Mesajlarımızı okudum ve bir ayrıntıyı fark ettim. Biz ne zaman bir şeye niyet etmiş ve onun üzerine ayrıntılı planlamalar yapmışsak hiç olamamış. "Kul olan yapar, kader güler." sözünün yaşayan kanıtları olabiliriz :)
Bugün Hıdırellez... Bugüne kadar çok yazdım çizdim, bu sefer ne çizip gül altına gömeceğim ne de yazıp suya atacağım. Ama kalpten ve hayırlısıyla Seni diliyorum; ne şekilde olacağını Rabbim bilir, bilmediğimden O'na sığınarak, bir şekilde Sen diyorum...
Baştan sona insanın sabrının, psikolojisinin ve fizyolojisinin sınırlarını zorlayan şu günde Senin sesini duymak tüm yorgunluğumu öylesine alır ve beni öylesine dinginleştirirdi ki bu günü hayatımda yaşanmamış kılardı...
Baktın yüz yüze görüşmüyoruz, Sen de artık rüyalarda buluşmaya karar verdin sanırım :) Zira bu gece de rüyamda Seni gördüm ve "Acaba rüya mıydı yoksa gerçek miydi?" ikilemiyle, biraz sersem, biraz buruk gözlerimi açtım; 11'inci günde Sensizliğe...
Diyeceksin, konudan konuya ve duygudan duyguya nasıl bu kadar hızlı ve bağlantısızca atlayabiliyorsun :) Hani deliler gibi seviştikten sonra benim üzerime uzanmıştın ya; o an'ımız sürekli aklıma geliyor. Kendimi hiç o kadar rahat hissetmemiştim; anlam ve tamamlanmışlık kokuyordu her bir zerremiz...
10 gün oldu, koskoca 10 gün; hissiyatımda 10 yıl gibi... Uyandığından, işe gidip gitmediğinden, gününün nasıl geçtiğinden, bir sorununun/sıkıntının olup olmadığından, eve varıp varmadığından, hiç hastalanıp hastalanmadığından, doktora gidip gitmediğinden, uyuyup uyumadığından ve Sana dair olan hiçbir şeyden en ufak bir haberim dahi yok... Bunu düşündüğümde gözlerim doluyor ve öylece kalıyor, yaşlar dahi süzülemiyor. Belki kendimin dahi bilmediği, derinlerimde bir yerler sızlıyor şu kopuş sürecimizde. Kopuş süreci... Bunu yazabiliyor olmak dahi yaşananlara ve hissiyata ihanet etmek gibi geliyor... Hiç bu kadar kendimle çelişmemiştim biliyor musun¿
Hani hep derim ya "Ben her zaman küçük ihtimallerin peşinden koştum." diye, olur da bir gün denk gelir ve okursan... Bugüne kadar ve bugün Seni aramadıysam bil ki cesaretim ya da gücüm olmadığından değil, Sana bir söz verdiğim ve huzurlu bildiğin yolda sadece ve sadece iyi olmanı istediğim içindir... Allah rahatlık versin; iyi geceler, tatlı rüyalar diliyorum
Günaydın siyah zeytinim, kara böcüğüm; Dünyanın pek de sevimli olmayan mahlukatları Sana sıfat olunca ne de güzel oluyor bir bilsen... Bugün de kalbimin en güzel yerinde, pamuklara sarıp sarmaladım Seni, Ve aklıma her gelişinde, yüzümde beliren tebessümün yegane sebebisin...
Yine erken başlayan bir günde, daha yeni oturabildim desem inanır mısın?.. Ve oturur oturmaz, yani kendi kabuğuma çekilir çekilmez, kabuğumu içten içe saran ve artık kendinden ibaret olan Sen'li yalnızlığım ile baş başa kaldım. Aklıma ilk gelen altı çizili kitaplar ve bu kitaplar hakkında bana yönelttiğin sorulara verdiğim, hiç de tarzım olmayan bayağı cevaplar oldu. Ama bendeki asıl cevaplar ise Senin duyduklarından çok daha fazlası ve çok daha başkasıydı... Sadece o an, Sen özelinde hiç yaşamak istemediğim o an, bendeki Sen dışında herşey anlamını yitirmişti. Kolay değil, insanın hayatının anlamının parmaklarının ucundan kayıp gidiyor olması... Böyle bir an'da, hangi kitabın hangi cümlesinin bir anlamı kalabilir ki¿..
Sesinin her bir tınısına, ağzından çıkacak her bir kelimeye muhtaçlığımın acizliğiyle, her karanlık gecenin bu sefer olmayan sabahına gözlerimi açtım işte; yaşamaktan hâllice... Gözümün değdiği her yerde Sen'li bir serap, Yüreğim bir Sen dolu, Kalbimin her bir atışında bir Sen çırpınıyorsun...
İki gözümün çiçeği; Bu, Sana son sefer bu şekilde hitap edişim... Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun; annen vefat ettiği vakitten uzun bir zaman sonra seni aradığımda bana sitem etmiştin. Ben ne düşünürsem düşüneyim yanında olduğumu hissetmek isteyeceğinden bahsetmiştin. Bugün de bana bahsettiğin "yanlış anlaşılmak" konusundan bi haber Seni aradım. Seni ararken niyetim şuydu ki, eğer ki kötü bir haber aldıysan ve moralin bozuksa yanında olabilmek, her ne kadar terk edilmiş bir adam hissiyatında olsam da... Ama bu hissiyatı bir kenara bırakıp sadece bir derdin varsa derdini paylaşmak istedim, kötü günde yanında olabilmek. Ve sonrasında da seni ve süreci anladığımı Sana ifade edebilmek, bu konuda kendini kötü hissettiğin ya da suçladığın bir konu varsa Seni rahatlatmak, "anlaşıldığının huzurunu yaşatmak." Lakin şu an hiç olmadığım kadar sinirliyim biliyor musun¿ Ve anlamsız... Birşeyi ben yanlış ifade etmiş olabilirim ya da sen yanlış anlamış olabilirsin; senin savunduğun iletişim kanalını kullanarak kendimi ifade etmemi anlamaman, "kendimi anlatmama gerek dahi olmadığını" düşünmeme rağmen beni anlamak istememen beni ziyadesiyle hayal kırıklığına uğrattı, Sen özelinde... Bir de umursamaz tavırların; bu da kırdı... Bensizliğe alışmak istiyor ya da duygularını dindirmek istiyor olabilirsin. Ama bunu benim sana sarf etmeyeceğim, sarf etmeyi bırak, aklımdan dahi geçirmeyeceğim sözlerin arkasına sığınarak yapmamalısın; çünkü Senin bunu kendi kararınla yapacak özgüvene sahip olduğunu düşünüyorum, benim kesinlikle kasdetmediğim birşeyin arkasına sığınmana gerek yok! Ve tekrar ediyorum; ben sana ne bu şekilde sözler sarf edecek ne de bunları aklımdan geçirecek kadar şeref yoksunu, kişinin hatırasına değer vermeyecek bir insan değilim! "Ne oldum değil ne olacağım?" diyecekmişsin; Seni aradığımda içimden geçenler ile senin kendini inandırdıkların karşısında sarf ettiğin sözler/inatçılığın ve tavrın bana tam olarak bunu düşündürdü. En son da dediğim gibi "Benim hakkım Sana helal, Senin hakkın da bana haram olsun, olsun ki bana inanmak istemediklerinle Allah katında yüzleşesin; konu mahşer gününe dahi dayansa geride hoş bir sada bırakmak önemli..." Bir şey daha; "Sen bana değer verseydin..." diyorsun ya, beni tanıdığın kadarıyla "Ben Sana değer vermesem, beni her seferinde Sensizlik ile sınayan Seni arar mıydım, ettiğim tüm o beylik duruşları bir kenara bırakıp kötü günündeysen yanında olabilmek düşüncesiyle¿¿¿" Seni Allah'a emanet ediyorum; Seni bir daha görebilmek için değil, iyi ol, kılına da zarar gelmesin, ayağına da taş değmesin diye. Ben hayatından usulca çekiliyorum, uykunun altında kalsın, güzel başlayıp kötü biten bir rüya der, geçersin.
