KİBRİTÇİ KÜÇÜK KIZI ANARKEN... Yılın son gecesi kibrit satıp eve para götürmek için karlı sokaklarda dolaşan, ama terliklerini kaybettiğinden ayakları çıplak olan yoksul kız çocuğu hiç kibrit satamaz.
Babası tarafından cezalandırılmaktan korktuğu için eve dönmeye çekinir ve gece bir köşeye oturup ellerini ısıtmak için kibritlerini yakar.
Yılbaşı gecesi olduğundan, herkes evlerine çekilmiştir; caddeler sokaklar bomboştur.
Donmaya başlayan küçük kız kibritler yandıkça hayaller görür; sıcacık bir soba, yemek masasında yiyecekler, bir yılbaşı ağacı hayal eder; kibritler söndükçe hayalleri yok olur.
Son olarak ölmüş büyükannesinin hayalini görür. Büyükannesinin hayali kaybolmasın diye bütün kibritlerini tek seferde yakar. Büyükannesinin hayali son kibritle onu yanına alır. O sırada küçük kız donarak ölmektedir.
Sabah cansız bedenini bulanlar, küçük kızın hayallerinden habersiz, yüzündeki gülümsemenin nedenini hiçbir zaman anlayamayacaklardır.
BİLGİ: Hayallere sığınan yoksul bir kız çocuğunun öyküsünü anlatan ve Avrupa edebiyatında geniş bir yer edinen "Kibritci Kız" , 1845 yılında Danimarkalı Hans Christian Andersen tarafından yazılmış bir masaldır.
Sabah IPHONE telefon alarmıyla uyandık. MADAME COCO yorganını kaldırdık. HUGO BOSS pijamalarını çıkarıp ADIDAS terliklerini giydik.
WC’ye uğradıktan sonra banyoya geçtik. CLEAR şampuan ve PROTEX sabunuyla duşumuzu aldık. COLGATE ile dişlerimizi fırçaladık. BRAUN ile saçlarımızı kuruttuk.
BILL’S gömlek ve PIERRE CARDIN takımını giydik.
LIPTON çayımızı içerken SONY televizyonda medya özetlerini izledik.
Ailemize "BYE" çekip FORD otomobilimize bindik.
PHILIPS oto radyosunu açarak, ROCK müziği bulduk, dinlerken ağzımıza bir MENTOS şeker attık.
Şehrin göbeğindeki OCEAN TOWER’daki ofise varınca, OFISBOY’um getirdiği NESCAFE’mizi yudumlarken SAMSUNG bilgisayarını çalıştırdık, MICROSOFT EXCEL’e girdik.
Saat 10.00’a doğru açlığımızı yatıştırmak için GRISSINI atıştırdık. Öğlen MC DONALDS’da COCA COLA ve HAMBURGER’i ayaküstü mideye indirdik.
Doyunca MARLBORO sigarasını yakıp NEWYORK TIMES'a göz attık.
Akşam üzeri iş çıkışı IMAGE BAR’da CARLBERG birasını yudumladık, sonra köşedeki CARREFOUR ‘a uğradık.
Eşimizin tembih ettiği ARIEL deterjan, DOMESTOS çamaşır suyu, PALMOLIVE şampuan, NESTLE çikolata, SPRITE gazoz ve DORİTOS cips alarak kasaya yanaştık. AMERİKAN EXPRESS kartıyla ödemeyi yaptık.
Akşam evde ZAPPİNG yaparak, NETFLİX, BEİN CONNECT, DİSNEY, PRİME ve benzeri PLATFORMLARDA gezindik, aynı anda OUTDOOR dergisini karıştırdık.
Hafta sonu için eşimizle plan yaptık; WATER GARDEN’a gideceğiz. SHOWROOM’ları dolaşıp NIKE ayakkabı, LEVI’S blue jean satın alacağız.
Ohh, keyfimiz yerinde... Cumhuriyetin tum kazanımları, tüm fabrikalar, kuruluşlar, ormanlar, dağ tepe demeden elin GAVUR'una satılmış, HES'ler ırmaklarımızı göllerimizi kurutmuş, kimin umurunda...
