Şöyle ki...
Arpa buğday çecolur çalparalarıyla şıngır şakrak
Gıv..!
Gıvgıv gıv gıv gırnatalı havaslıklarını almaya
Bağı bostan eden demlerin güzelini sevmesi güçolunca
Beni sakın olup kuş uçmaz
Fin hamamı
Çin hamamı
Roma hamamı……mısır
vesayir…
Hani demişler ve duyurmuşlar ya… 'Hamama giden….
Açık kalsın varsın lafın gerisi gitmezmiyim…!
Çakmağı zor çakıyordu
Fincanı tutarken de elleri tir tir titriyordu
Ama ağzından duman tütüyordu tütüüüün tütün
Püfüttüren çarşı kahvesine konakcı ihtiyar
Ben kızlar matinesine bakıyordum gelen geçenin
O ise camdaki maçtan konuşuyordu kahveciyle
Bahar çılgınlıklarıyla gelip, eylül esmeleriyle savrulan
Sonsuz bir göçün
Bir haylice yükünü dengesize katar ettiği
Zaman zaman
Olası insani hallerimizden sakarlıklarına rast gittiğimiz
Dünya karmaşasında zaman zaman,
Sende yoktun hiç iddası olmayan koşuların yolunda
Vızırdaklarda yoktu
Takla dönen,
Taşı taşa vuran değirmen
neyi ögütüyordu
bilinmiyordu
Sevdalık mı desem..
Divanelik mi...?
En iyisi sevdalık divanelik delilik, her üçü...
Sen
Ben
Ve şu bendeki benden deli kalbim
Ucuzuna kaptırıp
Her fırsatta andığının adını diline filitresiz bulaştırarak
Kendini Allahın yeryüzündeki muhtarı zanneden
Attığı zar
Tuttuğu dubara
Ettiği zalım..
Eğer yolu soran
Yolu bulduğunda kendi yola gelmediyse
Saçan savuran haydi
Di gaydalık bela kahvelerinde fincanları terse çevrilmiş
Telve tortuk tüm toplumsal
Kırcılanmış dil boğumlarının peltek peltek mum değirmisi
Haberin olsun ki
O insanlığa atılmış kazıkların en büyüğüdür....
Neymiş de...
'Acılar insanları olgunlaştırırmış ' diyen zanga zurt...
Bu kadarına açık aralık bırakırsa insan hayatı
Kül ve karanlıkğa teslimdir hemi de yana yana hiçihiçine
Bakmıyordu bile
Kirli
Çürük
Kokuşmuş işler çeviren
İçi dığı meydanda röntgenci radarlaşmalar
Pis ve pasak götüren haramlaşmalarına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!