Milyonlarca insanı kovulmuş bir hayatın ötelerine vagonlayıp
Başa bela gibi gören anavatan bağlarından koparılma can yongalığı
Varılan sürgün sığıçlarda,
Dünyayı ucuz makaslara biçen kumpascıların hin niyetiyle yıldız çarpıştırıp
Arada can yakan kıvılcımlarda yoksulumuz...Yokluğumuz...
İki tarafı bir
Uzak...
Ve ötelerin ötesi hayalim yoktu
Ve hiç olmadı benim..
Sözüm nasıl geldiyse dilime
Gönlümün esip geçtiği orta yerlerde çıkarıp söyledim
Dünyayı kurtarmak filan gibi bir kuruntuya değil
Oluyor mu oluyor...!
Olmaz molmaz sanılmaya, oluyor mu..oluyur...
Hem de gökte ne varsa yere indiği bir anda çiğliyken caddeler,
Islakken çarşılar,
Adım atmakta zorlanmaktayken meydanlar
Hem de ocağını kışa yakmış kaloriferli dairelerde şehir üşenirken kendi ayağına
Nerden gelirsen gel
Bana varırsın
Bir salkım çiçek gülüşlü yüzünle günçavanlardan
Bir demet koparılmamış iklimin varsa kendi dalında ağarıp kızaran
Hangi mevsimde gelirsen gel bana varırsın
Bir dokunuşluk güneş sıcaklığı varsa koynunda
Divane çağında dertlice tellerde böyle
Ne diyeceğimi bilemiyorum ah dilim dönse büyüsüne kapıldığım hayrana
Açmış yaralı göğsünü gün çavınca döşübağrına aman be aman...!
Yazık olurum demeden
Hiç ürkmeden şıvgından ve korkmadan buzdanayazdan aman be aman...!
Sevgili diye kendi cahil koynunu sığınak etmiş dünya aleme ve sonsuza
Ne bileyim ben
Onu mu saydım, hangi gün hangi yer,
Nerden nereye, nezaman, sebebi kim ve ne....?
Belki..
Çoktan söndü
Tarihinde kandilleri tükenmiş takvimler beni
Çünkü hayat insanla bozulurmuş
Anladık divanelikmiş...
Ay doğunca hani simsiyah dağlar pırıl pırıl yanmaya..
Seher vakti şafak sökünce cıvıldaşan söğütler
Çiğ düşmüş toprağın yükünde mesela arpalar ekinler değirmi değirmen
Her iki yolağzında selvi kavaklar gelin olmuş da
Al yanaklı
Gülün sahibi değildi diken
Ama bir baktım..
Bir varayım gireyim dedim çağıran kollarına
Çünkü tam çağıydı ermiş olan dönence
Kız gibi gelin...
Üstü açık göklerde seren serpe bir yağmurdu sanki
Sıcak sıcak ve gevrek bir günü fırınından kapıpta gelen
Hani nasıl diyim..Kapılarda onüçüncü kapı..ve sağlam..
Çok açtığın kapılardan kalkansız ve mızraksız
Bir yenisine keşfoluyorsun gibi gizli yollu
Deeeaaaahhh...! bilirim ben böyle günlerin kahveleri geride bırakan
İçe sinesi
Başı derdine düşen yalansılar arasında
Acı tevekler sürümünden çavan
Yavan bir gün ertesi mirası
Bitti bitecek sanrılarıyla korkulara kuşatılmadan
Halka halka aşarak kendi boyunu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!