışım ki onlara, arkamdaki bahçeli tek katlı evden yükselen bir sesle kendime gelebildim; bir bebeğin gülücüğüydü o ses...Umudu hissettim o gülücükte...Mutluluğu, güzelliği hissettim.
Evin kapısını çalıp, anneden izin alarak, o bebeğin o gülücüğünü, saçlarını okşayarak saatlerce dinleyesim geldi. Ama tabii ne kapıyı çaldım, ne de bebeği -saçlarını okşayarak- dinledim... "Deli mi nedir?" derler adama!
DAHA NASIL MUTLU OLUNUR LO? 2 Saat ilerliyordu. İş yerime tlf açıp, gelemeyecegimi bildirdim, çünkü "hastaydım" güya :)) Patron yemedi, "Ne hastalığı lan?!" diye höykürürcesine yükseltti çatlak sesini... Aynı tonda karşılık verdim, "Konuşma lan! İstifa ediyo'm, kes hesabı!" Ve kapattım yüzüne telefonu.
Ardından karımı aradım. İlk sözü, "Nerdesin kör olasıca?" oldu. Olsun, desin, hayat arkadaşım o benim, hakkıdır. Anlattım istifa ettiğimi. Anında koydu tepkisini, "İyi boq yemişsin, boyun devrilsin, e mi?" Ve telefonu kapattı yüzüme.
Birden rahatladığımı farkettim. Ohh yarabbi şükür! Yıllardır yapmak istediğimi nihayet yapmıştım. Sahip olmak istediğim kişiliğe kavuşmuştum. Sonrası umurumda değildi, pazarda limon satar, kazanır ve evime götürürdüm ekmeğimi anasını sat'im.
Derin bir nefes aldım verdim. Köşedeki simitçiden bir simit aldım. Isırdım, nefisti, "sabahın"dı bunlar, çıtır çıtırdı. Simidimi yiyerek ve Grup Vitamin'in “Ellere var da bize yok mi” şarkısını ıslıkla çalıp ilkokul birinci sınıf bebesi gibi sekerek yürüdüm gittim.
DAHA NASIL MUTLU OLUNUR LO? 3 Şu anda kentin yukarılarında bir parktayım. Yarım ekmek arası tük'rük köfteyle şişe ayranını götürüyorum iştahla...Yemyeşil ağaçlar ve cıvıl cıvıl kuşlar arasındayım.
Gün batımını bekliyorum, heyecanlıyım. O keyfi de yaşayıp eve gideceğim, yarına hazırlanacağım. Çünkü malum, yarın pazarda yeni işime başlayacağım; limon pazarlama... Hi ho ha!
Eve dolmuşla döneceğim. Yıllardır firmanın tahsis ettiği otomobilden başka taşıt yüzü görmemiştim. Şoförüm ne desem "eyvallah"ı çekiyordu. Umarım dolmuş şoförü bi zonta'lık yapar da "ağız burun, kafa göz" dalarız birbirimize... Offf, ne büyük bir mutluluk olur kim bilir... İçim içime sığmıyor, tutmayın beni.
Bugün ben çok mutlu oldum. Güneşin doğuşunu seyrederek, emekçileri izleyerek, bir bebeğin gülücüğüyle, çıtır bir simitle, şunla bunla; yani küçücük şeylerle...
Bu mutluluğu, eve döndüğümde yeniden aşık olarak pekiştireceğim. Kime mi yeniden aşık olacağım? Karıma ve ikiz kızlarıma elbette.
Size de tavsiye ederim küçük şeylerle mutlu olmayı... Deneyelim mi? Ha'di buy'run.
"Keske yunan kazansaydı" diyen soysuzların ağzıyla konuşan ve o tür soysuzların utanmazca, ahlaksizca, namussuzca yalanlarını belge diye yutturacaklarını sanan ortaçağ kalıntısı dangalak kara yobazlara, GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 'ün Aleviler için ne ifade ettiğini bizzat gidip Alevilere sormalarını tavsiye ediyorum. Alacakları cevap karşısında mosmor olacaklarına dair bire 10 bahse girerim... Hadi yok mu arttıran :))
Söz, tabancadan fırlayan mermi gibidir, geriye dönmez! (Rus Atasözü)
YILLARIN ÖTESİNDEN
(Babamın Plaklarından)
DAHA NASIL MUTLU OLUNUR LO? 1
Bugün mutlu olmaya karar verdim :))
Bunun için önce gün ağarırken uyanıp,
bizimkileri uyandırmadan giyinerek evden çıktım. Karşı tepeye tırmandım ve güneşin doğuşunu seyrettim. Doğanın uyandığını, kıpırdadığını hissetmek tadına doyulmayacak bir duyguydu.