İki gözümün çiçeği; Bu, Sana son sefer bu şekilde hitap edişim... Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun; annen vefat ettiği vakitten uzun bir zaman sonra seni aradığımda bana sitem etmiştin. Ben ne düşünürsem düşüneyim yanında olduğumu hissetmek isteyeceğinden bahsetmiştin. Bugün de bana bahsettiğin "yanlış anlaşılmak" konusundan bi haber Seni aradım. Seni ararken niyetim şuydu ki, eğer ki kötü bir haber aldıysan ve moralin bozuksa yanında olabilmek, her ne kadar terk edilmiş bir adam hissiyatında olsam da... Ama bu hissiyatı bir kenara bırakıp sadece bir derdin varsa derdini paylaşmak istedim, kötü günde yanında olabilmek. Ve sonrasında da seni ve süreci anladığımı Sana ifade edebilmek, bu konuda kendini kötü hissettiğin ya da suçladığın bir konu varsa Seni rahatlatmak, "anlaşıldığının huzurunu yaşatmak." Lakin şu an hiç olmadığım kadar sinirliyim biliyor musun¿ Ve anlamsız... Birşeyi ben yanlış ifade etmiş olabilirim ya da sen yanlış anlamış olabilirsin; senin savunduğun iletişim kanalını kullanarak kendimi ifade etmemi anlamaman, "kendimi anlatmama gerek dahi olmadığını" düşünmeme rağmen beni anlamak istememen beni ziyadesiyle hayal kırıklığına uğrattı, Sen özelinde... Bir de umursamaz tavırların; bu da kırdı... Bensizliğe alışmak istiyor ya da duygularını dindirmek istiyor olabilirsin. Ama bunu benim sana sarf etmeyeceğim, sarf etmeyi bırak, aklımdan dahi geçirmeyeceğim sözlerin arkasına sığınarak yapmamalısın; çünkü Senin bunu kendi kararınla yapacak özgüvene sahip olduğunu düşünüyorum, benim kesinlikle kasdetmediğim birşeyin arkasına sığınmana gerek yok! Ve tekrar ediyorum; ben sana ne bu şekilde sözler sarf edecek ne de bunları aklımdan geçirecek kadar ..., kişinin hatırasına değer vermeyecek bir insan değilim! "Ne oldum değil ne olacağım?" diyecekmişsin; Seni aradığımda içimden geçenler ile senin kendini inandırdıkların karşısında sarf ettiğin sözler/inatçılığın ve tavrın bana tam olarak bunu düşündürdü. En son da dediğim gibi "Benim hakkım Sana helal, Senin hakkın da bana haram olsun, olsun ki bana inanmak istemediklerinle Allah katında yüzleşesin; konu mahşer gününe dahi dayansa geride hoş bir sada bırakmak önemli..." Bir şey daha; "Sen bana değer verseydin..." diyorsun ya, beni tanıdığın kadarıyla "Ben Sana değer vermesem, beni her seferinde Sensizlik ile sınayan Seni arar mıydım, ettiğim tüm o beylik duruşları bir kenara bırakıp kötü günündeysen yanında olabilmek düşüncesiyle¿¿¿" Seni Allah'a emanet ediyorum; Seni bir daha görebilmek için değil, iyi ol, kılına da zarar gelmesin, ayağına da taş değmesin diye. Ben hayatından usulca çekiliyorum, uykunun altında kalsın, bir rüya gördüm der, geçersin.
İki gözümün çiçeği; Bu, Sana son sefer bu şekilde hitap edişim... Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun; annen vefat ettiği vakitten uzun bir zaman sonra seni aradığımda bana sitem etmiştin. Ben ne düşünürsem düşüneyim yanında olduğumu hissetmek isteyeceğinden bahsetmiştin. Bugün de bana bahsettiğin "yanlış anlaşılmak" konusundan bi haber Seni aradım. Seni ararken niyetim şuydu ki, eğer ki kötü bir haber aldıysan ve moralin bozuksa yanında olabilmek, her ne kadar terk edilmiş bir adam hissiyatında olsam da... Ama bu hissiyatı bir kenara bırakıp sadece bir derdin varsa derdini paylaşmak istedim, kötü günde yanında olabilmek. Ve sonrasında da seni ve süreci anladığımı Sana ifade edebilmek, bu konuda kendini kötü hissettiğin ya da suçladığın bir konu varsa Seni rahatlatmak, "anlaşıldığının huzurunu yaşatmak." Lakin şu an hiç olmadığım kadar sinirliyim biliyor musun¿ Ve anlamsız... Birşeyi ben yanlış ifade etmiş olabilirim ya da sen yanlış anlamış olabilirsin; senin savunduğun iletişim kanalını kullanarak kendimi ifade etmemi anlamaman, "kendimi anlatmama gerek dahi olmadığını" düşünmeme rağmen beni anlamak istememen beni ziyadesiyle hayal kırıklığına uğrattı, Sen özelinde... Bir de umursamaz tavırların; bu da kırdı... Bensizliğe alışmak istiyor ya da duygularını dindirmek istiyor olabilirsin. Ama bunu benim sana sarf etmeyeceğim, sarf etmeyi bırak, aklımdan dahi geçirmeyeceğim sözlerin arkasına sığınarak yapmamalısın; çünkü Senin bunu kendi kararınla yapacak özgüvene sahip olduğunu düşünüyorum, benim kesinlikle kasdetmediğim birşeyin arkasına sığınmana gerek yok! Ve tekrar ediyorum; ben sana ne bu şekilde sözler sarf edecek ne de bunları aklımdan geçirecek kadar karaktersiz, kişinin hatırasına değer vermeyecek bir insan değilim! "Ne oldum değil ne olacağım?" diyecekmişsin; Seni aradığımda içimden geçenler ile senin kendini inandırdıkların karşısında sarf ettiğin sözler/inatçılığın ve tavrın bana tam olarak bunu düşündürdü. En son da dediğim gibi "Benim hakkım Sana helal, Senin hakkın da bana haram olsun, olsun ki bana inanmak istemediklerinle Allah katında yüzleşesin; konu mahşer gününe dahi dayansa geride hoş bir sada bırakmak önemli..." Bir şey daha; "Sen bana değer verseydin..." diyorsun ya, beni tanıdığın kadarıyla "Ben Sana değer vermesem, beni her seferinde Sensizlik ile sınayan Seni arar mıydım, ettiğim tüm o beylik duruşları bir kenara bırakıp kötü günündeysen yanında olabilmek düşüncesiyle¿¿¿" Seni Allah'a emanet ediyorum; Seni bir daha görebilmek için değil, iyi ol, kılına da zarar gelmesin, ayağına da taş değmesin diye. Ben hayatından usulca çekiliyorum, uykunun altında kalsın, bir rüya gördüm der, geçersin.
