Kadinin örtünmesi (tessetür, tahaccüb) Allahin emridir’ diyenler, iddialarina kanit olarak iki Kuran ayeti gösteririler: Nur 31, Ahzap 59. Misirl’li dincilerden Dr. Muhammad Ahmad al Muyassar 1995 yilinda yayimladigi ve el – Ezer üniversitenin cikardigi fetvalari kaynak olarak kullandigi ‘Islam anayasasi ‘ nin 14. maddesinde ‘devlet, kadinlarin saclarini örtemekle mükelleftir’ der.(1) Müellif, Iran ve Suudi Arabistan’daki ‘farkli uygulamalar’a dikkat cekmeyi de ihmal etmez: ’Gördügümüz gibi Iranda her alanda kadinlarla erkekler arasinda bir karisiklik (ihtilat: bir arada bulunma) vardir. Oysa Suudi Arabistan ‘da kadinlarin yüzleri genellikle örtülüdür. Fakat bunlar sonuca fer’i konulardir, özü degistirmez. Bunlar tartislabilir ve iclerinden uygun olani secilebilir’.(2)
Konunun ne denli keyfi ve insan yorumu ürünü oldugu, bir el – Ezher fetvasinda tüm ciplakligiyla görülür. Ezher seyhi, ‘örtünen bir Müslüman kadininin yüzünü de bir nikapla (tül, pece) kapatmasi sartmidir, b,r erkek karisini is bosanma noktasina gelse dahi yüzünü örtmeye zorlayabilirmi? ’ sorusuna su ilginc fetvayi veriyor:
‘Yüzünü örtmek, son derece güzel bir kadin icin farzdir. Zira böyle bir kadin, yüzünü gösterdiginde siddetli zararþ ari olan bir fitne kopar. Görünmesinden büyük bir fitnenin kopabilecegi orta güzellikte bir kadinin yüzünü örtmesi ise sünnettdir. Alimler bu görüstedirler. Son derece güzel bir kadini kocasinin yüzünü örtmeye zorlamaya hakki vardir. Zira bu onun bir hakkidir ve kiskanclik sarttir. Nitekim sözüne uymadigi takdirde onu dövebilir. Fakat kadin güzel degilse, yani yüzün örtülmesi sünnet degilse, gösterilmesinde bir zarar olmayacagi icin, kadin yüzünü örtmeyebilir, kocasinin bu husustaki emrine kulak asmayabilir.’(3)
Cagdisi bir kafa ve fantazinin ürünü olan, fakat ‘Allah ‘in buyrugu’ olarak savunulan ‘tesettür’ün görüldügü gibi siniri belli degildir. Daha dogrusu, sinirlari belirleyen, Allah degil, O’nun adina ahkam kesen ‘ulema’dir. Asagida konuya iliskin ‘vahiy delili’ olarak aktarilan iki Kuran ayetinin klasik Kuran tefsirlerindeki yorumlarini ele alacak, dinciligin kaynaklarla nasil bir iliskide oldugunu gösterecegiz.
I – ‘Örtünmek dinin emridir’ diyen cevreler, ‘din’ le seriati kastederler. Din’in bir adinin da seriat oldugunu bildiren klasik kaynaklar(4) , böyle böyle bir takiyyeyi hakli cikarabiliyor. Nitekim ‘Islam’ ve ‘Islam hukuku’ terimlerinin de günümüzde seriat anlaminda kullanilmasi kural halini almistir.
II – Kaynaklar Islam’in ve iman’in tarifini yaparlarken; tesettür’ü ne iman’in, ne de Islam’in sarti kilmislardir.(5)
III – Tesettür’ün ‘dinin bir emri’ oldugunu kanitlamak amaciyla Kuran’dan iki sureye gönderme yapan cevreler, sadece sözkonusu ayetlerin tarihsel kontekstini göz ardi etmekle kalmiyor; bugüne dek anlami üzerinde bir uzlasma saglanamamis Kuran ifadelerinin belli cevrecelerele yapilan yorumu, ‘dinin emri’, ‘Allahin kelami’ olarak sunuyor. Bir baska ifadeyle, Kuran hükmü (nass) olarak sunulan, gercekte, 9 ila 14. Yüzyil Kuran müfessirlerinin – cogu kez birbiriyle celisen yorumlardir. Dolayisiyla, ‘tessetürün dinin emri’ oldugunu kanitlamak amaciyla kullanilan ayetlerde, - kimilerine göre pece, kimilerine göre türban olarak yorumlanan – khimar ve cilbab ile, neyin örtülmesi, neyin acikta kalabilecegi sorununda belirleyici olan ziyna ve awra sözcüklerinin anlami son derece tartismalidir ve saygin Kuran yorumlarinin hicbirinde konu aydinlatilmamistir.(6) Asagida sözde ‘tessetür’e iliskin iki Kuran ayetinin önce cevirilerini verecek, ardindan saygin Kuran tefsirlerindeki yorumlarini aktaracagiz.
