Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • tarkovsky11.08.2006 - 06:51

    'Sanatın tadına varmasını bilen bir insan en sevdiği eserleri kendi temayüllerine göre seçmiş ve sınırlamıştır.Ancak bir obur,kendine özgü seçimleri ve kararları olmayan ortalama bir insandır'

  • Secret Garden10.08.2006 - 08:49

    song from a secret garden...

  • benimle çıkar mısın?10.08.2006 - 06:18

    bir arkadaş vardı.o anlatıyor.ortaokuldayken,sınıflarında bir kız varmış.kız biraz asosyal bir tipmiş.bizim fırlama arkadaş da şuna bi oyun edim demiş.kıza demiş benimle çıkar mısın.kız ezile büzüle kabul etmiş.beraber yürümüşler.sonra okulun merdivenlerinden çıkmışlar sınıfa doğru.bizimki demiş ki,şimdi bir de benimle iner misin demiş.kızın dünyası başına yıkılmış.fena olmuş...

  • tarkovsky10.08.2006 - 04:43

    Genelde insan,yitirilmiş,kaçırılmış veya henüz erişilememiş zaman yüzünden sinemaya gider.Çünkü sinema,başka hiçbir sanat türünün başaramayacağı kadar insanın olgusal deneyimini genişletir,zenginleştirir ve derinleştirir.Hatta yalnız zenginleştirmekle de kalmaz,adeta gözle görülür bir şekilde uzatır da.Sinemanın esas gücü budur,yoksa 'star'lar,bıkkınlık veren konular,günlük hayatı unutturan eğlence değil.



    Oysa sinema,istenilen büyüklükte ve uzunlukta bir 'zaman parçası'ndan oluşan olguların seçiminde ve birbiri arasında kuracağı bağlantıda özgür olmalı,tabii bu,hiç durmadan tek bir adamı izlemek gerekir demek değildir.Beyaz perdede bir insanın davranış mantığı,tamamiyle farklı (görünürde önemsiz) olgulara ve fenomenlere dönüşebilir.Dahası film yönetmeninin olguları ele alışına yön veren düşüncesi açısından gerekli görülürse başta seçilmiş kişilik,perdeden tamamen kaybolarak yerini bambaşka bir şeye terkedebilir.Örneğin içinde herhangi bir anahtar kşiliğin yer almadığı,buna karşılık her şeyin öznel,insanı bir bakışın hayatı ele alışı açısından kavradığı br film de çekilebilir.

  • film replikleri10.08.2006 - 04:16

    -I'm happy to observe things without having to write.


    -biliyorum insan yalnız kaldığı zaman o kadar çok şeyin farkına varıyor ki.hem de yapılmamış,yapılması gereken şeyleri.


    -I'm sorry to say this but,those who are most worthy of love are never made happy by it.


    -you are quite right,I'm a liar.and it's like yor fidelity,a fact of life.no more nor less irritating.


    (tehlikeli ilişkiler,s.frears)


    -NASA'nın sıfır yerçekiminde yazan dolmakalem için milyonlar harcadığını biliyor muydunuz? Bunu hiç duymuş muydunuz?
    -peki rusya sorunu nasıl çözmüş?
    -evet.kurşun kalem kullanmışlar.

    (primer)


    -hiç 'güven' kelimesini duydun mu?
    -bir ara duymuştum,ama unuttum.


    -öleli 20 dakika oldu ve ağlamak,sızlamak 20 yıl sonra bile onu şu andakinden daha ölü yapamaz.


    (only angels have wings)


    -bu rüyayı iki kere gördüm.ama ikisi de aynıydı.


    -buraya o adamı görmek için mi geldin?
    -bu berbat histen kurtulmak için.


    -o artık senin filmin değil.


    (mulholland drive) (filmin anahtar replikleri)


    -katili ancak çenesinden tanırsın.çok garip bir şey.çenelerini içine çekerler.dikkat ettin mi?


    (the petrified forest)


    -bir kere adın çıkınca james insanlar seni izler ve süründürmenin yollarını ararlar.


    (finding neverland)


    -arkadaşın markun,onu gördüğüm an hapis yattığını anlamıştım.o gerginlikten asla sıyrılamıyorlar,omuzlarına yerleşir.
    -daha yeni kızını kaybetti.belki de bu omuzuna yerleşmiştir.
    -hayır o midesinde,omuzundaki gerginlik hapisten.