İki gözümün çiçeği; Bu, Sana son sefer bu şekilde hitap edişim... Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun; annen vefat ettiği vakitten uzun bir zaman sonra seni aradığımda bana sitem etmiştin. Ben ne düşünürsem düşüneyim yanında olduğumu hissetmek isteyeceğinden bahsetmiştin. Bugün de bana bahsettiğin "yanlış anlaşılmak" konusundan bi haber Seni aradım. Seni ararken niyetim şuydu ki, eğer ki kötü bir haber aldıysan ve moralin bozuksa yanında olabilmek, her ne kadar terk edilmiş bir adam hissiyatında olsam da... Ama bu hissiyatı bir kenara bırakıp sadece bir derdin varsa derdini paylaşmak istedim, kötü günde yanında olabilmek. Ve sonrasında da seni ve süreci anladığımı Sana ifade edebilmek, bu konuda kendini kötü hissettiğin ya da suçladığın bir konu varsa Seni rahatlatmak, "anlaşıldığının huzurunu yaşatmak." Lakin şu an hiç olmadığım kadar sinirliyim biliyor musun¿ Ve anlamsız... Birşeyi ben yanlış ifade etmiş olabilirim ya da sen yanlış anlamış olabilirsin; senin savunduğun iletişim kanalını kullanarak kendimi ifade etmemi anlamaman, "kendimi anlatmama gerek dahi olmadığını" düşünmeme rağmen beni anlamak istememen beni ziyadesiyle hayal kırıklığına uğrattı, Sen özelinde... Bir de umursamaz tavırların; bu da kırdı... Bensizliğe alışmak istiyor ya da duygularını dindirmek istiyor olabilirsin. Ama bunu benim sana sarf etmeyeceğim, sarf etmeyi bırak, aklımdan dahi geçirmeyeceğim sözlerin arkasına sığınarak yapmamalısın; çünkü Senin bunu kendi kararınla yapacak özgüvene sahip olduğunu düşünüyorum, benim kesinlikle kasdetmediğim birşeyin arkasına sığınmana gerek yok! Ve tekrar ediyorum; ben sana ne bu şekilde sözler sarf edecek ne de bunları aklımdan geçirecek kadar şeref yoksunu, kişinin hatırasına değer vermeyecek bir insan değilim! "Ne oldum değil ne olacağım?" diyecekmişsin; Seni aradığımda içimden geçenler ile senin kendini inandırdıkların karşısında sarf ettiğin sözler/inatçılığın ve tavrın bana tam olarak bunu düşündürdü. En son da dediğim gibi "Benim hakkım Sana helal, Senin hakkın da bana haram olsun, olsun ki bana inanmak istemediklerinle Allah katında yüzleşesin; konu mahşer gününe dahi dayansa geride hoş bir sada bırakmak önemli..." Bir şey daha; "Sen bana değer verseydin..." diyorsun ya, beni tanıdığın kadarıyla "Ben Sana değer vermesem, beni her seferinde Sensizlik ile sınayan Seni arar mıydım, ettiğim tüm o beylik duruşları bir kenara bırakıp kötü günündeysen yanında olabilmek düşüncesiyle¿¿¿" Seni Allah'a emanet ediyorum; Seni bir daha görebilmek için değil, iyi ol, kılına da zarar gelmesin, ayağına da taş değmesin diye. Ben hayatından usulca çekiliyorum, uykunun altında kalsın, bir rüya gördüm der, geçersin.
İki gözümün çiçeği; Bu, Sana son sefer bu şekilde hitap edişim... Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun; annen vefat ettiği vakitten uzun bir zaman sonra seni aradığımda bana sitem etmiştin. Ben ne düşünürsem düşüneyim yanında olduğumu hissetmek isteyeceğinden bahsetmiştin. Bugün de bana bahsettiğin "yanlış anlaşılmak" konusundan bi haber Seni aradım. Seni ararken niyetim şuydu ki, eğer ki kötü bir haber aldıysan ve moralin bozuksa yanında olabilmek, her ne kadar terk edilmiş bir adam hissiyatında olsam da... Ama bu hissiyatı bir kenara bırakıp sadece bir derdin varsa derdini paylaşmak istedim, kötü günde yanında olabilmek. Ve sonrasında da seni ve süreci anladığımı Sana ifade edebilmek, bu konuda kendini kötü hissettiğin ya da suçladığın bir konu varsa Seni rahatlatmak, "anlaşıldığının huzurunu yaşatmak." Lakin şu an hiç olmadığım kadar sinirliyim biliyor musun¿ Ve anlamsız... Birşeyi ben yanlış ifade etmiş olabilirim ya da sen yanlış anlamış olabilirsin; senin savunduğun iletişim kanalını kullanarak kendimi ifade etmemi anlamaman, "kendimi anlatmama gerek dahi olmadığını" düşünmeme rağmen beni anlamak istememen beni ziyadesiyle hayal kırıklığına uğrattı, Sen özelinde... Bir de umursamaz tavırların; bu da kırdı... Bensizliğe alışmak istiyor ya da duygularını dindirmek istiyor olabilirsin. Ama bunu benim sana sarf etmeyeceğim, sarf etmeyi bırak, aklımdan dahi geçirmeyeceğim sözlerin arkasına sığınarak yapmamalısın; çünkü Senin bunu kendi kararınla yapacak özgüvene sahip olduğunu düşünüyorum, benim kesinlikle kasdetmediğim birşeyin arkasına sığınmana gerek yok! Ve tekrar ediyorum; ben sana ne bu şekilde sözler sarf edecek ne de bunları aklımdan geçirecek kadar şeref yoksunu, kişinin hatırasına değer vermeyecek bir insan değilim! "Ne oldum değil ne olacağım?" diyecekmişsin; Seni aradığımda içimden geçenler ile senin kendini inandırdıkların karşısında sarf ettiğin sözler/inatçılığın ve tavrın bana tam olarak bunu düşündürdü. En son da dediğim gibi "Benim hakkım Sana helal, Senin hakkın da bana haram olsun, olsun ki bana inanmak istemediklerinle Allah katında yüzleşesin; konu mahşer gününe dahi dayansa geride hoş bir sada bırakmak önemli..." Bir şey daha; "Sen bana değer verseydin..." diyorsun ya, beni tanıdığın kadarıyla "Ben Sana değer vermesem, beni her seferinde Sensizlik ile sınayan Seni arar mıydım, ettiğim tüm o beylik duruşları bir kenara bırakıp kötü günündeysen yanında olabilmek düşüncesiyle¿¿¿" Seni Allah'a emanet ediyorum; Seni bir daha görebilmek için değil, iyi ol, kılına da zarar gelmesin, ayağına da taş değmesin diye. Ben hayatından usulca çekiliyorum, uykunun altında kalsın, bir rüya gördüm der, geçersin.