Nur 31:
Mümin kadinlara da söyle: Gözlerini bakilmasi yasak olandan cevirsinler, IFFETLERINI de korusunlar. SÜSLERINI, kendiliginden görünen kismi müstesna acmasinlar. Basörtülerini yakalarinin üstüne salsinlar. Süslerini kocalari veya babalari veya kayinpederleri, veya ogullari veya kocalarinin ogullari veya kizkardeslerinin ogullari veya Müslüman kadinlari veya CARIYELERI veya erkekligi kalmamis hizmetciler, ya da kadinlarin mahrem yerlerini henüz anlamayan cocuklardan baskasina göstermesinlar. Gizlediklari süslerin bilinmesi icin AYAKLARINI YERE VURMASINLAR. Ey inananlar! Saadete ermeniz icin hepinizi tevbe ederek Allah’in hükümüne dönün.(7)
Aktardigimiz tercüme, klasik dönem Kuran tefsirinin üzerinde ittifak saglanmamis yorumundan ibarettir. Ayette büyük harfler ile gösterdigimiz sözcükler a – hicbir Kuran tefsirinde aydinlatilmamsitir, b – ayetin günümüz ahlak anlayisi ve Türk töreleriyle alakasiz bir toplumda indigini göstermektedir. Örnegin ‘iffet’le cevrilen sözcük Kuran metininde kadinin cinsel organi demek olan furuc’tur (tekili farc) . Ayetin bambaska bir toplumda indigini ele veren diger iki hussus ise, cariye sözcügü ve ‘ayaklarini yere vurmasinlar’ uyarisidir. Kastedilen, dönemin Arap toplumunda kadinlar arasinda yaygin olan ayak bilezigidir.(8) Tefsirlerde ‘süs’ün (ziyna) ne oldugu konusunda da tam bir kaos hakimdir. ‘Süs’ kimine göre sadece kadinin elbisesi (9) , kimine göre kadinin sürmesi, sac boyasi, yüzügü ve yüzü(10) , kimine göre sadeceyüzü ve elleri(11) , kimine göre gögüsü, saci ve ayak bilezigidir.(12)
Burda ilginc olan, ayetin ‘hür kadinlar’la ‘cariyeler’i birbirinden ayirmasidir. Zira ’hür mümin kadinlarin tersine, cariyelerin gögüslerine, kalcalarina, bacaklarina v.s. bakmak caizdir’(13) . Hanefi bilgini Ebu Bekr el Cassas (ölümü 980) cok daha acik konusur: ‘Bu ayet kadin köleler icin gecerli olmayip sadece hür kadinlara hitap eder. Zira yabanci bir erkegin kadin kölenin (ama) , bacaklarina, kalcasina, sacina ve gögüsüne bakmasi caizdir.(14)
Sacin örtülmesi, Müslüman hür kadinlar’i, köle kadinlardan ayirmak maksadiyla öngörüyor. Nitekim el – Cassas’in eserinde su satirlari okuyoruz: ‘Hz. Ömer cariyelere dayak atar ve onlara, ‘basinizi acin! Hür kadinlara benzemeye calismayin! ’ derdi’.(15) Rivayetlerde, ‘erkek kölenin de, efendisi hür kadinin sacina bakmasinin caiz oldugu’nu okuyoruz.(16)
Kölelik, cariyelik kurumunun kalktigi, basini örtmeyen kadinlara, kizlara ‘hür olmadiklari icin’ sokak ortalarinda tecavüz etmenin yasak oldugu uygar ülkelerde yirmibirinci yüzyilda, Nur suresi 31. ayetini ‘Müslüman kadinlarin örtünme emri’ seklinde yorumlamak, uygarlik ve Kuran cehaletinden kaynaklansa gerek. Gelelim ‘tesettür’ baglaminda basvurulan ikinci ayete:
Ahzab 59:
Ey Peygamber! Eslerine, kizlarina ve müminlarin kadinlarina, disari cikarken üstlerine örtü Almalarini söyle; bu onlarin hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayi inciltilmemelerini daha iyi saglar. Allah bagislar ve merhamet eder.(17)
Cevirideki ‘hür ve namuslu’ ifadesi, Kuran’ da gecmemektedir. Kuran sadece, ‘bu onlarin taninmalari ve böylece inciltilmemeleri icin daha iyidir’ diyor.(18) Miladi 923’te vefat eden Ibn Cerir et – Taberi’ný n yorumu, dinci cevrelerin ikinci Kuran delilinin de günümüz icin gecerli olmadigini ispatliyor: ‘Yüce Allah, peygamberi Muhammed’e (SAV) diyor ki: Ey Peygamber! Eslerine,kizlarina ve inananlarin eslerine de ki, giyisilerinde köle kadinlara benzemesinler, herhangi bir ihtiyaclari icin evlerini terkettiklerinde saclarini, yüzlerini göstermesinler, tersine baslarina carsaflarini gecirsinler. Ta ki, onlara el veya dille satasmak isteyecek bir ahlaksiz, onlarin hür olduklarini görsün.’(19)
Ibn Abbas, bu ayetin ‘inis sebebi’ olarak, hür kadin, cariye gibi giyinirdi, bunun üzerine Allah inananlarin kadinlarina, örtünmalerini emretti’ diyor.(20) Katade’nin rivayeti, ayet,n indigi toplumun böyle bir uygulamayi zorunlu kildigini gösteriyor: ‘Köle bir kadin sokakta giderken, ona sarkintilik yaparlardi. Bunun üzerine Allah, hür kadinlara, kölelerden farkli giyinmelerini emretti.’(21) Ebu Salih’in rivayeti de ayni yöndedir: ‘Medine’de Peygamber’in esleri ve diger kadinlar geceleyin def – i hacet icin evlerinden ciktiklari vakit, yolda – gelen gecen kadinlara – laf atan, onlarla cilvelesmek isteyen erkekler olurdu. Bunun üzerine Allah bu ayeti indirdi ki, kimin hür kadin, kimin cariye oldugu anlasilsin.’(22)