CARRİER klimasını açtık ve HASTENS VİVİDUS yatağımıza uzandık, bankadaki DOLAR ve EURO'larımizi hayal ederek uyuduk…
Her Cuma bu başlığa girdiğim ATATÜRK'ü ve MÜCADELE ARKADAŞLARINI anma mesajımı, O'nun açık ve sinsi düşmanları ile herkese mavi boncuk dağıtan ve Kürsü'yü babasının malı sanarak edepsizlik yapan hadsizlerin inadına bundan sonra Kürsü'ye gireceğimi belirtmiştim.
Ancak, karanlık -ve üstelik yarım kapasiteli- beyinlerin salyalı saldırılarının, O'NUN ve MÜCADELE ARKADAŞLARININ aziz anılarını kirletmesine fırsat vermemek amacıyla yine bu başlıkta devam etme kararı verdim.
Bu konudaki dostça uyarıları için Yasemin Elbek ve Maria Puder'e tşk ederim.
Dilimizin içine nasıl et-tik?
(Dilimizdeki "TİK"lerden örnekler)
pa-tik
asor-tik
sosye-tik
domes-tik
este-tik
fantas-tik
ekzo-tik
roman-tik
medya-tik
bu-tik
sente-tik
perma-tik
ero-tik
bankama-tik
ma-dik
otoma-tik
akus-tik
e-tik
dokunma-tik
kri-tik
KAYNAK: Can ATAKLI
Bir gazeteci rahmetli Demirele sorar;
"Sayın Demirel, Türkiye'nin durumunu bir kelimeyle özetler misiniz?"
O sırada muhalefette olan Demirel, "İyi" deyince gazeteciler şaşırır.
Bir başka gazeteci atılır, "İki kelimeyle?"
Demirel istifini bozmadan yanıtlar, "İyi değil..."
Deli Kiz'a...
"Gözlerin ipek yoludur ömrümün
Akasya yüklü kervanlar geçer
Çan sesleri arasında bir fener
Yanar söner yanar söner yanar söner
Gözlerin ipek yoludur ömrümün"
(AHMET ERHAN'ın "Öylesine Bir Aşk Şiiri"nden)
Tuba hanım ve Nihat bey ve Mekan günaydın...Tüm Antoloji günaydın.
"Bilge kimdir?" sorusuna dört dörtlük bir yanıt... Mükemmel bir kıssadan hisse...Teşekkürler paylaşım için Yasemin hanım. Ve günaydın.
KİBRİTÇİ KÜÇÜK KIZI ANARKEN...
Yılın son gecesi kibrit satıp eve para
götürmek için karlı sokaklarda dolaşan,
ama terliklerini kaybettiğinden ayakları
çıplak olan yoksul kız çocuğu hiç kibrit satamaz.
Babası tarafından cezalandırılmaktan
korktuğu için eve dönmeye çekinir ve
gece bir köşeye oturup ellerini ısıtmak
için kibritlerini yakar.
Yılbaşı gecesi olduğundan, herkes evlerine çekilmiştir; caddeler sokaklar bomboştur.
Donmaya başlayan küçük kız kibritler yandıkça hayaller görür; sıcacık bir soba, yemek masasında yiyecekler, bir yılbaşı ağacı hayal eder; kibritler söndükçe hayalleri yok olur.
Son olarak ölmüş büyükannesinin hayalini görür. Büyükannesinin hayali kaybolmasın diye bütün kibritlerini tek seferde yakar. Büyükannesinin hayali son kibritle onu yanına alır. O sırada küçük kız donarak ölmektedir.
Sabah cansız bedenini bulanlar,
küçük kızın hayallerinden habersiz,
yüzündeki gülümsemenin nedenini hiçbir zaman anlayamayacaklardır.
BİLGİ:
Hayallere sığınan yoksul bir kız çocuğunun öyküsünü anlatan ve Avrupa edebiyatında geniş bir yer edinen "Kibritci Kız" , 1845 yılında Danimarkalı Hans Christian Andersen tarafından yazılmış bir masaldır.