Öylesine bir burukluk var ki içimde çok şey yazasım var; lakin kalem oynatmaya mecalim yok. Ta ki kabullenmekten başka çarem olmayan Sensizlik canımı bir nebze de olsa daha az acıtana kadar gözlerimi kapatmak ve uyumak istiyorum. O uyumak dediğim nasip olsa, bu uykudan uyanmak mümkün olur mu ki; Sen/sizlik acısı içinde bir çığ gibi büyürken¿
Sen ile Sensizliğin Araf'ında, kaderim ters çevrilmiş bir kum saatinin merhametine kalmış gibi hissediyorum. Duyguları bir kenara bırakmayı başarmak ve mantığı ön plana çıkarıp, kendi hayatlarımıza çekilip varlığında yokluğunu yaşamak ağır geliyor. Bunu düşündükçe keşke varlığından bi haber olarak yaşamaya devam etseydim diyorum. O zaman Sen olmayacaktın ve ben de Sensizliğe katlanmak zorunda kalmayacaktım. Ama Sen varsın, karşımdasın ve kendini bana yasaklamak gayretindesin; zannımca da bunu başaracaksın. Ben de Senin bu tercihine saygı duyup yine acı ile yaşamayı başaracağım. Ve bu başarımız hayattaki en büyük yenilgimiz olacak; Biz'i kaybettiğimiz...
Ruhumda Seni buram buram özlememin; ancak Sana ulaşamıyor olmamın telaşesi var. Yerini yadırgayan eşyalar gibiyim... Bir sesini duysam içimdeki onca boşluk eksiksiz dolacak gibi... Onca boşluğa rağmen nefes alamamanın çaresiz çırpınışını Allah vergisi irademle bastırmaya çalışmanın hoşnutsuzluğunu yaşıyorum... Sana hissettiğim şeyin adını tam olarak koyamıyorum, kalıplara da sokmaya gerek yok zaten duyguları ve hatta istesek de o kalıplarda eğreti duracaklardır. Ama hissettiğim; bir anne misali, Seni alıp karnımın içine koymak istiyorum, o doğum sancısına razı gelip Seni doğurmamak üzere...
Boğulmak kimi zaman da iliklerine kadar özlediğin birinin sesini dahi duyamadığında oluyor. İlla ki tımarhaneye kapatmalarına da gerek yok, insanın meraktan da kafayı yediği an'lar oluyor. Oluyor da oluyor; bir Sen eksik kalıyorsun şehla bakan gözlerinde can vermek istediğim... An'a derin bakış; Ruhumdaki tüm travmatik semptomların sebebi olarak kalbimin zindanlarında katlin vaciptir!..
Gün içerisinde odanın önünden geçtim ama başını masaya eğmiş, bir şeylerle uğraşıyordun. Akşam iş çıkışında giriş katta sesini duydum, tatlı tatlı konuşuyordun; olduğum yerde durdum ve sesinle hasret giderdim. Benim için çok uzun bir günün kısa özetini geçecek olursam; Seni içim acıyacak kadar çok özledim her bir zerresine kurban olduğum...
Ama "oyun" diye nitelendirmek zorundayız iki gözümün çiçeği... Mutluluk kavramıyla pek bağdaşmaz; bu sefer de senin kendini huzurlu hissetmen için bu "oyuna" aslında zerre istemeyerek dahil oldum. Baktım ki arama ya da yazma demeye gönlün el vermiyor ki dilin varmıyor, kalbin ile aklın arasında sıkışıp kalmışsın; dedim ki Yazan Adam her zamanki gibi uçurumdan atlamak ama ölememek sana düşer ;) Yeter ki iki gözünün çiçeği huzurlu olsun... Ruh'a derin bakış... Öz'ünde olan ile yüzleşme günün geldiği vakit senin pencereni güneşin aydınlatıyor olması dileklerimle. Aksi halde perdelerini kapatmış, kendini ruhunun karanlığına hapsetmiş bir adamın aydınlığa olan tutkusuna ruhunu teslim etmek zorunda kalacaksın"."
An'a derin bakış... İki gözümün çiçeği; Haklısın. Varlığıma değil yokluğuma alışman lazım. Haklısın. Derin sularda yüzüyoruz. Peki fark ettin mi? Gözlerinde pek de hakim olan yokluğunun gözlerime her temas edişinde can suyu bulduğunu... Peki hiç düşündün mü? Aslında sığ sularda nefes alamadığını... Peki hiç hissettin mi? Özünde olan ile savaş vermekten yorulduğunu... Bir ölmüş olanı diriltemez bir de olmuş olanı değiştiremezsin, kalbe cemre düştüğü vakit...
Mesajlarımızı okudum ve bir ayrıntıyı fark ettim. Biz ne zaman bir şeye niyet etmiş ve onun üzerine ayrıntılı planlamalar yapmışsak hiç olamamış. "Kul olan yapar, kader güler." sözünün yaşayan kanıtları olabiliriz :)
An itibariyle Kral Pop'da çalan Simge'den Yakışıklı ve aklıma gelen Sen...
Günaydın başımın belası :)
Bugün Hıdırellez... Bugüne kadar çok yazdım çizdim, bu sefer ne çizip gül altına gömeceğim ne de yazıp suya atacağım. Ama kalpten ve hayırlısıyla Seni diliyorum; ne şekilde olacağını Rabbim bilir, bilmediğimden O'na sığınarak, bir şekilde Sen diyorum...