Ortalık aydınlandığında, uzakta bir bahçedeki kadınları izledim, ağaçlardan meyve devşiren... Emeğin şiirini yazıyor gibiydiler.
Öylesine dalmışım ki onlara, arkamdaki bahçeli tek katlı evden yükselen bir sesle kendime gelebildim; bir bebeğin gülücüğüydü o ses...Umudu hissettim o gülücükte...Mutluluğu, güzelliği hissettim.
Evin kapısını çalıp, anneden izin alarak, o bebeğin o gülücüğünü, saçlarını okşayarak saatlerce dinleyesim geldi. Ama tabii ne kapıyı çaldım, ne de bebeği -saçlarını okşayarak- dinledim... "Deli mi nedir?" derler adama!
DAHA NASIL MUTLU OLUNUR LO? 2
Saat ilerliyordu.
İş yerime tlf açıp, gelemeyecegimi bildirdim, çünkü "hastaydım" güya :)) Patron yemedi, "Ne hastalığı lan?!" diye höykürürcesine yükseltti çatlak sesini... Aynı tonda karşılık verdim, "Konuşma lan! İstifa ediyo'm, kes hesabı!" Ve kapattım yüzüne telefonu.
Ardından karımı aradım.
İlk sözü, "Nerdesin kör olasıca?" oldu.
Olsun, desin, hayat arkadaşım o benim, hakkıdır. Anlattım istifa ettiğimi. Anında koydu tepkisini, "İyi boq yemişsin, boyun devrilsin, e mi?" Ve telefonu kapattı yüzüme.
Birden rahatladığımı farkettim.
Ohh yarabbi şükür!
Yıllardır yapmak istediğimi nihayet yapmıştım. Sahip olmak istediğim kişiliğe kavuşmuştum. Sonrası umurumda değildi,
pazarda limon satar, kazanır ve evime götürürdüm ekmeğimi anasını sat'im.
Derin bir nefes aldım verdim.
Köşedeki simitçiden bir simit aldım. Isırdım, nefisti, "sabahın"dı bunlar, çıtır çıtırdı. Simidimi yiyerek ve Grup Vitamin'in “Ellere var da bize yok mi” şarkısını ıslıkla çalıp ilkokul birinci sınıf bebesi gibi sekerek yürüdüm gittim.
DAHA NASIL MUTLU OLUNUR LO? 3
Şu anda kentin yukarılarında bir parktayım. Yarım ekmek arası tük'rük köfteyle şişe ayranını götürüyorum iştahla...Yemyeşil ağaçlar ve cıvıl cıvıl kuşlar arasındayım.
Gün batımını bekliyorum, heyecanlıyım.
O keyfi de yaşayıp eve gideceğim, yarına hazırlanacağım. Çünkü malum, yarın pazarda yeni işime başlayacağım; limon pazarlama... Hi ho ha!
Eve dolmuşla döneceğim.
Yıllardır firmanın tahsis ettiği otomobilden başka taşıt yüzü görmemiştim. Şoförüm ne desem "eyvallah"ı çekiyordu. Umarım dolmuş şoförü bi zonta'lık yapar da "ağız burun, kafa göz" dalarız birbirimize... Offf, ne büyük bir mutluluk olur kim bilir... İçim içime sığmıyor, tutmayın beni.
DAHA NASIL MUTLU OLUNUR LO? 4
Bitiriyorum...
Bugün ben çok mutlu oldum.
Güneşin doğuşunu seyrederek, emekçileri izleyerek, bir bebeğin gülücüğüyle, çıtır bir simitle, şunla bunla; yani küçücük şeylerle...
Bu mutluluğu, eve döndüğümde yeniden aşık olarak pekiştireceğim. Kime mi yeniden aşık olacağım? Karıma ve ikiz kızlarıma elbette.
Size de tavsiye ederim küçük şeylerle mutlu olmayı... Deneyelim mi?
Ha'di buy'run.
Yeni Güne Günaydın :))
AND THE OSCAR GOES TO...
YENGE'nin DÖNÜŞÜ
(Ooo piti piti, çamaşır sepeti)