- baba..? - söyle - sen hiç suriye’ye gittin mi? - yoo.. gitmedim - ırak’a, iran’a gitmişsin ama.. suriye’ye niye gitmedin? - işimiz olmadı.. gitmedik - baba var ya.. insan hiç bir kızım olur.. büyür.. çeşitli sebeplerle eğitimini emekleyerek sürdürmek zorunda bırakılır.. o da eğitimini tamamlayabilmek için.. olur da suriye’ye gider.. ben gideyim.. kızımın okuyacağı yerleri önceden bi göreyim.. nerede yaşayacakmış bileyim.. diye düşünmez mi? - (gülen gözlerine.. istihzalı ses tonu eşlik eder) düşünemedik işte! .. ne yapalım.. - ama olmaz ki böyle!
yağmur yağdı iliklerime kadar ıslandım, yağan karla, titredim iliklerime kadar, güneş doğdu iliklerime kadar ısındım, ezilmek için doğmadım ben hey; yaşamak için doğdum… sabahla ışığa, geceyle karanlığa alıştım, hep heyecan doldum, ta yüreğime kadar, kaç dediler gerçeklerden, kaçmadım, korkmak için doğmadım ben hey; direnmek için doğdum…
yalnızlık... insanı, kendi kendisiyle baş başa bırakan, korkunç tatlılık.. yalnızlık sessizliğinde duyulan tek ses, göğüs kafesindeki kalp atışları.. yalnızlığı aramak.. bu kalp atışını dinleyip, onları terbiye etmek, onları anlamaya çalışmaktır deruni olan o sesler.. ne çok şey öğretir insana.. duymasını bilenler için, ne çok şey terennüm eder o atışlar, o inleyişler.. anladık ki; kalp, yalnızlıkla dinleniyor ve ancak yalnızlıkta duyuluyor...
beşer uyduruğu
kanunlar ve yasalar
demeti..
- baba..?
- söyle
- sen hiç suriye’ye gittin mi?
- yoo.. gitmedim
- ırak’a, iran’a gitmişsin ama.. suriye’ye niye gitmedin?
- işimiz olmadı.. gitmedik
- baba var ya.. insan hiç
bir kızım olur.. büyür.. çeşitli sebeplerle eğitimini emekleyerek sürdürmek zorunda bırakılır..
o da eğitimini tamamlayabilmek için.. olur da suriye’ye gider..
ben gideyim.. kızımın okuyacağı yerleri önceden bi göreyim.. nerede yaşayacakmış bileyim..
diye düşünmez mi?
- (gülen gözlerine.. istihzalı ses tonu eşlik eder) düşünemedik işte! .. ne yapalım..
- ama olmaz ki böyle!
yağmur yağdı iliklerime kadar ıslandım,
yağan karla, titredim iliklerime kadar,
güneş doğdu iliklerime kadar ısındım,
ezilmek için doğmadım ben hey;
yaşamak için doğdum…
sabahla ışığa, geceyle karanlığa alıştım,
hep heyecan doldum, ta yüreğime kadar,
kaç dediler gerçeklerden, kaçmadım,
korkmak için doğmadım ben hey;
direnmek için doğdum…
...bitmez
bitirir!
nasihatlerini,
ruhları ve gönülleri dünyanın ve
dünyanın toz ve kiriyle
nasırlaşan insanların
anlayıp, kavrayamayacağı
terbiye ocağı..
şüphesiz ki kitap sahifeleri
bir değer ifade eder..
fakat.. merkebin sırtındaki kitap sahifeleri
o merkep için
ne ifade eder!
hani eski bir resme bakarken
hani yılları sayarda insan
hani gözleri dolarya birden
işte öyle bir şey
yalnızlık...
insanı, kendi kendisiyle baş başa bırakan, korkunç tatlılık..
yalnızlık sessizliğinde duyulan tek ses, göğüs kafesindeki kalp atışları..
yalnızlığı aramak.. bu kalp atışını dinleyip, onları terbiye etmek,
onları anlamaya çalışmaktır
deruni olan o sesler.. ne çok şey öğretir insana..
duymasını bilenler için,
ne çok şey terennüm eder o atışlar, o inleyişler..
anladık ki;
kalp, yalnızlıkla dinleniyor ve ancak
yalnızlıkta duyuluyor...
...can veriyor!
sabrın çelik pençesinde..
menfaat esiri müptezeller!