Dertlerin dinlendiği, hastaların tedavi edildiği, aşkların serbestçe ifade edildiği bir belde var mı? Dostlar... ...
İradelerin prangadan, bedenlerin işkenceden kurtulduğu bir yaşam istiyorum. İnsanın iradesini zayıflatmayı yegâne amaç edinen insanların yönetmekte olmadığı bir gece, bir saat, bir ana istiyorum. Zindanları boşaltılmış, kafalardaki boş klişeleşmiş İslâmlaşma silinmiş, meydanlardaki dökülen kanlar iade edilmiş, fahişlerin namus mefhumu iade edilmiş bir toplum istiyorum.
“ ... Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak? Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!
Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış..!
Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilâtları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye; “Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mü’min kullarına yardım et! ” diye çağıramaz mı?
“ ... Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak: “Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık! ”
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek! Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız! Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz.
Dertlerin dinlendiği, hastaların tedavi edildiği, aşkların serbestçe ifade edildiği bir belde var mı? Dostlar...
...
İradelerin prangadan, bedenlerin işkenceden kurtulduğu bir yaşam istiyorum.
İnsanın iradesini zayıflatmayı yegâne amaç edinen insanların yönetmekte olmadığı
bir gece, bir saat, bir ana istiyorum.
Zindanları boşaltılmış, kafalardaki boş klişeleşmiş İslâmlaşma silinmiş,
meydanlardaki dökülen kanlar iade edilmiş, fahişlerin
namus mefhumu iade edilmiş
bir toplum istiyorum.
Şehid'in Not Defterinden
Ey canavarlar dişlerinizi kırın, pençelerinize kına yakın!
Ey yılanlar zehirlerinizi dökün! Ey yanardağlar sönün!
Ve ey çığlar durun!
Artık size ihtiyaç kalmadı!
İnsanlar canavarlıkta sizi geçtiler bile!
! ..
“
...
Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken?
Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!
Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış..!
Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilâtları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı?
Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye;
“Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mü’min kullarına yardım et! ” diye çağıramaz mı?
Buna da mı gücünüz yetmiyor?
...“
“
...
Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:
“Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık! ”
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!
Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz.
Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!
...
Temennimiz, Allah’ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır!
...“
şaşkınlar!
öfkeliler!
söylenmez
hangi suçtan ölmeliler!
...
...
Neredesin..!
Ey İsmail'in boğazındaki merhamet..!
üzerimizdeki bu acıyı kaldır..!
Ya ebabilleri gönder, ya bizi de oraya aldır..!
...
Ey güçlü Rabbim!
Yeryüzünün lânetlileri senin vaadini gözlemekte ve beklemektedir!
Müjdelediğin azabı onlara ulaştır!
...
sermâyesi “doğruluk” olanın virdi..
gerilmiş bir ok gibi şafağı bekleyeceğiz...
yetim, yalın ayak.. ama
mağrur ve dimdik!
...bir ağıt yakma hakkı kalacak yalnız
sürüldüğümüz uzaklarda..