Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • ölümün olduğu gerçeklikte yaşamın düşsel sanrıları03.08.2008 - 22:22

    Ben yalnızlığı
    Gökte uçar gördüm.
    Ben yalnızlığı
    Garip naçar gördüm.
    Ben yalnızlığı
    Gelir geçer gördüm.

    ___ C. Külebi

  • yıkılacak kalın bir duvar03.08.2008 - 22:15

    Iki şeyi bilmek istiyorum. (Belki aynı şeyi iki kere bilmek
    istiyordum.) Duvarların rengi neydi? Derimin rengi neydi?
    Dokunuyorum duvarlara; parmak uçlarımla, avuçlarımla,
    dilimle dokunuyorum. Duvarların bir rengi olmalı. Ama hiçbir
    duvarcının, hiçbir ressamın bu rengi bildiğini sanmam. Adı
    yoktu bu rengin, kimyası yoktu. Belki renksizliğin rengiydi bu.
    Çürüyen bir bedenin kokusuydu duvarların rengi...

    Adımdan gayrısını bilmiyorum.

    ___ A. TELLİ

  • yasak ağacın meyvesi03.08.2008 - 22:10

    say bademleri,
    say acı olanı, uyanık tutanı say,
    beni de onlara kat:

    gözünü arardım hep, gözünü açtığında,
    sana kimselerin bakmadığı bir anda,
    örerdim ya o saklı, o gizli ipliği ben,
    ki onun üzerinde tasarladığın çiy'in
    testilere doğru kaydığı bir zamanda,
    yüreğe varamamış öz bir sözle korunan.

    ancak böyle varırdın adına, senin olan,
    o şaşmaz adımlarla kendine yürüyerek,
    savrulurdu çiçekler sanki bir çan kulesi
    boşluğundaymışım gibi senin suskunluğunun.

    ölmüş olan o şey senin koluna girer
    ve işittiklerin de seninle birleşirdi,
    üç olup giderdiniz geceyi katederek.

    beni de acı yap, acı yap beni.
    bademlerden say beni.

    ___ Paul CELAN

  • aşk gibi aydınlık ölüm gibi karanlık03.08.2008 - 21:49

    'To be or not to be' değil.
    'Cogito ergo sum' hiç değil...
    Asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı,
    Durdurulmaz çığı
    Sonsuz akımı.

    __ A. Arif

  • ay karanlık03.08.2008 - 21:36

    geceye
    ağıt
    yakan
    kızların
    öyküsünden
    'bir anlık'
    sahte
    'düş'ün
    izdüşümü...

  • sen hiç ateş böceği gördün mü?03.08.2008 - 21:26

    Haydi ince ayarlanmış bir gülümseme seç dudaklarına
    Çekip çevir şu karanlığı gözlerinle
    Kaldır başını
    Bak gökyüzüne
    Gökyüzü dedikleri ilkel maviliğe
    Mavilikte gizlenmiş bulut izlerine
    Say ki bu bir rüyaydı
    Say ki ben konuştum sen dinledin
    Beni merak etme
    Uzun ölümlerimi yarıladım bitmek üzere...

    ____Y. EROL

  • senin için01.08.2008 - 22:47

    ey uçurum gözlü sevgilim!
    ne zaman baksam
    bir 'hiçlik tadı'
    ve ağzından
    yıldızlar uçuran
    ergin, yeşil ve yabanıl
    bir yaz gecesi gibisin
    yüzünde yolların gülüşü
    ve yaz göğüne ilişkin
    bir esenlik üretiyorsun
    geçip giden fırtınalardan

    ey uçurum gözlü sevgilim!
    ne zaman baksam
    aşkların büyük yarlarıyla
    kuşatılmış görüyorum kendimi
    safran
    ve ezilmiş yazlardan
    bakışlarının kıyısız
    açıklarına
    gurbet ve cevahir taşıyan
    bir gülüş söylencesi
    geçer bir yazdan ötekine
    derin anlatılardan

    ey uçurum gözlü sevgilim!
    ne zaman baksam
    bir dağın yırtmacından
    ince bir dere yatağı
    gibi kayan
    yeşil tenini görüyorum
    akşam
    nasıl da yakışıyor yüzüne
    ve sanki bir kayalığın içine
    durmadan kendi kendini oyan
    bir ferhâd gibiyim ben
    ya da pusuda, karanlık
    bir gül gibi
    hem solan hem solmayan

    ne zaman dinecek, ne zaman
    bu taflan, bu taflan?

    ey uçurum gözlü sevgilim!

    _______ H. YAVUZ

  • rüya01.08.2008 - 22:04

    Ne güzel bir ihtimal! ..

  • hoşçakal yarın01.08.2008 - 19:33

    âzâde

  • demek ki31.07.2008 - 21:17

    İyi ki sevmiyor seni bu hayat
    Akıyorken ırmakların içinden
    Çiçekleri selâmla sadece
    Ve çocuk yüzlerine görün...

    Ben de deli gömleğimi giyip
    Bir çınar ağacının altında
    İçimde seni herkesten gizleyip
    Güneşe karşı şarkılar söyleyeceğim...

    _____ Mustafa Özçelik