Bir Tarantino klasiği.. şiddeti bu kadar iyi kullanan ancak bir- iki yönetmen daha vardır belki. Uma Thurman ve Travolta'nın sergiledikleri dans sahnesi ve sondtracks müzikleri ile zihinlere kazınmış bir başyapıttır.. kalbe saplanılan iğne sahnesi de unutulmazdır hani..
pulp tabiiki ;) ucuz, vestiyeri olaan 2 katlı Franz ferdinand Coveri yapılan vede güsel dans edenleri barındıran istiklal eğlencesi ;) üst katında langırt var hemde beleş :))
not:bide kendi kalesine gol atan takım arkadaşı şart :))
jules: dünyadaki bütün erdemli insanlarin yolu bencil, zalim ve kötü kişilerce dört bir yandan kuşatilmiştir.bu insanlara karanlik vadiden kurtulmalari için merhamet ve iyi niyetle yardimci olan kişi kutsallaşmiştir.çünkü o, kardeşlerinin gerçek koruyucusu ve kayip çocuklarinin kurtaricisidir.ve tanri benim kardeşlerimi zehirlemek ve katletmek isteyen böyle insanlari büyük bir öç ve şiddetli bir öfkeyle cezalandiracaktir.ve intikamimi senden aldiğimda adimin tanri olduğunu anlayacaksın.
Pulp Fiction'ın başında Amanda Plummer '...every last mother f...in' one of you' diye bağırıyor. Filmin finalinde aynı sahne yine verilir ya, işte orada 'every last one of you motherf...ers! ' diye bağırıyor.....
'erdemli adamın yolu bencillerin insafsızlıkları, ve kötü insanları zulmü ile sarmalanmıştır. ancak merhamet ve iyi niyet adına karanlıklar vadisinde zayıf olana rehberlik eden kişi kutsanmıştır. çünkü kardeşinin gerçek hamisi ve kayıp çocukların kurtarıcısıdır o. kardeşlerimi zehirlemeye ve yo ketmeye kalkışanlardan intikamımı mutlaka alacak ve onları büyük bir öfke ve güçle vuracağım ve senden intikam almaya geldiğimde adımın tanrı olduğunu anlayacaksın'
film müziğini herkes biliyor sanırım(gitarla çalınan) taxi filmindede çımıştı... ülkemizde hiçbir şeyin değerini bilmediğimiz gibi o müziğin bile değerini bilmiyoruzzzz... aranızda kaç kişi o film müziğinin zeki müren (biraz daha ağır tonla kemanla çalındı ilk olarak) e ait olduğunu biliyorrrr... hatta kaç kişi okuduktan sonra hadiii be diyecek onu merak ediyorum esas
Kovulduğum bir guruba yazdığım film ile ilgili yazı yabana gitmesin; hemde anlam bütünlüğü pekişsin, yazımızı buraya alalım;
Anatomisini inceleyeceğimiz filmimizin adı ucuz roman(pulp fiction) ...: 15 yaşındayken ucuz bir romanı çalarken tutuklanan Tarantino’nun Pulp Fiction’ının kaynağı da bu kitaptır. Film pulp’ın iki tanımıyla açılır.. biri organik yumuşak madde, diğeri ucuz, zevksiz yazılar.. Gündelik yaşamdan derlenen öyküler filmde dağınık ve mantıksız bir silsileyle gösterilerek labirent bir film yaratılmıştır. Varolanların kendi içlerindeki yoklukları, görünüyor olmalarına rağmen aslında var olmadıkları duygusu fiilm boyunca defalarca tekrarlanır, izleyende bir yabancılaşma duygusu yaratılmaya çalışılır. Bir tür dehşete sürükleyen somut bir aldanma, öykü aracılığıyla sunulur. Aslında Tarantino, sözün egemen olduğu filminin vuruculuğunu vurgularcasına bir taraftan suça ve suçluya sevgi dolu bir yaklaşım sergilerken, bir taraftan da abartının her türlüsünü filminde kullanır, aslında bilinçli olarak hepsi birer oyun hissini devamlı