Dedim, kendine dargın yürümektir insan Yürüyorum diye yolda kalmamış sananların arasından Yarım deyince aklına ilk elma gelenlerin Başıma ve ayaklarıma adın kadar taş düşürürken Kendime hiç, sana çok baktığım bir yanılgıdan Geldim ve buradayım. Farz edelim, buradayım diyebilecek kadar yürüdüm dünyada Sen farzet, bir sokak kadar haklı, bir anne gibi sessiz kırıldım. Yanıma biraz kapı, biraz evde yok Yanıma biraz hiç kimse alıp Adından bozma bir yeminle döndüğüm şaşkınlıktan Geldim ve Buradayım. Dedim, belki de yolda kalmış bir şeydir insan. Kaldığım yerden bir daha kalıp İnandığın bir trenden bahsederken sana Unutmak yerlerini geçmiştik dünyanın ‘’ Şehrin en masum yanı ‘’ diye başlayan konuşmalar - ki buraya gözyaşlarını da alabilirdim aslında Sesime çarpan yüzün, odayı ortalayan gülüş İçerde biz, dışarda ben ve sen; Farz edelim, bir treni kaçırmak kadar kaldım yolda. Ayağımda git ve dön Aklımda sen ve biz Aklımda, ölü doğmuş iki çocuğun cesediyle döndüğüm yoldan Geldim ve Buradayım Dedim, kendine eksik başkasına külfet yaşamaktır insan. Belki de papatya sonuçlarına göre sevmeliydim ikimizi Ya da mantığın kahveye değdiği o son nokta.. hafızandan oluşan kamburum, -ki buraya en çok gülüşünü alabilirdim aslında O patik, o tül, o yazma; Farzedelim, bir söz tutulmamak için de verilir Sen farzet ki bunu yanlış anladığın kadar aramızdan çıkmadı dünya Gözümde fer ve 'siz Gönlümde sen diye çıkıp tam ortasında kaldığım dünyadan Geldim ve Buradayım Dedim, kimsenin sahiplenmediği bir yanlıştır insan. Kuşları kafes sayısına göre , sözleri gece 3'ten sonra nöbetler eşliğinde infilak eden dünyayı Bu dargınlıktan yanlış yanlış yürüdüm. Gözünü seveyim , farzet ki anneme söylediğim yalanlar kadar O evden dişleri dökük çıktı şansım. O bulvar hala kırmızın, güzel. O söz hala yüzüksüz, güzel. O ismi neydi şimdi unuttum dediğin kamburumla gelsem de şimdi; Elin yanlış, tutmak hiçinci şahıs ve burası burada değil. Dedim, kır’k kere geldim ve kır’k kere de burası burada değildi Dedim öyledir, kırk kere söylense de olmaz bir şeydir insan.
Dedim ki. ; yanlış anlaşılmasın diye üzerine titreyerek özenle sectiğimiz kelimelerin , keşke farklı bakmak gibi insan çeşidi kadar fark yaratabilseydi insan . Farklılık iyidir
ama
yanlış anlaşılmak boynun da urganla idama mahkum edilmiş bir kelimedir... ..
güneşin olsun gönlünde kar bile yağsa, ya da fırtına olsa gök bulutlarla ve dünya kavgayla dolsa güneşin olsun gönlünde o zaman gelsin ne gelirse doldurur ışıklarla en karanlık gününü...
----->>>> İnsanlar... dedim . fısıldayarak. 'Taşırlar insanları. Kundaktayken, tabuttayken. Hep taşıyacak birileri olur. Bazıları dostluktan, bazıları da cepteki paradan, bazıları da içinde bulundukları sistem bir gün onlara da taşımam sırasının geleceğini söylediği için, taşırlar insanı...'” .. .Kinyas ve Kayra
Nasrettin Hoca ve iki arkadaşı bir gün kime benzedikleri hakkında konuşuyorlardı. Birinci arkadaşı, "Benim yüzüm Winston Churchill'e benziyor. Beni sıklıkla onunla karıştırırlar" dedi. İkincisi, "Benim durumumda ise insanlar beni Richard Nixon zanneder ve benden imzalı resim isterler" dedi. Hoca, "Bu da bir şey mi? Bana gelince, beni Tanrı'nın kendisiyle karıştırırlar" dedi. Birinci ve ikinci arkadaş birlikte "Nasıl?" diye sordular. Hoca da şöyle dedi: "Dördüncü kez tutuklanıp cezaevine gönderildiğimde, gardiyan beni gördüğünde, "Tanrım, yine mi sen geldin?" diye haykırdı.
Mazlum Mengüç
Dedim İnsan?
Dedim, kendine dargın yürümektir insan
Yürüyorum diye yolda kalmamış sananların arasından
Yarım deyince aklına ilk elma gelenlerin
Başıma ve ayaklarıma adın kadar taş düşürürken
Kendime hiç, sana çok baktığım bir yanılgıdan
Geldim ve buradayım.