Ve bil ki Seni buram buram, iliklerime kadar özledim; değil burnumun direği, ruhumun direği sızlıyor bir Sen diye...
Baştan sona insanın sabrının, psikolojisinin ve fizyolojisinin sınırlarını zorlayan şu günde Senin sesini duymak tüm yorgunluğumu öylesine alır ve beni öylesine dinginleştirirdi ki bu günü hayatımda yaşanmamış kılardı...
Merhaba
Yazan adam uzun süredir yazmıyor durumu nasıl.
?si=jnw_j-V9XNDK_4_G
Baktın yüz yüze görüşmüyoruz, Sen de artık rüyalarda buluşmaya karar verdin sanırım :) Zira bu gece de rüyamda Seni gördüm ve "Acaba rüya mıydı yoksa gerçek miydi?" ikilemiyle, biraz sersem, biraz buruk gözlerimi açtım; 11'inci günde Sensizliğe...
Uyanma vaktiniz gelmiştir Kraliçe Hazretleri, günaydın
Gecenin örtemediği nadir durumlardan biri de insanoğlunun doğrusu ile gerçeği arasında sıkışıp kalmışlığıdır. Araf...
Allah rahatlık versin; iyi geceler, tatlı rüyalar diliyorum
Diyeceksin, konudan konuya ve duygudan duyguya nasıl bu kadar hızlı ve bağlantısızca atlayabiliyorsun :) Hani deliler gibi seviştikten sonra benim üzerime uzanmıştın ya; o an'ımız sürekli aklıma geliyor. Kendimi hiç o kadar rahat hissetmemiştim; anlam ve tamamlanmışlık kokuyordu her bir zerremiz...
10 gün oldu, koskoca 10 gün; hissiyatımda 10 yıl gibi... Uyandığından, işe gidip gitmediğinden, gününün nasıl geçtiğinden, bir sorununun/sıkıntının olup olmadığından, eve varıp varmadığından, hiç hastalanıp hastalanmadığından, doktora gidip gitmediğinden, uyuyup uyumadığından ve Sana dair olan hiçbir şeyden en ufak bir haberim dahi yok... Bunu düşündüğümde gözlerim doluyor ve öylece kalıyor, yaşlar dahi süzülemiyor. Belki kendimin dahi bilmediği, derinlerimde bir yerler sızlıyor şu kopuş sürecimizde. Kopuş süreci... Bunu yazabiliyor olmak dahi yaşananlara ve hissiyata ihanet etmek gibi geliyor... Hiç bu kadar kendimle çelişmemiştim biliyor musun¿
Rüyamda Seni gördüm. Uyandığımda çok garip, tarifsiz bir hissiyat içerisindeydim. Seni çok özlemişim...
Hani hep derim ya "Ben her zaman küçük ihtimallerin peşinden koştum." diye, olur da bir gün denk gelir ve okursan... Bugüne kadar ve bugün Seni aramadıysam bil ki cesaretim ya da gücüm olmadığından değil, Sana bir söz verdiğim ve huzurlu bildiğin yolda sadece ve sadece iyi olmanı istediğim içindir... Allah rahatlık versin; iyi geceler, tatlı rüyalar diliyorum
Ve insan,
Herşeyden kaçar da
İçinde taşıdığından kaçamaz...
İyi geceler, tatlı rüyalar diliyorum ??
Teninden ve dudaklarından damıttığım tadına duyduğum tarifsiz bir açlık ile gözlerimi açtım yeni güne...
Günaydın siyah zeytinim, kara böcüğüm;
Dünyanın pek de sevimli olmayan mahlukatları Sana sıfat olunca ne de güzel oluyor bir bilsen...
Bugün de kalbimin en güzel yerinde, pamuklara sarıp sarmaladım Seni,
Ve aklıma her gelişinde, yüzümde beliren tebessümün yegane sebebisin...
Yine erken başlayan bir günde, daha yeni oturabildim desem inanır mısın?.. Ve oturur oturmaz, yani kendi kabuğuma çekilir çekilmez, kabuğumu içten içe saran ve artık kendinden ibaret olan Sen'li yalnızlığım ile baş başa kaldım.
Aklıma ilk gelen altı çizili kitaplar ve bu kitaplar hakkında bana yönelttiğin sorulara verdiğim, hiç de tarzım olmayan bayağı cevaplar oldu. Ama bendeki asıl cevaplar ise Senin duyduklarından çok daha fazlası ve çok daha başkasıydı... Sadece o an, Sen özelinde hiç yaşamak istemediğim o an, bendeki Sen dışında herşey anlamını yitirmişti. Kolay değil, insanın hayatının anlamının parmaklarının ucundan kayıp gidiyor olması... Böyle bir an'da, hangi kitabın hangi cümlesinin bir anlamı kalabilir ki¿..
Sesinin her bir tınısına, ağzından çıkacak her bir kelimeye muhtaçlığımın acizliğiyle, her karanlık gecenin bu sefer olmayan sabahına gözlerimi açtım işte; yaşamaktan hâllice...
Gözümün değdiği her yerde Sen'li bir serap,
Yüreğim bir Sen dolu,
Kalbimin her bir atışında bir Sen çırpınıyorsun...
İki gözümün çiçeği;
Bu, Sana son sefer bu şekilde hitap edişim...
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun; annen vefat ettiği vakitten uzun bir zaman sonra seni aradığımda bana sitem etmiştin. Ben ne düşünürsem düşüneyim yanında olduğumu hissetmek isteyeceğinden bahsetmiştin. Bugün de bana bahsettiğin "yanlış anlaşılmak" konusundan bi haber Seni aradım. Seni ararken niyetim şuydu ki, eğer ki kötü bir haber aldıysan ve moralin bozuksa yanında olabilmek, her ne kadar terk edilmiş bir adam hissiyatında olsam da... Ama bu hissiyatı bir kenara bırakıp sadece bir derdin varsa derdini paylaşmak istedim, kötü günde yanında olabilmek. Ve sonrasında da seni ve süreci anladığımı Sana ifade edebilmek, bu konuda kendini kötü hissettiğin ya da suçladığın bir konu varsa Seni rahatlatmak, "anlaşıldığının huzurunu yaşatmak." Lakin şu an hiç olmadığım kadar sinirliyim biliyor musun¿ Ve anlamsız... Birşeyi ben yanlış ifade etmiş olabilirim ya da sen yanlış anlamış olabilirsin; senin savunduğun iletişim kanalını kullanarak kendimi ifade etmemi anlamaman, "kendimi anlatmama gerek dahi olmadığını" düşünmeme rağmen beni anlamak istememen beni ziyadesiyle hayal kırıklığına uğrattı, Sen özelinde... Bir de umursamaz tavırların; bu da kırdı... Bensizliğe alışmak istiyor ya da duygularını dindirmek istiyor olabilirsin. Ama bunu benim sana sarf etmeyeceğim, sarf etmeyi bırak, aklımdan dahi geçirmeyeceğim sözlerin arkasına sığınarak yapmamalısın; çünkü Senin bunu kendi kararınla yapacak özgüvene sahip olduğunu düşünüyorum, benim kesinlikle kasdetmediğim birşeyin arkasına sığınmana gerek yok! Ve tekrar ediyorum; ben sana ne bu şekilde sözler sarf edecek ne de bunları aklımdan geçirecek kadar şeref yoksunu, kişinin hatırasına değer vermeyecek bir insan değilim! "Ne oldum değil ne olacağım?" diyecekmişsin; Seni aradığımda içimden geçenler ile senin kendini inandırdıkların karşısında sarf ettiğin sözler/inatçılığın ve tavrın bana tam olarak bunu düşündürdü. En son da dediğim gibi "Benim hakkım Sana helal, Senin hakkın da bana haram olsun, olsun ki bana inanmak istemediklerinle Allah katında yüzleşesin; konu mahşer gününe dahi dayansa geride hoş bir sada bırakmak önemli..."