olarak izleyicisine yansıtır. Gerçeğin dağınık parçaları film içinde birbiri ardına sahne alır, anlam tüm pırıltısını filmin içinde yitirir. Çünkü Tarantino, içinde yaşadığı çağın gereklerini yerine getirerek, karmaşık bir dil ve anlatım biçimini bilinçli olarak kullanıp gangster dünyasını aldanmanın odağına oturtur, dünyanın aldatıcılığına karşılık olan öldürücü bir seçenek olarak. Filmin anlamı bakmak değil görmek üzerine kurulmuştur, emilip yutulan bir görüntüler dünyası... Uzun soluklu diyalogların (ayak masajı,, hamburgerler, tv dizileri..) , doğaçlama küfürlerin arka planında amerikan tarzını sonuna dek yansıtan, alabildiğine ironik ve abartılı bir dünya vardır. Gerçekte Tarantino karakterleri sokaktaki dili, alt sınıfın dilini, günlük dili kullandıklarından birer hayal mahsulü gibi görünmezler, seyirci tarafından içselleştirilebilir ve oyunları kabul edilebilir hale gelir.küfürler seyirci tarafından sanki hiçbirşey yokmuş gibi yalanıp yutulur, paranoyak, suça meyilli karakterler her ne kadar sokaktaki insan gibilerse de yine de kural gereği karanlık atmosferlerde karanlık yazgılarına mahkum olurlar. Bu nedenle Samuel Jackson incil’den dualar okuyarak dokuz milimetrelik silahıyla odalarda gezinir, büyük patron bir karanlık mahzende tecavüze uğrar, Boksör Bruce Willis umutsuzca baba yadigari “altın saat”inin peşinde koşar bir saat için sevgilisine ağza alınmayacak bir yığın laf eder, tetikçi John Travolta, cazibesine güç dayandığı patronun karısı Uma Thurman’a gangster bağlılığı nedeniyle el uzatamaz, dans etmekle yetinir,eve geri dönülünce tuvalette kendi kendine 'kibarca izin isteyip evine döneceksin sönrada 31'ni çekersin zaten yapacağın başka birşey yok 'diye söylenir. Filmin dünyası şüphesiz erkeklere dair bir dünyadır ve kadınlar tüm bu hesaplaşmaların dışında tutulur ya da asla bir özne olmazlar. Bu anlamda ucuz roman, erkek dünyasını, erkeklik paranoyasını derinden işleyen bir filmdir. Karakterlerin eylemlerini gerçekleştirirken kullandıkları yoğun küfürlü sözler,terbiyeli ve uslu bir çocuk olmanın erkeksi kahramanlıklarını söndürecek olması konusundaki paranoyayı da örtmek içindir.küfürler ve derin düşünen kahramanlar filmi klasik filmler arasına sokmuştur.. yerinde kullanılan her küfür daha gerçekçi ve vurucu bir film elde etme olanağı sağlar :))
Ucuz Roman..94 yapım.. Tarantino'nun en sevdiğim 3 filminden biri..aslında sevmem için 2-3 defa izlemem gerekti :)) yani bu adamın filmleri kötüdür 4 defa izlersin anca seversin demiyorum ama zor hazmediyorum..mesela bi Jackie Brown'ı sevmem..para konularına kafam basmıyor..ama gene de Samuel Jackson'ı o filmde müthiş bulurum..
'egonu sarsmak istemem ama yüzüme silah doğrultan ilk kişi sen değilsin.'
tarantino abimizin süpper bi filmi
666 ile şifrelenmiş,
açıldığında
ışıklar saçılan bond tipi çanta,
bir pandoranın kutusu göndermesiydi
kitch
izlerken zevkten çok köşe olunan en güzel bi film
merak ediyorum; filmin müziği için zeki müren'e herhangi bir telif ödemişler mi? yoksa aşırmışlar mı?
Bir Tarantino klasiği.. şiddeti bu kadar iyi kullanan ancak bir- iki yönetmen daha vardır belki.