Dönemin Arap toplumunda cariyeler insan degil, mal sayildiklarindan, ugrayacaklari cinsel tacizin sadece mal üzerinden cezai yaptirirmi vardi. Bu durum, IX. Yüzyildan itibaren sekillenmeye baslayan seriat kaynaklarinda da degismeyecektir. Zemahseri’nin yorumu, ayetin, dönemin ahlak anlayisi ve sartlarinin tabi bir sonucu oldugunu ele veriyor:
‘Islam dini gelmeden önce, Arap toplumunda köle kadinlari hür kadinlardan ayirmak mümkün degildi. Kadinlar def – i hacet icin disariya hurmaliklara ciktiklarinda, gencler, haylazlik pesinde kosan adamlar, cariyedir diye hür kadinlara da ilisirler, sonra da ‘biz onun cariye oldugunu sandik’ derlerdi. Bunun üzerine hür ve Müslüman kadinlara, uzun sallara (rida) bürünmek, baslari ve yüzlari örtmek suretiyle cariyelerden farkli giyinmaleri emredildi ki, kimse onlara sulanmasin.’(23)
Bununla birlikte Zemahseri, ‘hür kadinlar’in nerelerini, nasil örtmeleri konusunda farkli görüsleri oldugunu aktariyor. (24)
El – Cassas’a göre de ayet sadece Peygamber’in esleri ve diger hür müslüman kadinlar icin indirilmistir. Köle kadinlar ne saclarini, ne de yüzlerini örteceklerdir. El – Cassas, Ibn el – Arabi’nin Nur suresi 31. ayeti yorumlarken aktardigi rivayete dikkatlari cekiyor:’Hz. Ömer (baslarini örten köle kadinlara) dayak atarken, ‘derhal basinizi acin, hür kadinlara benzemeye calismayin! ’derdi’.(25) Ayni rivayetin bir baska eserde: ‘Hz. Ömer örtünen, kapanan cariyelere dayak atar, onlara, ‘hür kadinlara mi benzemeye calisiyorsunuz? ’derdi’ versiyonuna rastliyoruz.(26)
IV – Kadinlarin saclarini, kimi kez yüzlerini örtmeleri, Islam öncesi Arap toplumunda da rastlanan bir olgudur. Eski Arap siirinde, Islam öncesi Arap toplumunda ‘saygin sinif’lara mensup kadinlarin, kölelerle karistirilmamak icin ‘örtündükleri’ ne iliskin beyitler vardir.(27)
V – ‘Örtünme’, Islam’dan cok önce, helenik Bizans toplumunda, Sasanilerde rastlanan bir olgudur. Antik Mesopotamya’da ‘saygin’ kadinlar, kendilerini köle ya da ahlakca ‘düsük’ kadinlardan ayirmak amaciyla örtünürlerdi. Hayat kadinlarinin baslarini ve saclarini örtmeleri yasakti. Keza Asur kanunlarina göre, köle kadinlarin saclarini örtmeleri cezai yaptirimlarla yasaklanmisti.(28) Hiristiyanligin ortaya ciktigi günlerde Musevi kadinlar baslarini ve yüzlerini örtüyorlardi: ‘Rebeka Ishak‘i görünce pecesini alip örtündü’(29) Eski Ahid’in Isaya ký tabý nda: ‘Rab o gün, bas sargilarini, atkilari kaldirip atacak’ deniyor.(30)
Kadini fitne kaynagi ve erkekten düsük bir canli olarak gören anlayisa Pavlus’ta da rastþ iyoruz: ‘Fakat bilmenizi isterim ki, her erkegin basi Mesih’tir ve kadinin basi erkektir. Mesih’in basi ise Allah’tir. Basi örtülü olarak dua eden yahut peygamberlik eden her erkek, basini kücük düsürür. Fakat basi örtüsüz olarak dua eden yahut peygamberlik eden her kadin basini kücük düsürür. Cünkü eger kadin örtünmüyorsa, saci da kesilsin; fakat kadina sac kesmek yahut tras olmak ayip ise, örtünsün. Cünkü erkek, Allah’in sureti ve izzeti oldugu icin, basini örtmemelidir; fakat kadin erkegin izzetidir. Cünkü erkek kadindan degil, kadin erkekdendir. Cünki erkek kadin icin degil , kadin erkek icin yaratildi. Bunun icin melekler sebebinden kadin, basi üzerinde hakimiyet alametine malik olmalidir.’(31)
Sonuc
‘Örtünmek Allah’in emridir’ diyen cevreler, ‘yasama mercii’ gibi kullanmaya yeltendikleri klasik Kuran tefsirlerini, fikih(seriat) kaynaklarini usulüne uygun anlamaktan aciz olduklari gibi, ‘dinin emri tessetür’e iliskin iki ayetin ilkin bagnaz hanbeli’hukukcusu’ Ibn al – Cavzi (ölümü 1201) tarafindan uydurulmustur (32) , 20. yüzyilda ise Suriye asilli seriatci Mustafa Galayani (33) , ardindan ‘Müslüman Kardesler’den Seyyid Kutb (34) (idam 1966) ve günümüzde de Suudi misyonerlerinden Mustafa as – Sabuni (35) tarafindan benimsenip propagandasi yapilan yorumunu savunmaktadirlar. En saygin Kuran tefsirlerinde dahi ‘kadinin örtünmesi Allah’in emridir’ifadesine rastlanmadigi gibi, rivayetlerden anlasilan, ‘ulema’nin keyfine ve zevkine göre farkli dönemlerde farkli hükümler yürüttügüdür. Kadinin yüzünü de örtmek gerekir diyen birkac ‘alim’ haric; günümüzden yüzyillarca önce yazilmis Kuran tefsirleri sadece sacin örtülmesinden bahsederler ve bunun dahi siniri belli degildir. Ilk bakista bu, kadinlarin basörtüsü takmalari gerektigi yönünde biranlayis gibi görülebilir. Oysa, burda belirleyici olan, (‘ulema’) ‘hüküm’ün(ün) sebeb(illet) idir.