    (mystic river)

  • Martin Scorsese09.08.2006 - 18:49

    'Belge filmlerimle konulu filmlerim arasında ayırım yapmıyoum.Perdede beni büyüleyen kişilikler,gerçek hayatta büyüleyenlerle aynı.Hepsi aynı soruya cevap arıyorlar:nasıl hayatta kalmalı? Doğrudur,nevrozla ve nevrotik kişilerle ilgileniyorum.'Dengeli' denen kişiliklerden çok daha ilginçtir onlar...Kişiliklerim kadar,onları canlandıran aktörlerin de nevrotik olmasını istiyorum.Böylece perdede bambaşka bir boyut yakalanabilir.'

  • tarkovsky09.08.2006 - 09:00

    'Her doğal organizma gibi sanat da birbiriyle çelişen öğelerin mücadelesi sonucu yaşar ve gelişir.Zıtlıklar burada iç içe geçer,yani bir anlamda düşünceyi sonsuza kadar tekrarlar.Bir eseri sanat haline dönüştüren düşünce,temelinde yatan çelişkilerin dengesinde ve uyumunda gizlidir.Sonuçta,sanat eseri üzerinde nihai bir 'zafer' elde etmek,anlamını ve görevini kesin bir açıklığa kavuşturmak mümkün değildir.İşte bu yüzden Goethe sanat eseri yargılamaya ne kadar kapalıysa o kadar değerlidir demiştir.



    Gene de biz,mutluluğun,hem de kelimenin en geniş anlamıyla,insanlara eksiksiz bir irade özgürlüğü tanıyan şekliyle mutluluğun,bir an için kapısını insanlara açtığını varsayalım.Daha hemen o an,insanın bireyselliği yok olurdu.


    Dahası bazı zayıf noktalar içermeyen,yetersizliklerden tamamen arınmış olan tek bir başyapıt dahi tanımıyorum.Dahileri yaratan kişisel ihtiraslar,şahsi bir eser yaratma düşüncesine saplanmışlık,yalnızca onların büyüklüklerinin değil,başarısızlıklarının da nedenidir.Ancak,organik olarak genel dünya görüşüne sığmadı diye bir şeyi 'başarısız' addetmek acaba ne dereceye kadar doğrudur.Bir dahi özgür değildir.Thomas Mann,bir keresinde şöyle bir söz sarfetmişti:Özgür olan,yalnızca kayıtsızlıktır.Kişilik sahibi olan özgür değildir,aksine kendi damgasının izini taşımak,gereklerine uymak ve esiri olmak zorundadır.


    Anılar bizi saldırılara açık,acı çekmeye hazır kılar.

  • fotojenik09.08.2006 - 01:59

    audrey hepburn...

  • film replikleri09.08.2006 - 01:57

    -adamlarımızın hepsi de işadamı.sadakatleri buna dayanıyor.babamdan bir şey öğrendim:'etrafındaki insanlar gibi düşünmeye çalış' derdi.bu ilkeden yola çıkarsan her şey mümkün.'

    (baba 2)

    -bence sertliği bir kaçış olarak kullanıyorsun.'

    (the philedelphia story)

    -beni unutun.sizin bir erkeğe ihtiyacınız var.benim gibi şüpheci,nevrozlu birine değil.'

    (lover come back)

    -gözlerini çok beğendim.sanki herşeyden soyutlanmış gibiler.sadece tatlılıkla bakıyorlar.

    -lütfen böyle davranmayın bana.bu kibarlığınız bana hep kadın olduğumu hatırlatıyor.

    (bulutların ötesinde)

    -bize geleceği verin.sizin geçmişinizden bıktık usandık.'

    (michael collins)

    -'uyku güldür' derler acemler.

    -eğer gerçekten polisse,yapabileceğimiz en kötü şey korktuğumuzu göstermek olur.o zaman suçlu olduğumuzu anlar.

    (lolita)

    -hiçbir şeye karar vermedim.her şeyi bir rüyadaymış gibi yapıyordum.sanki kendimi seyrediyormuşum gibi,ama elimde değildi.

    (adam's rib)

    -biriyle çıkmaya başlarken kendimi bir ordunun generali gibi hissederim hep.yapacağım taktik ve manevralara karar veririm.zayıf noktalarını,onu inciten ya da baştan çıkaran şeylerini öğrenirim.'

    (before sunrise)

  • sanane09.08.2006 - 01:31

    saman ye,doymadıysan beni ye...