Ahh
Ateşten bahar bitmiyormuş.
Ektiğim insanlık,
İçine düşer düşmez kül oldu.
Saymaya kalkamıyorum bile
Gövdende ki çırpınışlarımı.
Güneş batıya göç etmemişti ki daha
Kıyamete acele mi varmış da
Cellatları diktiler üstümüze.
Maviler tıka basa doluyken g/özümüzde
Gökyüzü mü dar geldi de
Ben, bize, saf bir dünya kurdum
İçi huzurla döşenmiş, güven zeminli
Çatısı sadakatla kaplanmış yarınların
Bedenindeki helalin bebeklerine gebe.
Sen ise, daha ilk günden yollara düştün
Bugünlerde
Kendimden düşüyorum kazayla
İçimde akıp giden dopdolu boşluğa.
Gözlerimden aşıyorum her an
Avuçlarımda bir yığın ben dolu
Şelalelerinde göçüyor ruhum
Şiir, anlatılmaz yaşanır
Lakin çok acı çektiriyor.
Çektirdiği acıya bile aşık olup
Rüyalardan firar etmekmiş.
Uykusuz sabahlara dümen tutup
Rotasında yol almakmış
Siyah duvağımı çekiyorlar üstümden
Hüznümü geceler örtünecekmiş.
Yollarına süpürge ettiğim saçlarım
Yıldızların kanatlarına takılacakmış.
Aynalar beyaz giyin diyor
Üzerime çiçekler dikilecekmiş.
Eylül gibi gittin.
Senden bunu hiç ummazdım anne.
Diyeceksin ki; vakit usul usul gelmişti.
Ben yine de senden bunu ummazdım anne.
Gerçek mi bu diye soruyorum hep.
Vakitle ağız birliği etmişsin.
Selası kulaklarımda çınlamadan
Tuttuğum hayaline niyetlenip
Sıkı sıkıya sarılmak istiyorum.
Tam da adım atacakken
Yabancı bakışlar bozuyor düşlerimi.
Yine yabancı bir bakış bozdu düşlerimi.
Sabahın köründe uyanan saatler
İlmeğini boğazıma çoktan geçirmiş
Ve gözlerimin kapısını açar açmaz
Kendimi asılı buluyorum gölgemde.
Umudun üstünde yazan nottaki
Üzerimde bir ağırlık var bugün
Son/bahar gibi dökülüyorum
Ruhum hazan içinde
Bu sonbahar üzerime örtülüyor
Bedenim haz/al içinde
Yediğim ekmeğe içtiğim suya




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!