Vaktiyle – 7. Yüzyilda! – ‘Müslaman kadinlara’ a basörtüsü takmalari emri, onlari köle kadinlardan ve cariyelerden ayirmak, daha dogrusu ‘insanlar onlara, cariye ya da köledir diye cinsel tacizde bulunmasinlar’ diye vaz edilmis olabilir. Gene vaktiyle vazedilmis ‘resim yasagi’ da bunun gibidir. Bu yasagin illeti de, insanlarin resmedilen seylere tapinabilecekleri endisesidir. Kaynaklar; ‘illet’in yok olan bir hükmü meydana getirebilecegini belirtirler. (36) Bunun tersi; bir hüküm, illetinin kalkmasiyla gecerliligini yitirecegidir. Nitekim, günümüzde kimse resimlere, fotograflara tapmadigindan, ‘resim yasagi’ ndan sözedebilecek tek akili basinda ‘alim’ yoktur. Ayni sekilde; köleleik, cariyelik kurumunun tarihe karistigi toplumlarda; hala 7. ila 14. yüzyil Arap toplumunda ‘cariye sanilip igfal edilmesinler’ düsüncesiyle ‘hür kadinlar’ i cariyelerden ayirmak amaciyla önermis – zamanin kosullarina göre rasyonel sayilabilecek – bir tedbiri, 1998yilinda ‘Allah’in buyrugu’ olarak savunmak, her seyden önce Kuran’ a ve Islam dinine hakarettir.
Belli cikar cevrelerince propagandasi yapilan ‘ithal tessetür’ ün kaynagi Arap/fars dinciligi olmasina (37) ve en eski Arap kaynaklarinin, Türkün tarih ve geleneginde kadini kapatmak gibi bir adetin bulunmadigini bildirmesine karsin (38) , cagdas Arap yazarlarindan biri, ‘tessetürü’ ün Arap toplumuna Türkler tarafindan sokuldugunu iddia etmisti. (39) . Türkler hakkinda, ‘bas örtüsü namuslu kadinin sembolüdür’ diyen Alman oryantalisti Rita Breuer’in, Misirli, Iran’li dincilerle agiz birligi icinde, ‘türban Islam ký mliginin en önemli simgesidir’(40) diyebildigi, Die Zeit gibi saygin bir haftalik gazetenin üstelik ‘Türk dostu’ olarak tanitilan bas rektörü Theo Sommer’in ‘inanan Müslüman kadinin basörtüsü’nden sözedebildigi(41) hatirlanacak olursa, Dogu dincilerinin, batili dostlariyla birlikte, bir konuda daha uzlastiklarini ibretle kabul etmeliyiz.
farkli kökenden insanlarin baris icinde yasadigi özellikle avrupa ve hiristiyan alemi tarafindan taninmis örnek bir sehir. halki düsünce yapisi olarak bircok seyi asmis modern bir sehir. hakkinda arastirma yapmaya degecek ve bircok yönüyle türkiyenin diger sehirlerinden farkli bir sehir.
su ana kadar dünyanin hicbir yerinde tam olarak uygulanamadigi bir gercek. tabi su ana kadar uygulanamamis olmasi, uygulanabilecek bir sistem olmadigini beraberinde getiriyor. bu da benim fikrim..
vergiden döneniiiin gasugu girilsuuun...
minareden at beni
in asagi tut beni? !
........
dam üstünde un eler
tombul tombul memeler? !
belki 5 dakika sonra yakalayacak bizi.. belki daha önce.. ama mutlaka yakalayacak..
toprak olmak ne garip sey anne!
Kadinin örtünmesi (tessetür, tahaccüb) Allahin emridir’ diyenler,
iddialarina kanit olarak iki Kuran ayeti gösteririler: Nur 31, Ahzap 59.