Uma Thurman ve Travolta'nın sergiledikleri dans sahnesi ve sondtracks müzikleri ile zihinlere kazınmış bir başyapıttır..
kalbe saplanılan iğne sahnesi de unutulmazdır hani..
pulp tabiiki ;) ucuz, vestiyeri olaan 2 katlı Franz ferdinand Coveri yapılan vede güsel dans edenleri barındıran istiklal eğlencesi ;) üst katında langırt var hemde beleş :))
not:bide kendi kalesine gol atan takım arkadaşı şart :))
O dans sahnesi unutulmazdı..
jules:
dünyadaki bütün erdemli insanlarin yolu bencil, zalim ve kötü kişilerce dört bir yandan kuşatilmiştir.bu insanlara karanlik vadiden kurtulmalari için merhamet ve iyi niyetle yardimci olan kişi kutsallaşmiştir.çünkü o, kardeşlerinin gerçek koruyucusu ve kayip çocuklarinin kurtaricisidir.ve tanri benim kardeşlerimi zehirlemek ve katletmek isteyen böyle insanlari büyük bir öç ve şiddetli bir öfkeyle cezalandiracaktir.ve intikamimi senden aldiğimda adimin tanri olduğunu anlayacaksın.
İlginç kurgulu bir film.
'Filmde parçaların toplamından fazla birşey yok.' woody allen
filmi kadar soundtracki de harika...
İnşallah (Allah'ın izniyle) sonun öyle olmaz.
zed in motorundan bendede var...sonum öyle olmaz insallaaah...dur bi tahtaya vurayım.....
o dağ gibi adama tecavüz edilirken göz yaşlarımı tutamamıştım.)
Pulp Fiction'ın başında Amanda Plummer '...every last mother f...in' one of you' diye bağırıyor. Filmin finalinde aynı sahne yine verilir ya, işte orada 'every last one of you motherf...ers! ' diye bağırıyor.....
abi MARCELLUS un intikamı cok feci oldu yaa...
dublajı ilginç olmuş.. şu travoltaya uyuşturucu satan sarı saçlı adam 'ben ne ii bi herifim böle' dediğinde yerlere yattıydım gülmekten..
'erdemli adamın yolu bencillerin insafsızlıkları, ve kötü insanları zulmü ile sarmalanmıştır. ancak merhamet ve iyi niyet adına karanlıklar vadisinde zayıf olana rehberlik eden kişi kutsanmıştır. çünkü kardeşinin gerçek hamisi ve kayıp çocukların kurtarıcısıdır o. kardeşlerimi zehirlemeye ve yo ketmeye kalkışanlardan intikamımı mutlaka alacak ve onları büyük bir öfke ve güçle vuracağım ve senden intikam almaya geldiğimde adımın tanrı olduğunu anlayacaksın'
Zeki Müren ve müziğinin adı geçtiyse ve daha önce adının geçmediğinden dem vurulmuşsa bknz.Pamela Spence..
film müziğini herkes biliyor sanırım(gitarla çalınan) taxi filmindede çımıştı...
ülkemizde hiçbir şeyin değerini bilmediğimiz gibi o müziğin bile değerini bilmiyoruzzzz...
aranızda kaç kişi o film müziğinin zeki müren (biraz daha ağır tonla kemanla çalındı ilk olarak) e ait olduğunu biliyorrrr...
