Gül yüzlülerin şevkine gel nuş edelim mey İşret edelim yar ile şimdi demidir hey Bu kavlı sürahi eğilip sagara söyler, ne der Adilleredir, natenedir natenedir ney Dümdekaladir, natenedir natenedir hey
Mecliste çalındı yine tambur ile ney Ol Aşık-ı bi-çarelerin gönlünü eyler Daire semai tutarak ney neye söyler, ne der
Kadir İnanır Çiçek Pasajı'nda demleniyomuş. Yanında da güzel güzel hatunlar. Ağızları açık dinliyolar, hayran gözlerle süzüyolar, akşam yatağında ben olurum inşallah diye hayallere dalıyolarmış içten içten. Bi ara gençten bi çocuk yanaşmış masaya. “Şeyy, pardon Kadir Bey... Birazdan buraya kız arkadaşım gelicek, kendisi sizin hayranınızdır. Lütfen masama gelip ‘Naber Onurcuğum’ der misiniz? Eğer bunu yaparsanız beni dünyanın en bahtiyar insanı yapmış olursunuz” demiş. Kadir İnanır da hafifçe kasılarak “Ee, hay hay Onurcuğum, neden olmasın. Yaparım tabii. Bak sen de genç bi kardeşimizsin” cevabını vermiş, yanında oturan kadınlar ordusuna göz kırparak. Neyse, bizim çocuğun kız arkadaşı gelmiş bi süre sonra. Kadir İnanır da hatunlara yeni bi göz kırpma atraksiyonu yapmış, kadınlarım içi erimiş taabi, abimiz yerinden kalkmış, çocuğun masasına yürümüş. Gülerek ve de en jön tavrıyla elini Onur'un omzuna atmış, “Vaay, naber Onurcuğum, sen buralara gelir miydin yaa? ” demiş. Fakat ne sürprizdir ki sevgili geyik seven insanlar, çocuk kafasını bile Kadir Abimize çevirmeden, “Hassittir lan, sen ne zaman adam oldun da gelip Onur abine selam veriyosun” demiş.
Hırsızın biri, bi apartmanın çatısına çıkıp gözüne kestirdiği bi dairenin anten kablosunu kesmiş. Evin ahalisi o sırada televizyon seyrediyomuş. Yayın kesilince, TV'yi bir-iki kurcaladıktan sonra, 'Bozuldu heralde' diye düşünüp, yatmışlar.
Ertesi gün adam işe gittikten sonra kapı çalınmış. Kapıda mavi iş önlüklü biri. Adamın karısına, 'Yenge, beni abi gönderdi. Sizin televizyon bozukmuş galiba. 'Alın da bir bakın' dedi' demiş. Kadıncağız da ne bilsin, vermiş tabii televizyonu. Akşam adam eve geldiğinde televizyonu görmeyince sormuş haliyle. Kadın da, 'Aa! Sen bi usta gönderip aldırdın ya gündüz' demiş. İşin aslı ortaya çıkınca adam dumur olmuş. Yapacak bi şey olmadığından televizyonun üzerine bi bardak soğuk su içmişler.
Aile olayın olduğu hafta sonu balkonda kahvaltı yapıyomuş. Bizim hırsız da o sırada aşağıdan ıslık çala çala geçmez mi? ! Kadın o an hırsızı tanımış ve 'Bey, televizyonu çalan işte buydu! ' demis. Adam hemmen pijamalarla apar topar aşağıya inip hırsızı kovalamaya başlamış. Herif tazı gibi koşuyomuş. Bizim adamcağız da, garibim, gurur meselesi yaptığından dalağını tuta tuta kovalıyomuş.
Beş dakika sonra evin kapısı çalınmış. Bi adam, evin hanımına, 'Yengecim abi hırsızı yakaladı. Şimdi karakoldalar. Pantolonuyla, cüzdanını istiyor' demiş. Kadın da vermiş tabii ki normal olarak.
Bu arada bizim adam hırsızı uzun bir süre kovalamış ama nafile, herif sokak aralarında kaybolup gitmiş. Umudu kalmayınca kan ter içinde eve dönmüş. Kapıdan girer girmez, televizyonun üstüne bir de pantolon ve cüzdanın gittiğini öğrenince o şokla koltuğa yığılıp kalmış. Vay be. Bu hırsız milletinden korkulur valla abicim.