Bir şey daha; "Sen bana değer verseydin..." diyorsun ya, beni tanıdığın kadarıyla "Ben Sana değer vermesem, beni her seferinde Sensizlik ile sınayan Seni arar mıydım, ettiğim tüm o beylik duruşları bir kenara bırakıp kötü günündeysen yanında olabilmek düşüncesiyle¿¿¿"
Seni Allah'a emanet ediyorum; Seni bir daha görebilmek için değil, iyi ol, kılına da zarar gelmesin, ayağına da taş değmesin diye. Ben hayatından usulca çekiliyorum, uykunun altında kalsın, güzel başlayıp kötü biten bir rüya der, geçersin.
İki gözümün çiçeği;
Bu, Sana son sefer bu şekilde hitap edişim...
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun; annen vefat ettiği vakitten uzun bir zaman sonra seni aradığımda bana sitem etmiştin. Ben ne düşünürsem düşüneyim yanında olduğumu hissetmek isteyeceğinden bahsetmiştin. Bugün de bana bahsettiğin "yanlış anlaşılmak" konusundan bi haber Seni aradım. Seni ararken niyetim şuydu ki, eğer ki kötü bir haber aldıysan ve moralin bozuksa yanında olabilmek, her ne kadar terk edilmiş bir adam hissiyatında olsam da... Ama bu hissiyatı bir kenara bırakıp sadece bir derdin varsa derdini paylaşmak istedim, kötü günde yanında olabilmek. Ve sonrasında da seni ve süreci anladığımı Sana ifade edebilmek, bu konuda kendini kötü hissettiğin ya da suçladığın bir konu varsa Seni rahatlatmak, "anlaşıldığının huzurunu yaşatmak." Lakin şu an hiç olmadığım kadar sinirliyim biliyor musun¿ Ve anlamsız... Birşeyi ben yanlış ifade etmiş olabilirim ya da sen yanlış anlamış olabilirsin; senin savunduğun iletişim kanalını kullanarak kendimi ifade etmemi anlamaman, "kendimi anlatmama gerek dahi olmadığını" düşünmeme rağmen beni anlamak istememen beni ziyadesiyle hayal kırıklığına uğrattı, Sen özelinde... Bir de umursamaz tavırların; bu da kırdı... Bensizliğe alışmak istiyor ya da duygularını dindirmek istiyor olabilirsin. Ama bunu benim sana sarf etmeyeceğim, sarf etmeyi bırak, aklımdan dahi geçirmeyeceğim sözlerin arkasına sığınarak yapmamalısın; çünkü Senin bunu kendi kararınla yapacak özgüvene sahip olduğunu düşünüyorum, benim kesinlikle kasdetmediğim birşeyin arkasına sığınmana gerek yok! Ve tekrar ediyorum; ben sana ne bu şekilde sözler sarf edecek ne de bunları aklımdan geçirecek kadar ..., kişinin hatırasına değer vermeyecek bir insan değilim! "Ne oldum değil ne olacağım?" diyecekmişsin; Seni aradığımda içimden geçenler ile senin kendini inandırdıkların karşısında sarf ettiğin sözler/inatçılığın ve tavrın bana tam olarak bunu düşündürdü. En son da dediğim gibi "Benim hakkım Sana helal, Senin hakkın da bana haram olsun, olsun ki bana inanmak istemediklerinle Allah katında yüzleşesin; konu mahşer gününe dahi dayansa geride hoş bir sada bırakmak önemli..."
Bir şey daha; "Sen bana değer verseydin..." diyorsun ya, beni tanıdığın kadarıyla "Ben Sana değer vermesem, beni her seferinde Sensizlik ile sınayan Seni arar mıydım, ettiğim tüm o beylik duruşları bir kenara bırakıp kötü günündeysen yanında olabilmek düşüncesiyle¿¿¿"
Seni Allah'a emanet ediyorum; Seni bir daha görebilmek için değil, iyi ol, kılına da zarar gelmesin, ayağına da taş değmesin diye. Ben hayatından usulca çekiliyorum, uykunun altında kalsın, bir rüya gördüm der, geçersin.
İki gözümün çiçeği;
Bu, Sana son sefer bu şekilde hitap edişim...
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun; annen vefat ettiği vakitten uzun bir zaman sonra seni aradığımda bana sitem etmiştin. Ben ne düşünürsem düşüneyim yanında olduğumu hissetmek isteyeceğinden bahsetmiştin. Bugün de bana bahsettiğin "yanlış anlaşılmak" konusundan bi haber Seni aradım. Seni ararken niyetim şuydu ki, eğer ki kötü bir haber aldıysan ve moralin bozuksa yanında olabilmek, her ne kadar terk edilmiş bir adam hissiyatında olsam da... Ama bu hissiyatı bir kenara bırakıp sadece bir derdin varsa derdini paylaşmak istedim, kötü günde yanında olabilmek. Ve sonrasında da seni ve süreci anladığımı Sana ifade edebilmek, bu konuda kendini kötü hissettiğin ya da suçladığın bir konu varsa Seni rahatlatmak, "anlaşıldığının huzurunu yaşatmak." Lakin şu an hiç olmadığım kadar sinirliyim biliyor musun¿ Ve anlamsız... Birşeyi ben yanlış ifade etmiş olabilirim ya da sen yanlış anlamış olabilirsin; senin savunduğun iletişim kanalını kullanarak kendimi ifade etmemi anlamaman, "kendimi anlatmama gerek dahi olmadığını" düşünmeme rağmen beni anlamak istememen beni ziyadesiyle hayal kırıklığına uğrattı, Sen özelinde... Bir de umursamaz tavırların; bu da kırdı... Bensizliğe alışmak istiyor ya da duygularını dindirmek istiyor olabilirsin. Ama bunu benim sana sarf etmeyeceğim, sarf etmeyi bırak, aklımdan dahi geçirmeyeceğim sözlerin arkasına sığınarak yapmamalısın; çünkü Senin bunu kendi kararınla yapacak özgüvene sahip olduğunu düşünüyorum, benim kesinlikle kasdetmediğim birşeyin arkasına sığınmana gerek yok! Ve tekrar ediyorum; ben sana ne bu şekilde sözler sarf edecek ne de bunları aklımdan geçirecek kadar karaktersiz, kişinin hatırasına değer vermeyecek bir insan değilim! "Ne oldum değil ne olacağım?" diyecekmişsin; Seni aradığımda içimden geçenler ile senin kendini inandırdıkların karşısında sarf ettiğin sözler/inatçılığın ve tavrın bana tam olarak bunu düşündürdü. En son da dediğim gibi "Benim hakkım Sana helal, Senin hakkın da bana haram olsun, olsun ki bana inanmak istemediklerinle Allah katında yüzleşesin; konu mahşer gününe dahi dayansa geride hoş bir sada bırakmak önemli..."