hatta kaç kişi okuduktan sonra hadiii be diyecek onu merak ediyorum esas
Kovulduğum bir guruba yazdığım film ile ilgili yazı yabana gitmesin; hemde anlam bütünlüğü pekişsin, yazımızı buraya alalım;
Anatomisini inceleyeceğimiz filmimizin adı ucuz roman(pulp fiction) ...:
15 yaşındayken ucuz bir romanı çalarken tutuklanan Tarantino’nun Pulp Fiction’ının kaynağı da bu kitaptır. Film pulp’ın iki tanımıyla açılır.. biri organik yumuşak madde, diğeri ucuz, zevksiz yazılar.. Gündelik yaşamdan derlenen öyküler filmde dağınık ve mantıksız bir silsileyle gösterilerek labirent bir film yaratılmıştır. Varolanların kendi içlerindeki yoklukları, görünüyor olmalarına rağmen aslında var olmadıkları duygusu fiilm boyunca defalarca tekrarlanır, izleyende bir yabancılaşma duygusu yaratılmaya çalışılır. Bir tür dehşete sürükleyen somut bir aldanma, öykü aracılığıyla sunulur. Aslında Tarantino, sözün egemen olduğu filminin vuruculuğunu vurgularcasına bir taraftan suça ve suçluya sevgi dolu bir yaklaşım sergilerken, bir taraftan da abartının her türlüsünü filminde kullanır, aslında bilinçli olarak hepsi birer oyun hissini devamlı olarak izleyicisine yansıtır. Gerçeğin dağınık parçaları film içinde birbiri ardına sahne alır, anlam tüm pırıltısını filmin içinde yitirir. Çünkü Tarantino, içinde yaşadığı çağın gereklerini yerine getirerek, karmaşık bir dil ve anlatım biçimini bilinçli olarak kullanıp gangster dünyasını aldanmanın odağına oturtur, dünyanın aldatıcılığına karşılık olan öldürücü bir seçenek olarak.
Filmin anlamı bakmak değil görmek üzerine kurulmuştur, emilip yutulan bir görüntüler dünyası... Uzun soluklu diyalogların (ayak masajı,, hamburgerler, tv dizileri..) , doğaçlama küfürlerin arka planında amerikan tarzını sonuna dek yansıtan, alabildiğine ironik ve abartılı bir dünya vardır. Gerçekte Tarantino karakterleri sokaktaki dili, alt sınıfın dilini, günlük dili kullandıklarından birer hayal mahsulü gibi görünmezler, seyirci tarafından içselleştirilebilir ve oyunları kabul edilebilir hale gelir.küfürler seyirci tarafından sanki hiçbirşey yokmuş gibi yalanıp yutulur, paranoyak, suça meyilli karakterler her ne kadar sokaktaki insan gibilerse de yine de kural gereği karanlık atmosferlerde karanlık yazgılarına mahkum olurlar. Bu nedenle Samuel Jackson incil’den dualar okuyarak dokuz milimetrelik silahıyla odalarda gezinir, büyük patron bir karanlık mahzende tecavüze uğrar, Boksör Bruce Willis umutsuzca baba yadigari “altın saat”inin peşinde koşar bir saat için sevgilisine ağza alınmayacak bir yığın laf eder, tetikçi John Travolta, cazibesine güç dayandığı patronun karısı Uma Thurman’a gangster bağlılığı nedeniyle el uzatamaz, dans etmekle yetinir,eve geri dönülünce tuvalette kendi kendine 'kibarca izin isteyip evine döneceksin sönrada 31'ni çekersin zaten yapacağın başka birşey yok 'diye söylenir.
Filmin dünyası şüphesiz erkeklere dair bir dünyadır ve kadınlar tüm bu hesaplaşmaların dışında tutulur ya da asla bir özne olmazlar. Bu anlamda ucuz roman, erkek dünyasını, erkeklik paranoyasını derinden işleyen bir filmdir. Karakterlerin eylemlerini gerçekleştirirken kullandıkları yoğun küfürlü sözler,terbiyeli ve uslu bir çocuk olmanın erkeksi kahramanlıklarını söndürecek olması konusundaki paranoyayı da örtmek içindir.küfürler ve derin düşünen kahramanlar filmi klasik filmler arasına sokmuştur.. yerinde kullanılan her küfür daha gerçekçi ve vurucu bir film elde etme olanağı sağlar :))
Ucuz Roman..94 yapım..
Tarantino'nun en sevdiğim 3 filminden biri..aslında sevmem için 2-3 defa izlemem gerekti :)) yani bu adamın filmleri kötüdür 4 defa izlersin anca seversin demiyorum ama zor hazmediyorum..mesela bi Jackie Brown'ı sevmem..para konularına kafam basmıyor..ama gene de Samuel Jackson'ı o filmde müthiş bulurum..