Misirl’li dincilerden Dr. Muhammad Ahmad al Muyassar 1995 yilinda
yayimladigi ve el – Ezer üniversitenin cikardigi fetvalari kaynak olarak
kullandigi ‘Islam anayasasi ‘ nin 14. maddesinde ‘devlet, kadinlarin
saclarini örtemekle mükelleftir’ der.(1) Müellif, Iran ve Suudi
Arabistan’daki ‘farkli uygulamalar’a dikkat cekmeyi de ihmal etmez:
’Gördügümüz gibi Iranda her alanda kadinlarla erkekler arasinda bir
karisiklik (ihtilat: bir arada bulunma) vardir. Oysa Suudi Arabistan ‘da
kadinlarin yüzleri genellikle örtülüdür. Fakat bunlar sonuca fer’i
konulardir, özü degistirmez. Bunlar tartislabilir ve iclerinden uygun olani
secilebilir’.(2)
Konunun ne denli keyfi ve insan yorumu ürünü oldugu, bir el – Ezher
fetvasinda tüm ciplakligiyla görülür. Ezher seyhi, ‘örtünen bir Müslüman
kadininin yüzünü de bir nikapla (tül, pece) kapatmasi sartmidir, b,r erkek
karisini is bosanma noktasina gelse dahi yüzünü örtmeye zorlayabilirmi? ’
sorusuna su ilginc fetvayi veriyor:
‘Yüzünü örtmek, son derece güzel bir kadin icin farzdir. Zira böyle bir
kadin, yüzünü gösterdiginde siddetli zararþ ari olan bir fitne kopar.
Görünmesinden büyük bir fitnenin kopabilecegi orta güzellikte bir kadinin
yüzünü örtmesi ise sünnettdir. Alimler bu görüstedirler. Son derece güzel
bir kadini kocasinin yüzünü örtmeye zorlamaya hakki vardir. Zira bu onun bir
hakkidir ve kiskanclik sarttir. Nitekim sözüne uymadigi takdirde onu
dövebilir. Fakat kadin güzel degilse, yani yüzün örtülmesi sünnet degilse,
gösterilmesinde bir zarar olmayacagi icin, kadin yüzünü örtmeyebilir,
kocasinin bu husustaki emrine kulak asmayabilir.’(3)
Cagdisi bir kafa ve fantazinin ürünü olan, fakat ‘Allah ‘in buyrugu’ olarak
savunulan ‘tesettür’ün görüldügü gibi siniri belli degildir. Daha dogrusu,
sinirlari belirleyen, Allah degil, O’nun adina ahkam kesen ‘ulema’dir.
Asagida konuya iliskin ‘vahiy delili’ olarak aktarilan iki Kuran ayetinin
klasik Kuran tefsirlerindeki yorumlarini ele alacak, dinciligin kaynaklarla
nasil bir iliskide oldugunu gösterecegiz.
I – ‘Örtünmek dinin emridir’ diyen cevreler, ‘din’ le seriati kastederler.
Din’in bir adinin da seriat oldugunu bildiren klasik kaynaklar(4) , böyle
böyle bir takiyyeyi hakli cikarabiliyor. Nitekim ‘Islam’ ve ‘Islam hukuku’
terimlerinin de günümüzde seriat anlaminda kullanilmasi kural halini
almistir.
II – Kaynaklar Islam’in ve iman’in tarifini yaparlarken; tesettür’ü ne
iman’in, ne de Islam’in sarti kilmislardir.(5)
III – Tesettür’ün ‘dinin bir emri’ oldugunu kanitlamak amaciyla Kuran’dan
iki sureye gönderme yapan cevreler, sadece sözkonusu ayetlerin tarihsel
kontekstini göz ardi etmekle kalmiyor; bugüne dek anlami üzerinde bir
uzlasma saglanamamis Kuran ifadelerinin belli cevrecelerele yapilan yorumu,
‘dinin emri’, ‘Allahin kelami’ olarak sunuyor. Bir baska ifadeyle, Kuran
hükmü (nass) olarak sunulan, gercekte, 9 ila 14. Yüzyil Kuran
müfessirlerinin – cogu kez birbiriyle celisen yorumlardir. Dolayisiyla,
‘tessetürün dinin emri’ oldugunu kanitlamak amaciyla kullanilan ayetlerde, -
kimilerine göre pece, kimilerine göre türban olarak yorumlanan – khimar ve
cilbab ile, neyin örtülmesi, neyin acikta kalabilecegi sorununda belirleyici
olan ziyna ve awra sözcüklerinin anlami son derece tartismalidir ve saygin
Kuran yorumlarinin hicbirinde konu aydinlatilmamistir.(6) Asagida sözde
‘tessetür’e iliskin iki Kuran ayetinin önce cevirilerini verecek, ardindan
saygin Kuran tefsirlerindeki yorumlarini aktaracagiz.