Bir şey daha; "Sen bana değer verseydin..." diyorsun ya, beni tanıdığın kadarıyla "Ben Sana değer vermesem, beni her seferinde Sensizlik ile sınayan Seni arar mıydım, ettiğim tüm o beylik duruşları bir kenara bırakıp kötü günündeysen yanında olabilmek düşüncesiyle¿¿¿"
Seni Allah'a emanet ediyorum; Seni bir daha görebilmek için değil, iyi ol, kılına da zarar gelmesin, ayağına da taş değmesin diye. Ben hayatından usulca çekiliyorum, uykunun altında kalsın, bir rüya gördüm der, geçersin.
İki gözümün çiçeği;
Bu, Sana son sefer bu şekilde hitap edişim...
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun; annen vefat ettiği vakitten uzun bir zaman sonra seni aradığımda bana sitem etmiştin. Ben ne düşünürsem düşüneyim yanında olduğumu hissetmek isteyeceğinden bahsetmiştin. Bugün de bana bahsettiğin "yanlış anlaşılmak" konusundan bi haber Seni aradım. Seni ararken niyetim şuydu ki, eğer ki kötü bir haber aldıysan ve moralin bozuksa yanında olabilmek, her ne kadar terk edilmiş bir adam hissiyatında olsam da... Ama bu hissiyatı bir kenara bırakıp sadece bir derdin varsa derdini paylaşmak istedim, kötü günde yanında olabilmek. Ve sonrasında da seni ve süreci anladığımı Sana ifade edebilmek, bu konuda kendini kötü hissettiğin ya da suçladığın bir konu varsa Seni rahatlatmak, "anlaşıldığının huzurunu yaşatmak." Lakin şu an hiç olmadığım kadar sinirliyim biliyor musun¿ Ve anlamsız... Birşeyi ben yanlış ifade etmiş olabilirim ya da sen yanlış anlamış olabilirsin; senin savunduğun iletişim kanalını kullanarak kendimi ifade etmemi anlamaman, "kendimi anlatmama gerek dahi olmadığını" düşünmeme rağmen beni anlamak istememen beni ziyadesiyle hayal kırıklığına uğrattı, Sen özelinde... Bir de umursamaz tavırların; bu da kırdı... Bensizliğe alışmak istiyor ya da duygularını dindirmek istiyor olabilirsin. Ama bunu benim sana sarf etmeyeceğim, sarf etmeyi bırak, aklımdan dahi geçirmeyeceğim sözlerin arkasına sığınarak yapmamalısın; çünkü Senin bunu kendi kararınla yapacak özgüvene sahip olduğunu düşünüyorum, benim kesinlikle kasdetmediğim birşeyin arkasına sığınmana gerek yok! Ve tekrar ediyorum; ben sana ne bu şekilde sözler sarf edecek ne de bunları aklımdan geçirecek kadar şeref yoksunu, kişinin hatırasına değer vermeyecek bir insan değilim! "Ne oldum değil ne olacağım?" diyecekmişsin; Seni aradığımda içimden geçenler ile senin kendini inandırdıkların karşısında sarf ettiğin sözler/inatçılığın ve tavrın bana tam olarak bunu düşündürdü. En son da dediğim gibi "Benim hakkım Sana helal, Senin hakkın da bana haram olsun, olsun ki bana inanmak istemediklerinle Allah katında yüzleşesin; konu mahşer gününe dahi dayansa geride hoş bir sada bırakmak önemli..."
Bir şey daha; "Sen bana değer verseydin..." diyorsun ya, beni tanıdığın kadarıyla "Ben Sana değer vermesem, beni her seferinde Sensizlik ile sınayan Seni arar mıydım, ettiğim tüm o beylik duruşları bir kenara bırakıp kötü günündeysen yanında olabilmek düşüncesiyle¿¿¿"
Seni Allah'a emanet ediyorum; Seni bir daha görebilmek için değil, iyi ol, kılına da zarar gelmesin, ayağına da taş değmesin diye. Ben hayatından usulca çekiliyorum, uykunun altında kalsın, bir rüya gördüm der, geçersin.
İki gözümün çiçeği;
Bu, Sana son sefer bu şekilde hitap edişim...
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun; annen vefat ettiği vakitten uzun bir zaman sonra seni aradığımda bana sitem etmiştin. Ben ne düşünürsem düşüneyim yanında olduğumu hissetmek isteyeceğinden bahsetmiştin. Bugün de bana bahsettiğin "yanlış anlaşılmak" konusundan bi haber Seni aradım. Seni ararken niyetim şuydu ki, eğer ki kötü bir haber aldıysan ve moralin bozuksa yanında olabilmek, her ne kadar terk edilmiş bir adam hissiyatında olsam da... Ama bu hissiyatı bir kenara bırakıp sadece bir derdin varsa derdini paylaşmak istedim, kötü günde yanında olabilmek. Ve sonrasında da seni ve süreci anladığımı Sana ifade edebilmek, bu konuda kendini kötü hissettiğin ya da suçladığın bir konu varsa Seni rahatlatmak, "anlaşıldığının huzurunu yaşatmak." Lakin şu an hiç olmadığım kadar sinirliyim biliyor musun¿ Ve anlamsız... Birşeyi ben yanlış ifade etmiş olabilirim ya da sen yanlış anlamış olabilirsin; senin savunduğun iletişim kanalını kullanarak kendimi ifade etmemi anlamaman, "kendimi anlatmama gerek dahi olmadığını" düşünmeme rağmen beni anlamak istememen beni ziyadesiyle hayal kırıklığına uğrattı, Sen özelinde... Bir de umursamaz tavırların; bu da kırdı... Bensizliğe alışmak istiyor ya da duygularını dindirmek istiyor olabilirsin. Ama bunu benim sana sarf etmeyeceğim, sarf etmeyi bırak, aklımdan dahi geçirmeyeceğim sözlerin arkasına sığınarak yapmamalısın; çünkü Senin bunu kendi kararınla yapacak özgüvene sahip olduğunu düşünüyorum, benim kesinlikle kasdetmediğim birşeyin arkasına sığınmana gerek yok! Ve tekrar ediyorum; ben sana ne bu şekilde sözler sarf edecek ne de bunları aklımdan geçirecek kadar şeref yoksunu, kişinin hatırasına değer vermeyecek bir insan değilim! "Ne oldum değil ne olacağım?" diyecekmişsin; Seni aradığımda içimden geçenler ile senin kendini inandırdıkların karşısında sarf ettiğin sözler/inatçılığın ve tavrın bana tam olarak bunu düşündürdü. En son da dediğim gibi "Benim hakkım Sana helal, Senin hakkın da bana haram olsun, olsun ki bana inanmak istemediklerinle Allah katında yüzleşesin; konu mahşer gününe dahi dayansa geride hoş bir sada bırakmak önemli..."