Farz edelim, buradayım diyebilecek kadar yürüdüm dünyada
Sen farzet, bir sokak kadar haklı, bir anne gibi sessiz kırıldım.
Yanıma biraz kapı, biraz evde yok
Yanıma biraz hiç kimse alıp Adından bozma bir yeminle döndüğüm şaşkınlıktan
Geldim ve Buradayım.
Dedim, belki de yolda kalmış bir şeydir insan.
Kaldığım yerden bir daha kalıp
İnandığın bir trenden bahsederken sana
Unutmak yerlerini geçmiştik dünyanın ‘’ Şehrin en masum yanı ‘’ diye başlayan konuşmalar - ki buraya gözyaşlarını da alabilirdim aslında
Sesime çarpan yüzün, odayı ortalayan gülüş İçerde biz, dışarda ben ve sen; Farz edelim, bir treni kaçırmak kadar kaldım yolda.
Ayağımda git ve dön
Aklımda sen ve biz Aklımda, ölü doğmuş iki çocuğun cesediyle döndüğüm yoldan Geldim ve Buradayım Dedim, kendine eksik başkasına külfet yaşamaktır insan.
Belki de papatya sonuçlarına göre sevmeliydim ikimizi Ya da mantığın kahveye değdiği o son nokta.. hafızandan oluşan kamburum, -ki buraya en çok gülüşünü alabilirdim aslında
O patik, o tül, o yazma; Farzedelim, bir söz tutulmamak için de verilir
Sen farzet ki bunu yanlış anladığın kadar aramızdan çıkmadı dünya
Gözümde fer ve 'siz Gönlümde sen diye çıkıp tam ortasında kaldığım dünyadan
Geldim ve Buradayım Dedim, kimsenin sahiplenmediği bir yanlıştır insan. Kuşları kafes sayısına göre , sözleri gece 3'ten sonra nöbetler eşliğinde infilak eden dünyayı
Bu dargınlıktan yanlış yanlış yürüdüm.
Gözünü seveyim , farzet ki anneme söylediğim yalanlar kadar
O evden dişleri dökük çıktı şansım.
O bulvar hala kırmızın, güzel.
O söz hala yüzüksüz, güzel.
O ismi neydi şimdi unuttum dediğin kamburumla gelsem de şimdi; Elin yanlış, tutmak hiçinci şahıs ve burası burada değil.
Dedim, kır’k kere geldim ve kır’k kere de burası burada değildi
Dedim öyledir, kırk kere söylense de olmaz bir şeydir insan.
Merhaba ; Ata Kızı
paylaşımın içeri güzel ve anlaşılır..
Dedim ki. ; yanlış anlaşılmasın diye üzerine titreyerek özenle sectiğimiz kelimelerin , keşke farklı bakmak gibi insan çeşidi kadar fark yaratabilseydi insan .
Farklılık iyidir
ama
yanlış anlaşılmak boynun da urganla idama mahkum edilmiş bir kelimedir... ..
Tuğba 'm
kalbini ben gibi
sarsın.... <3
güneşin olsun gönlünde
kar bile yağsa, ya da fırtına olsa
gök bulutlarla ve dünya kavgayla dolsa
güneşin olsun gönlünde
o zaman gelsin ne gelirse
doldurur ışıklarla en karanlık gününü...
----->>>> İnsanlar... dedim .
fısıldayarak. 'Taşırlar insanları. Kundaktayken, tabuttayken. Hep taşıyacak birileri olur. Bazıları dostluktan, bazıları da cepteki paradan, bazıları da içinde bulundukları sistem bir gün onlara da taşımam sırasının geleceğini söylediği için, taşırlar insanı...'”
..
.Kinyas ve Kayra
Nasrettin Hoca ve iki arkadaşı bir gün kime benzedikleri hakkında konuşuyorlardı. Birinci arkadaşı, "Benim yüzüm Winston Churchill'e benziyor. Beni sıklıkla onunla karıştırırlar" dedi.
İkincisi, "Benim durumumda ise insanlar beni Richard Nixon zanneder ve benden imzalı resim isterler" dedi.
Hoca, "Bu da bir şey mi? Bana gelince, beni Tanrı'nın kendisiyle karıştırırlar" dedi.
Birinci ve ikinci arkadaş birlikte "Nasıl?" diye sordular.
Hoca da şöyle dedi: "Dördüncü kez tutuklanıp cezaevine gönderildiğimde, gardiyan beni gördüğünde, "Tanrım, yine mi sen geldin?" diye haykırdı.
: )
Bir Gün Uğrarsan Sol Göğsümün Altındaki Kente. Hüzünlü Bir Sesle; “Buralar Eskiden Hep Benimdi” Diyeceksin Kendine…....aln
güneşimi kapatma, üşüyorum...
Neyi anlatsam biliyorum bir şey kalıyor
derinde, daha derinde...’
Kendi içimi dinliyordum, hiç ses gelmiyordu; dağlar arasına saklanmış bir vadi gibi ışıklı ve sessizdi içim... /aln
Bazen bir insanın yokluğu dünyayı bomboş yapıyordu.