Nur 31:
Mümin kadinlara da söyle: Gözlerini bakilmasi yasak olandan cevirsinler,
IFFETLERINI de korusunlar. SÜSLERINI, kendiliginden görünen kismi müstesna
acmasinlar. Basörtülerini yakalarinin üstüne salsinlar. Süslerini kocalari
veya babalari veya kayinpederleri, veya ogullari veya kocalarinin ogullari
veya kizkardeslerinin ogullari veya Müslüman kadinlari veya CARIYELERI veya
erkekligi kalmamis hizmetciler, ya da kadinlarin mahrem yerlerini henüz
anlamayan cocuklardan baskasina göstermesinlar. Gizlediklari süslerin
bilinmesi icin AYAKLARINI YERE VURMASINLAR. Ey inananlar! Saadete ermeniz
icin hepinizi tevbe ederek Allah’in hükümüne dönün.(7)
Aktardigimiz tercüme, klasik dönem Kuran tefsirinin üzerinde ittifak
saglanmamis yorumundan ibarettir. Ayette büyük harfler ile gösterdigimiz
sözcükler a – hicbir Kuran tefsirinde aydinlatilmamsitir, b – ayetin günümüz
ahlak anlayisi ve Türk töreleriyle alakasiz bir toplumda indigini
göstermektedir. Örnegin ‘iffet’le cevrilen sözcük Kuran metininde kadinin
cinsel organi demek olan furuc’tur (tekili farc) . Ayetin bambaska bir
toplumda indigini ele veren diger iki hussus ise, cariye sözcügü ve
‘ayaklarini yere vurmasinlar’ uyarisidir. Kastedilen, dönemin Arap
toplumunda kadinlar arasinda yaygin olan ayak bilezigidir.(8) Tefsirlerde
‘süs’ün (ziyna) ne oldugu konusunda da tam bir kaos hakimdir. ‘Süs’ kimine
göre sadece kadinin elbisesi (9) , kimine göre kadinin sürmesi, sac boyasi,
yüzügü ve yüzü(10) , kimine göre sadeceyüzü ve elleri(11) , kimine göre
gögüsü, saci ve ayak bilezigidir.(12)
Burda ilginc olan, ayetin ‘hür kadinlar’la ‘cariyeler’i birbirinden
ayirmasidir. Zira ’hür mümin kadinlarin tersine, cariyelerin gögüslerine,
kalcalarina, bacaklarina v.s. bakmak caizdir’(13) . Hanefi bilgini Ebu Bekr
el Cassas (ölümü 980) cok daha acik konusur: ‘Bu ayet kadin köleler icin
gecerli olmayip sadece hür kadinlara hitap eder. Zira yabanci bir erkegin
kadin kölenin (ama) , bacaklarina, kalcasina, sacina ve gögüsüne bakmasi
caizdir.(14)
Sacin örtülmesi, Müslüman hür kadinlar’i, köle kadinlardan ayirmak
maksadiyla öngörüyor. Nitekim el – Cassas’in eserinde su satirlari okuyoruz:
‘Hz. Ömer cariyelere dayak atar ve onlara, ‘basinizi acin! Hür kadinlara
benzemeye calismayin! ’ derdi’.(15)
Rivayetlerde, ‘erkek kölenin de, efendisi hür kadinin sacina bakmasinin caiz
oldugu’nu okuyoruz.(16)
Kölelik, cariyelik kurumunun kalktigi, basini örtmeyen kadinlara, kizlara
‘hür olmadiklari icin’ sokak ortalarinda tecavüz etmenin yasak oldugu uygar
ülkelerde yirmibirinci yüzyilda, Nur suresi 31. ayetini ‘Müslüman kadinlarin
örtünme emri’ seklinde yorumlamak, uygarlik ve Kuran cehaletinden
kaynaklansa gerek. Gelelim ‘tesettür’ baglaminda basvurulan ikinci ayete:
Ahzab 59:
Ey Peygamber! Eslerine, kizlarina ve müminlarin kadinlarina, disari cikarken
üstlerine örtü
Almalarini söyle; bu onlarin hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayi
inciltilmemelerini daha iyi saglar. Allah bagislar ve merhamet eder.(17)
Cevirideki ‘hür ve namuslu’ ifadesi, Kuran’ da gecmemektedir. Kuran sadece,
‘bu onlarin taninmalari ve böylece inciltilmemeleri icin daha iyidir’
diyor.(18) Miladi 923’te vefat eden Ibn Cerir et – Taberi’ný n yorumu, dinci
cevrelerin ikinci Kuran delilinin de günümüz icin gecerli olmadigini
ispatliyor:
‘Yüce Allah, peygamberi Muhammed’e (SAV) diyor ki: Ey Peygamber!