Bir şey daha; "Sen bana değer verseydin..." diyorsun ya, beni tanıdığın kadarıyla "Ben Sana değer vermesem, beni her seferinde Sensizlik ile sınayan Seni arar mıydım, ettiğim tüm o beylik duruşları bir kenara bırakıp kötü günündeysen yanında olabilmek düşüncesiyle¿¿¿"
Seni Allah'a emanet ediyorum; Seni bir daha görebilmek için değil, iyi ol, kılına da zarar gelmesin, ayağına da taş değmesin diye. Ben hayatından usulca çekiliyorum, uykunun altında kalsın, bir rüya gördüm der, geçersin.
Öylesine bir burukluk var ki içimde çok şey yazasım var; lakin kalem oynatmaya mecalim yok. Ta ki kabullenmekten başka çarem olmayan Sensizlik canımı bir nebze de olsa daha az acıtana kadar gözlerimi kapatmak ve uyumak istiyorum. O uyumak dediğim nasip olsa, bu uykudan uyanmak mümkün olur mu ki; Sen/sizlik acısı içinde bir çığ gibi büyürken¿
Sen ile Sensizliğin Araf'ında, kaderim ters çevrilmiş bir kum saatinin merhametine kalmış gibi hissediyorum. Duyguları bir kenara bırakmayı başarmak ve mantığı ön plana çıkarıp, kendi hayatlarımıza çekilip varlığında yokluğunu yaşamak ağır geliyor. Bunu düşündükçe keşke varlığından bi haber olarak yaşamaya devam etseydim diyorum. O zaman Sen olmayacaktın ve ben de Sensizliğe katlanmak zorunda kalmayacaktım. Ama Sen varsın, karşımdasın ve kendini bana yasaklamak gayretindesin; zannımca da bunu başaracaksın. Ben de Senin bu tercihine saygı duyup yine acı ile yaşamayı başaracağım. Ve bu başarımız hayattaki en büyük yenilgimiz olacak; Biz'i kaybettiğimiz...
Ruhumda Seni buram buram özlememin; ancak Sana ulaşamıyor olmamın telaşesi var. Yerini yadırgayan eşyalar gibiyim... Bir sesini duysam içimdeki onca boşluk eksiksiz dolacak gibi... Onca boşluğa rağmen nefes alamamanın çaresiz çırpınışını Allah vergisi irademle bastırmaya çalışmanın hoşnutsuzluğunu yaşıyorum... Sana hissettiğim şeyin adını tam olarak koyamıyorum, kalıplara da sokmaya gerek yok zaten duyguları ve hatta istesek de o kalıplarda eğreti duracaklardır. Ama hissettiğim; bir anne misali, Seni alıp karnımın içine koymak istiyorum, o doğum sancısına razı gelip Seni doğurmamak üzere...
Herkes cennet ile ödüllendirilmek isteyedursun;
Ben, Seninle işleyebileceğim tüm günahları işleyip aynı cehennemde yanmak istiyorum!
Boğulmak kimi zaman da iliklerine kadar özlediğin birinin sesini dahi duyamadığında oluyor. İlla ki tımarhaneye kapatmalarına da gerek yok, insanın meraktan da kafayı yediği an'lar oluyor. Oluyor da oluyor; bir Sen eksik kalıyorsun şehla bakan gözlerinde can vermek istediğim...
An'a derin bakış;
Ruhumdaki tüm travmatik semptomların sebebi olarak kalbimin zindanlarında katlin vaciptir!..
Gün içerisinde odanın önünden geçtim ama başını masaya eğmiş, bir şeylerle uğraşıyordun. Akşam iş çıkışında giriş katta sesini duydum, tatlı tatlı konuşuyordun; olduğum yerde durdum ve sesinle hasret giderdim. Benim için çok uzun bir günün kısa özetini geçecek olursam; Seni içim acıyacak kadar çok özledim her bir zerresine kurban olduğum...
Ama "oyun" diye nitelendirmek zorundayız iki gözümün çiçeği... Mutluluk kavramıyla pek bağdaşmaz; bu sefer de senin kendini huzurlu hissetmen için bu "oyuna" aslında zerre istemeyerek dahil oldum. Baktım ki arama ya da yazma demeye gönlün el vermiyor ki dilin varmıyor, kalbin ile aklın arasında sıkışıp kalmışsın; dedim ki Yazan Adam her zamanki gibi uçurumdan atlamak ama ölememek sana düşer ;) Yeter ki iki gözünün çiçeği huzurlu olsun...
Ruh'a derin bakış...
Öz'ünde olan ile yüzleşme günün geldiği vakit senin pencereni güneşin aydınlatıyor olması dileklerimle. Aksi halde perdelerini kapatmış, kendini ruhunun karanlığına hapsetmiş bir adamın aydınlığa olan tutkusuna ruhunu teslim etmek zorunda kalacaksın"."
An'a derin bakış...
İki gözümün çiçeği;
Haklısın. Varlığıma değil yokluğuma alışman lazım. Haklısın. Derin sularda yüzüyoruz. Peki fark ettin mi? Gözlerinde pek de hakim olan yokluğunun gözlerime her temas edişinde can suyu bulduğunu... Peki hiç düşündün mü? Aslında sığ sularda nefes alamadığını... Peki hiç hissettin mi? Özünde olan ile savaş vermekten yorulduğunu... Bir ölmüş olanı diriltemez bir de olmuş olanı değiştiremezsin, kalbe cemre düştüğü vakit...