Marlboro firması ilk kurulduğunda işleri çok kötü gidiyomuş. Şirket iflasın eşiğindeyken bi adam gelmiş, “Satışları bir ayda 3 katına çıkarırım ama bunun karşılığında da şirketin yarısına ortak olurum. Yok çıkaramazsam ömrümün sonuna kadar fabrikada bedava tütün sararım” demiş. Malbora’nın sahipleri zaten çıkmaz sokaktaymış, “Bi haftaya kalmaz batıcaz, kaybedicek neyimiz var ki” diyerek kabul etmişler teklifi. Adamın bunlardan tek isteği binlerce boş Malbora kutusuymuş. Zaten depoda milyonlarcası varmış, talebini karşılamışlar hemen. Sonra bizimki bütün paketleri tek tek ezmiş ayağıyla, gece 12’den sonra da hepsini uçaktan bütün Amarika’nın üstüne atmış.
Sabah millet uyanınca bi bakmış ki her tarafta boş malbuş kutuları. “Yav, bu sigara bu kadar çok içildiğine göre vardır bi hikmeti” diyerek tekel bayilerine akın etmişler. Şirket o ay 3 değil 5 katı satış yapmış. Taabi bizim adam da şirketin yarısına ortak olmuş. O kişi de Philip Morris’in ta kendisiymiş.
Efsanevi futbolcu Lefter iki takım arkadaşıyla idman sahasında çalışıyomuş. İdman sahası dediysek tarlanın ortasında iki direk, o kadar. Kenarda da inekler otluyo. Bi ara Lefter’in ayağına bi top gelmiş, bi abanmış gavur. GÜMMM! Top dooğru kenardaki ineklerden birinin tamm böğrüne... İnek şöyle bi silkelenmiş, titremiş, ayakları tutmayınca, haaydi yere. Lefter’le iki arkadaşı hemen koşmuşlar ineğin yanına. Etrafta çoban falan da yok. Yahu hayvan mundar gidiyor öte tarafa. Devir de şimdiki gibi değil ki, yokluk zamanı. Bizimkiler zaten sabahtan beri idman yaptıklarından açlıktan geberiyolarmış. Hemen bismillah, ineği kesmişler oracıkta, takmışlar bi kazığa çevirme yapmışlar. Lefter’le iki arkadaşı yarım saatte yemiş koca ineği...
Aromalar,tatlandırıcılar,renklendiriciler,gliserin gibi yumuşatıcılar...tam bir zehir deposu...
bir kızılderili reisine iyi ve kötü nedir diye sormuşlar...o da demiş ki; ben senin karınla yatarsam iyi,sen benim karımla yatarsan kötü demiş...
si minör füg BWV 869,edwin fisherden dinleyin...
fantezi ve füg,sol minör BWV 542...
prelüd ve füg,la minör BWV 543,fazıl say'dan...
fransız uvertürü,rosalyn tureck'den...
ağlamayana aşkolsun...
Gül yüzlülerin şevkine gel nuş edelim mey
İşret edelim yar ile şimdi demidir hey
Bu kavlı sürahi eğilip sagara söyler, ne der
Adilleredir, natenedir natenedir ney
Dümdekaladir, natenedir natenedir hey
Mecliste çalındı yine tambur ile ney
Ol Aşık-ı bi-çarelerin gönlünü eyler
Daire semai tutarak ney neye söyler, ne der
Adilleredir, natenedir, natenedir ney
Dümdereladir, natenedir natenedir hey
TAB’Î MUSTAFA EFENDİ
filmi berbattı...woolf,proust gibi yazarların eserlerinin sinemaya uyarlanmasına karşıyım...
izlediğinize pişman olacaksınız...
Kadir İnanır Çiçek Pasajı'nda demleniyomuş. Yanında da güzel güzel hatunlar. Ağızları açık dinliyolar, hayran gözlerle süzüyolar, akşam yatağında ben olurum inşallah diye hayallere dalıyolarmış içten içten. Bi ara gençten bi çocuk yanaşmış masaya. “Şeyy, pardon Kadir Bey... Birazdan buraya kız arkadaşım gelicek, kendisi sizin hayranınızdır. Lütfen masama gelip ‘Naber Onurcuğum’ der misiniz? Eğer bunu yaparsanız beni dünyanın en bahtiyar insanı yapmış olursunuz” demiş. Kadir İnanır da hafifçe kasılarak “Ee, hay hay Onurcuğum, neden olmasın. Yaparım tabii. Bak sen de genç bi kardeşimizsin” cevabını vermiş, yanında oturan kadınlar ordusuna göz kırparak.
Neyse, bizim çocuğun kız arkadaşı gelmiş bi süre sonra. Kadir İnanır da hatunlara yeni bi göz kırpma atraksiyonu yapmış, kadınlarım içi erimiş taabi, abimiz yerinden kalkmış, çocuğun masasına yürümüş. Gülerek ve de en jön tavrıyla elini Onur'un omzuna atmış, “Vaay, naber Onurcuğum, sen buralara gelir miydin yaa? ” demiş. Fakat ne sürprizdir ki sevgili geyik seven insanlar, çocuk kafasını bile Kadir Abimize çevirmeden, “Hassittir lan, sen ne zaman adam oldun da gelip Onur abine selam veriyosun” demiş.