Eslerine,kizlarina ve inananlarin eslerine de ki, giyisilerinde köle
kadinlara benzemesinler, herhangi bir ihtiyaclari icin evlerini
terkettiklerinde saclarini, yüzlerini göstermesinler, tersine baslarina
carsaflarini gecirsinler. Ta ki, onlara el veya dille satasmak isteyecek bir
ahlaksiz, onlarin hür olduklarini görsün.’(19)
Ibn Abbas, bu ayetin ‘inis sebebi’ olarak, hür kadin, cariye gibi giyinirdi,
bunun üzerine Allah inananlarin kadinlarina, örtünmalerini emretti’
diyor.(20) Katade’nin rivayeti, ayet,n indigi toplumun böyle bir uygulamayi
zorunlu kildigini gösteriyor: ‘Köle bir kadin sokakta giderken, ona
sarkintilik yaparlardi. Bunun üzerine Allah, hür kadinlara, kölelerden
farkli giyinmelerini emretti.’(21) Ebu Salih’in rivayeti de ayni yöndedir:
‘Medine’de Peygamber’in esleri ve diger kadinlar geceleyin def – i hacet
icin evlerinden ciktiklari vakit, yolda – gelen gecen kadinlara – laf atan,
onlarla cilvelesmek isteyen erkekler olurdu. Bunun üzerine Allah bu ayeti
indirdi ki, kimin hür kadin, kimin cariye oldugu anlasilsin.’(22)
Dönemin Arap toplumunda cariyeler insan degil, mal sayildiklarindan,
ugrayacaklari cinsel tacizin sadece mal üzerinden cezai yaptirirmi vardi. Bu
durum, IX. Yüzyildan itibaren sekillenmeye baslayan seriat kaynaklarinda da
degismeyecektir. Zemahseri’nin yorumu, ayetin, dönemin ahlak anlayisi ve
sartlarinin tabi bir sonucu oldugunu ele veriyor:
‘Islam dini gelmeden önce, Arap toplumunda köle kadinlari hür kadinlardan
ayirmak mümkün degildi. Kadinlar def – i hacet icin disariya hurmaliklara
ciktiklarinda, gencler, haylazlik pesinde kosan adamlar, cariyedir diye hür
kadinlara da ilisirler, sonra da ‘biz onun cariye oldugunu sandik’ derlerdi.
Bunun üzerine hür ve Müslüman kadinlara, uzun sallara (rida) bürünmek,
baslari ve yüzlari örtmek suretiyle cariyelerden farkli giyinmaleri
emredildi ki, kimse onlara sulanmasin.’(23)
Bununla birlikte Zemahseri, ‘hür kadinlar’in nerelerini, nasil örtmeleri
konusunda farkli görüsleri oldugunu aktariyor. (24)
El – Cassas’a göre de ayet sadece Peygamber’in esleri ve diger hür müslüman
kadinlar icin indirilmistir. Köle kadinlar ne saclarini, ne de yüzlerini
örteceklerdir. El – Cassas, Ibn el – Arabi’nin Nur suresi 31. ayeti
yorumlarken aktardigi rivayete dikkatlari cekiyor:’Hz. Ömer (baslarini örten
köle kadinlara) dayak atarken, ‘derhal basinizi acin, hür kadinlara
benzemeye calismayin! ’derdi’.(25) Ayni rivayetin bir baska eserde: ‘Hz. Ömer
örtünen, kapanan cariyelere dayak atar, onlara, ‘hür kadinlara mi benzemeye
calisiyorsunuz? ’derdi’ versiyonuna rastliyoruz.(26)
IV – Kadinlarin saclarini, kimi kez yüzlerini örtmeleri, Islam öncesi Arap
toplumunda da rastlanan bir olgudur. Eski Arap siirinde, Islam öncesi Arap
toplumunda ‘saygin sinif’lara mensup kadinlarin, kölelerle karistirilmamak
icin ‘örtündükleri’ ne iliskin beyitler vardir.(27)
V – ‘Örtünme’, Islam’dan cok önce, helenik Bizans toplumunda, Sasanilerde
rastlanan bir olgudur. Antik Mesopotamya’da ‘saygin’ kadinlar, kendilerini
köle ya da ahlakca ‘düsük’ kadinlardan ayirmak amaciyla örtünürlerdi. Hayat
kadinlarinin baslarini ve saclarini örtmeleri yasakti. Keza Asur kanunlarina
göre, köle kadinlarin saclarini örtmeleri cezai yaptirimlarla
yasaklanmisti.(28) Hiristiyanligin ortaya ciktigi günlerde Musevi kadinlar
baslarini ve yüzlerini örtüyorlardi: ‘Rebeka Ishak‘i görünce pecesini alip
örtündü’(29) Eski Ahid’in Isaya ký tabý nda: ‘Rab o gün, bas sargilarini,
atkilari kaldirip atacak’ deniyor.(30)
Kadini fitne kaynagi ve erkekten düsük bir canli olarak gören anlayisa
Pavlus’ta da rastþ iyoruz: ‘Fakat bilmenizi isterim ki, her erkegin basi
Mesih’tir ve kadinin basi erkektir. Mesih’in basi ise Allah’tir. Basi örtülü
olarak dua eden yahut peygamberlik eden her erkek, basini kücük düsürür.
Fakat basi örtüsüz olarak dua eden yahut peygamberlik eden her kadin basini
kücük düsürür. Cünkü eger kadin örtünmüyorsa, saci da kesilsin; fakat kadina
sac kesmek yahut tras olmak ayip ise, örtünsün. Cünkü erkek, Allah’in sureti
ve izzeti oldugu icin, basini örtmemelidir; fakat kadin erkegin izzetidir.
