Eylül! söz yaprağa düştü
Vur sinene!
Efkar toplamak istiyorum.
Şair mutluluğa ölmez
Hadi eylül! hüzün içmeye.
O ansızın öldü
Herkes hüzün taşımıyor insana.
Bağırlarında bir taş var gibi
Kendilerinden başka kimseyi
Ne duyuyorlar, ne görüyorlar.
Bir kalp taşımak varken
Öyle bir kuş tüyü kadar hafif ve narin;
Hüzünlerim üzüm bağlarım
Yapraklar ömürden sayfalar
Aşk cennetten dolan şarabım
Sendeleyerek olmaktayım
Eylülün razgarlarındayım
Gözyaşımı kahkahamın içinde akıtmayı öğrendim;
Bu yüzden biraz hüzünlü, biraz tebessümlüyüm...
Ne olsun işte.
Biliyorsun güneşimdin.
Toprağa battığından beri
Buralar hüzün yağıyor.
Ben hep ağlamaklı.
Nasıl özlüyorum seni bi' bilsen.
On iki yıl öncesi
Şu fotoğrafta ne düşünüyorsam
Şimdi de aynı şeyi düşünsem
Sonraki yıllara
Hüzün yüklü trenler geçiti kalbim
Her vagonda ayrı bir hikaye
Yürek yolculuğunda şiir tutuyor
Ağzıma cümleler doluyor
Dudaklarımın kıyısına vururken dalgalar
Denizi yutkunuyorum
Yemin mi içtim de kendimi tutuyorum
İçin için taşıyorum, çırpınıyorum
Sözümün bittiği yer
Ömrü gibi
Yarım kalan kitabına akan gözyaşımdır.
Altını çizdiği cümlenin
Göğsüme binlerce kurşun dizdiğinde
Kan ağlamamdır.
Uyandığımda
Seni rüyamda gördüğümü hatırlayınca
Geri ışık hızında gözlerimi kapıyorum
Seni görmeye devam etmek için.
Bugün de gel kalbim
En azından rüyalarımda yaşamaya devam edelim.
Güneş yağmur topluyor
Gözlerim sen.
Bir an da olsa birini sen sanmak
Sevinçten havalara uçmak.
Sanki




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!