"YERLİ" ve "MILLI"ye gel!!!
Sabah IPHONE telefon alarmıyla uyandık.
MADAME COCO yorganını kaldırdık.
HUGO BOSS pijamalarını çıkarıp ADIDAS terliklerini giydik.
WC’ye uğradıktan sonra banyoya geçtik.
CLEAR şampuan ve PROTEX sabunuyla duşumuzu aldık. COLGATE ile dişlerimizi fırçaladık. BRAUN ile saçlarımızı kuruttuk.
BILL’S gömlek ve PIERRE CARDIN takımını giydik.
LIPTON çayımızı içerken SONY televizyonda medya özetlerini izledik.
Ailemize "BYE" çekip FORD otomobilimize bindik.
PHILIPS oto radyosunu açarak, ROCK müziği bulduk, dinlerken ağzımıza bir MENTOS şeker attık.
Şehrin göbeğindeki OCEAN TOWER’daki ofise varınca, OFISBOY’um getirdiği NESCAFE’mizi yudumlarken SAMSUNG bilgisayarını çalıştırdık, MICROSOFT EXCEL’e girdik.
Saat 10.00’a doğru açlığımızı yatıştırmak için GRISSINI atıştırdık. Öğlen MC DONALDS’da COCA COLA ve HAMBURGER’i ayaküstü mideye indirdik.
Doyunca MARLBORO sigarasını yakıp NEWYORK TIMES'a göz attık.
Akşam üzeri iş çıkışı IMAGE BAR’da CARLBERG birasını yudumladık, sonra köşedeki CARREFOUR ‘a uğradık.
Eşimizin tembih ettiği ARIEL deterjan, DOMESTOS çamaşır suyu, PALMOLIVE şampuan, NESTLE çikolata, SPRITE gazoz
ve DORİTOS cips alarak kasaya yanaştık. AMERİKAN EXPRESS kartıyla ödemeyi yaptık.
Akşam evde ZAPPİNG yaparak, NETFLİX, BEİN CONNECT, DİSNEY, PRİME ve benzeri PLATFORMLARDA gezindik, aynı anda OUTDOOR dergisini karıştırdık.
Hafta sonu için eşimizle plan yaptık; WATER GARDEN’a gideceğiz. SHOWROOM’ları dolaşıp NIKE ayakkabı, LEVI’S blue jean satın alacağız.
Ohh, keyfimiz yerinde...
Cumhuriyetin tum kazanımları, tüm fabrikalar, kuruluşlar, ormanlar, dağ tepe demeden elin GAVUR'una satılmış, HES'ler ırmaklarımızı göllerimizi kurutmuş, kimin umurunda...
CARRİER klimasını açtık ve HASTENS VİVİDUS yatağımıza uzandık, bankadaki DOLAR ve EURO'larımizi hayal ederek uyuduk…
Hala da uyuyoruz!
(Kaynak: CAN ATAKLI)
Yeni yiliniz kutlu olsun.
NERİMAN, senin de...
Büyük düşünür Hz.Mevlana paylaşımınız için tşk ederim Tuba hanım.
Her Cuma bu başlığa girdiğim
ATATÜRK'ü ve
MÜCADELE ARKADAŞLARINI
anma mesajımı,
O'nun açık ve sinsi düşmanları ile
herkese mavi boncuk dağıtan ve
Kürsü'yü babasının malı sanarak
edepsizlik yapan hadsizlerin inadına
bundan sonra Kürsü'ye gireceğimi
belirtmiştim.
Ancak, karanlık -ve üstelik yarım kapasiteli-
beyinlerin salyalı saldırılarının, O'NUN ve MÜCADELE ARKADAŞLARININ aziz anılarını
kirletmesine fırsat vermemek amacıyla yine
bu başlıkta devam etme kararı verdim.
Bu konudaki dostça uyarıları için Yasemin Elbek ve Maria Puder'e tşk ederim.