Hırsızın biri, bi apartmanın çatısına çıkıp gözüne kestirdiği bi dairenin anten kablosunu kesmiş. Evin ahalisi o sırada televizyon seyrediyomuş. Yayın kesilince, TV'yi bir-iki kurcaladıktan sonra, 'Bozuldu heralde' diye düşünüp, yatmışlar.
Ertesi gün adam işe gittikten sonra kapı çalınmış. Kapıda mavi iş önlüklü biri. Adamın karısına, 'Yenge, beni abi gönderdi. Sizin televizyon bozukmuş galiba. 'Alın da bir bakın' dedi' demiş. Kadıncağız da ne bilsin, vermiş tabii televizyonu. Akşam adam eve geldiğinde televizyonu görmeyince sormuş haliyle. Kadın da, 'Aa! Sen bi usta gönderip aldırdın ya gündüz' demiş. İşin aslı ortaya çıkınca adam dumur olmuş. Yapacak bi şey olmadığından televizyonun üzerine bi bardak soğuk su içmişler.
Aile olayın olduğu hafta sonu balkonda kahvaltı yapıyomuş. Bizim hırsız da o sırada aşağıdan ıslık çala çala geçmez mi? ! Kadın o an hırsızı tanımış ve 'Bey, televizyonu çalan işte buydu! ' demis. Adam hemmen pijamalarla apar topar aşağıya inip hırsızı kovalamaya başlamış. Herif tazı gibi koşuyomuş. Bizim adamcağız da, garibim, gurur meselesi yaptığından dalağını tuta tuta kovalıyomuş.
Beş dakika sonra evin kapısı çalınmış. Bi adam, evin hanımına, 'Yengecim abi hırsızı yakaladı. Şimdi karakoldalar. Pantolonuyla, cüzdanını istiyor' demiş. Kadın da vermiş tabii ki normal olarak.
Bu arada bizim adam hırsızı uzun bir süre kovalamış ama nafile, herif sokak aralarında kaybolup gitmiş. Umudu kalmayınca kan ter içinde eve dönmüş. Kapıdan girer girmez, televizyonun üstüne bir de pantolon ve cüzdanın gittiğini öğrenince o şokla koltuğa yığılıp kalmış. Vay be. Bu hırsız milletinden korkulur valla abicim.
Marlboro firması ilk kurulduğunda işleri çok kötü gidiyomuş. Şirket iflasın eşiğindeyken bi adam gelmiş, “Satışları bir ayda 3 katına çıkarırım ama bunun karşılığında da şirketin yarısına ortak olurum. Yok çıkaramazsam ömrümün sonuna kadar fabrikada bedava tütün sararım” demiş.
Malbora’nın sahipleri zaten çıkmaz sokaktaymış, “Bi haftaya kalmaz batıcaz, kaybedicek neyimiz var ki” diyerek kabul etmişler teklifi. Adamın bunlardan tek isteği binlerce boş Malbora kutusuymuş. Zaten depoda milyonlarcası varmış, talebini karşılamışlar hemen. Sonra bizimki bütün paketleri tek tek ezmiş ayağıyla, gece 12’den sonra da hepsini uçaktan bütün Amarika’nın üstüne atmış.
Sabah millet uyanınca bi bakmış ki her tarafta boş malbuş kutuları. “Yav, bu sigara bu kadar çok içildiğine göre vardır bi hikmeti” diyerek tekel bayilerine akın etmişler. Şirket o ay 3 değil 5 katı satış yapmış. Taabi bizim adam da şirketin yarısına ortak olmuş. O kişi de Philip Morris’in ta kendisiymiş.
Efsanevi futbolcu Lefter iki takım arkadaşıyla idman sahasında çalışıyomuş. İdman sahası dediysek tarlanın ortasında iki direk, o kadar. Kenarda da inekler otluyo. Bi ara Lefter’in ayağına bi top gelmiş, bi abanmış gavur. GÜMMM! Top dooğru kenardaki ineklerden birinin tamm böğrüne... İnek şöyle bi silkelenmiş, titremiş, ayakları tutmayınca, haaydi yere. Lefter’le iki arkadaşı hemen koşmuşlar ineğin yanına. Etrafta çoban falan da yok. Yahu hayvan mundar gidiyor öte tarafa. Devir de şimdiki gibi değil ki, yokluk zamanı. Bizimkiler zaten sabahtan beri idman yaptıklarından açlıktan geberiyolarmış. Hemen bismillah, ineği kesmişler oracıkta, takmışlar bi kazığa çevirme yapmışlar. Lefter’le iki arkadaşı yarım saatte yemiş koca ineği...