Cünkü erkek kadindan degil, kadin erkekdendir. Cünki erkek kadin icin degil
, kadin erkek icin yaratildi. Bunun icin melekler sebebinden kadin, basi
üzerinde hakimiyet alametine malik olmalidir.’(31)
Sonuc
‘Örtünmek Allah’in emridir’ diyen cevreler, ‘yasama mercii’ gibi kullanmaya
yeltendikleri klasik Kuran tefsirlerini, fikih(seriat) kaynaklarini usulüne
uygun anlamaktan aciz olduklari gibi, ‘dinin emri tessetür’e iliskin iki
ayetin ilkin bagnaz hanbeli’hukukcusu’ Ibn al – Cavzi (ölümü 1201)
tarafindan uydurulmustur (32) , 20. yüzyilda ise Suriye asilli seriatci
Mustafa Galayani (33) , ardindan ‘Müslüman Kardesler’den Seyyid Kutb (34)
(idam 1966) ve günümüzde de Suudi misyonerlerinden Mustafa as – Sabuni (35)
tarafindan benimsenip propagandasi yapilan yorumunu savunmaktadirlar. En
saygin Kuran tefsirlerinde dahi ‘kadinin örtünmesi Allah’in
emridir’ifadesine rastlanmadigi gibi, rivayetlerden anlasilan, ‘ulema’nin
keyfine ve zevkine göre farkli dönemlerde farkli hükümler yürüttügüdür.
Kadinin yüzünü de örtmek gerekir diyen birkac ‘alim’ haric; günümüzden
yüzyillarca önce yazilmis Kuran tefsirleri sadece sacin örtülmesinden
bahsederler ve bunun dahi siniri belli degildir. Ilk bakista bu, kadinlarin
basörtüsü takmalari gerektigi yönünde biranlayis gibi görülebilir. Oysa,
burda belirleyici olan, (‘ulema’) ‘hüküm’ün(ün) sebeb(illet) idir.
Vaktiyle – 7. Yüzyilda! – ‘Müslaman kadinlara’ a basörtüsü takmalari
emri, onlari köle kadinlardan ve cariyelerden ayirmak, daha dogrusu
‘insanlar onlara, cariye ya da köledir diye cinsel tacizde bulunmasinlar’
diye vaz edilmis olabilir. Gene vaktiyle vazedilmis ‘resim yasagi’ da bunun
gibidir. Bu yasagin illeti de, insanlarin resmedilen seylere
tapinabilecekleri endisesidir. Kaynaklar; ‘illet’in yok olan bir hükmü
meydana getirebilecegini belirtirler. (36)
Bunun tersi; bir hüküm, illetinin kalkmasiyla gecerliligini yitirecegidir.
Nitekim, günümüzde kimse resimlere, fotograflara tapmadigindan, ‘resim
yasagi’ ndan sözedebilecek tek akili basinda ‘alim’ yoktur. Ayni sekilde;
köleleik, cariyelik kurumunun tarihe karistigi toplumlarda; hala 7. ila 14.
yüzyil Arap toplumunda ‘cariye sanilip igfal edilmesinler’ düsüncesiyle ‘hür
kadinlar’ i cariyelerden ayirmak amaciyla önermis – zamanin kosullarina göre
rasyonel sayilabilecek – bir tedbiri, 1998yilinda ‘Allah’in buyrugu’ olarak
savunmak, her seyden önce Kuran’ a ve Islam dinine hakarettir.
Belli cikar cevrelerince propagandasi yapilan ‘ithal tessetür’ ün kaynagi
Arap/fars dinciligi olmasina (37) ve en eski Arap kaynaklarinin, Türkün
tarih ve geleneginde kadini kapatmak gibi bir adetin bulunmadigini
bildirmesine karsin (38) , cagdas Arap yazarlarindan biri, ‘tessetürü’ ün
Arap toplumuna Türkler tarafindan sokuldugunu iddia etmisti. (39) . Türkler
hakkinda, ‘bas örtüsü namuslu kadinin sembolüdür’ diyen Alman oryantalisti
Rita Breuer’in, Misirli, Iran’li dincilerle agiz birligi icinde, ‘türban
Islam ký mliginin en önemli simgesidir’(40) diyebildigi, Die Zeit gibi saygin
bir haftalik gazetenin üstelik ‘Türk dostu’ olarak tanitilan bas rektörü
Theo Sommer’in ‘inanan Müslüman kadinin basörtüsü’nden sözedebildigi(41)
hatirlanacak olursa, Dogu dincilerinin, batili dostlariyla birlikte, bir
konuda daha uzlastiklarini
ibretle kabul etmeliyiz.
bütün insanlar... dünya uzayda degil mi?
centimeter
su an yasadigim sehirde dogmus.
farkli kökenden insanlarin baris icinde yasadigi özellikle avrupa ve hiristiyan alemi tarafindan taninmis örnek bir sehir.
halki düsünce yapisi olarak bircok seyi asmis modern bir sehir.
hakkinda arastirma yapmaya degecek ve bircok yönüyle türkiyenin diger sehirlerinden farkli bir sehir.
su ana kadar dünyanin hicbir yerinde tam olarak uygulanamadigi bir gercek. tabi su ana kadar uygulanamamis olmasi, uygulanabilecek bir sistem olmadigini beraberinde getiriyor. bu da benim fikrim..
yaklasik 300.000 km/sn