'Roman, anlatı ve deneme yazarı. Ancak bu türler arasındaki ayrımları ve sınırları ortadan kaldıran bir tarzda yazdı. Georges Bataille'ın kurduğu Critique dergisi nde Marcel Arland, Raymond Aron, Fernand Braudel, René Char, Michel Deguy, Michel Foucault gibi yazarlarla çalıştı. Daha çok edebiyat ile dil arasındaki ilişkiyi ele alan denemeleriyle tanınmıştır. Melville, Kafka, Bataille, Sade, Artaud, Proust, Musil ve Nietzsche gibi yazarlar ve Mallarmé, Char, Lautréamont, Rilke ve Hölderlin gibi şairler üzerine incelemeleri vardır. Blanchot'ya göre dil, dış dünyayı, gerçekliği yansıtmanın bir aracı değildir; aksine dil, edebiyatın nesnesi olarak, gerçekliği yıkar. Edebiyatın konusu da gerçekliğin yokluğudur. Dolayısıyla yazma eylemi, kelimelerin içlerinde barındırdıkları ölüm vasıtasıyla yokluk ve hiçliğe varır. Eleştiri ancak eserin özünde var olan sessizliği dile getirebilir. Hayatını bütünüyle edebiyata ve kendine özgü o suskunluğa adamış olan Maurice Blanchot, Bataille, Barthes ve Derrida gibi dilin özünü, yapısını ve sınırlarını tartışarak, yazma eylemini ve edebiyatın sorduğu 'soru'yu sorgular. Başlıca eserleri: Thomas l'obscur (1941, Karanlık Thomas, Metis, 1993): Aminadab (1942): Faux pas (1943, Yanlış Adım): L'arrêt de mort (1948, Ölüm Hükmü, Kabalcı, 1999): Le Très-Haut (1948, Kadiri-Mutlak): La part du feu (1949, Ateşin Payı): Lautréamont et Sade (1949): Au moment voulu (1951, İstenilen Anda): Celui qui ne m'accompagnait pas (1953, Bana Eşlik Etmeyen): L'espace littéraire (1955, Yazınsal Uzam, YKY, 1993): Le dernier homme (1957, Son İnsan): Le livre à venir (1959, Gelecek Kitap): L'attente l'oubli (1962, Bekleyiş Unutuş): L'entretien infini (1969, Sonsuz Söyleşi): L'amitié (1971, Dostluk): La folie du jour (1973, Günün Deliliği, Altıkırkbeş, 1996): Le pas au-delà (1973, Öteye Adım, Ayrıntı, 2000): L'écriture du désastre (1980, Felaket Yazısı): De Kafka à Kafka (1981, Kafka'dan Kafka'ya) '
'Dil, binayı kibriyadır' deyişi beni her daim kendine hayran bırakmış adamdır. derisi yüzülerek öldürülmüştür ama inandığı, doğru bildiği ve söylemekten çekinmediği her şey nefeslerinde yaşamaktadır.
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem Arabi farisi bilmem, dile minnet eylemem Sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi İblisin talim ettiği yola minnet eylemem
Bir acaip derde düştüm herkes gider karına Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına Rızkımı veren hüda'dır, kula minnet eylemem
Oy nesimi, can nesimi ol gani mihman iken Yarın şefaatlarım ahmed-i muhtar iken Cümlenin rızkını veren ol gani settar iken Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem
duvarları da olan tartışma alanı. eski yunandan bugüne hediye. en iyi örneğini - duvarlar anlamında- antoloji forum'da görmekteyiz. herkes kuyruğundan tuttuğuna etiketi basıyor.
oyuncu insan. tiyatro meraklıları anlamına daha çok hakimdir aslında!
'Roman, anlatı ve deneme yazarı. Ancak bu türler arasındaki ayrımları ve sınırları ortadan kaldıran bir tarzda yazdı. Georges Bataille'ın kurduğu Critique dergisi nde Marcel Arland, Raymond Aron, Fernand Braudel, René Char, Michel Deguy, Michel Foucault gibi yazarlarla çalıştı. Daha çok edebiyat ile dil arasındaki ilişkiyi ele alan denemeleriyle tanınmıştır. Melville, Kafka, Bataille, Sade, Artaud, Proust, Musil ve Nietzsche gibi yazarlar ve Mallarmé, Char, Lautréamont, Rilke ve Hölderlin gibi şairler üzerine incelemeleri vardır. Blanchot'ya göre dil, dış dünyayı, gerçekliği yansıtmanın bir aracı değildir; aksine dil, edebiyatın nesnesi olarak, gerçekliği yıkar. Edebiyatın konusu da gerçekliğin yokluğudur. Dolayısıyla yazma eylemi, kelimelerin içlerinde barındırdıkları ölüm vasıtasıyla yokluk ve hiçliğe varır. Eleştiri ancak eserin özünde var olan sessizliği dile getirebilir. Hayatını bütünüyle edebiyata ve kendine özgü o suskunluğa adamış olan Maurice Blanchot, Bataille, Barthes ve Derrida gibi dilin özünü, yapısını ve sınırlarını tartışarak, yazma eylemini ve edebiyatın sorduğu 'soru'yu sorgular.
Başlıca eserleri: Thomas l'obscur (1941, Karanlık Thomas, Metis, 1993): Aminadab (1942): Faux pas (1943, Yanlış Adım): L'arrêt de mort (1948, Ölüm Hükmü, Kabalcı, 1999): Le Très-Haut (1948, Kadiri-Mutlak): La part du feu (1949, Ateşin Payı): Lautréamont et Sade (1949): Au moment voulu (1951, İstenilen Anda): Celui qui ne m'accompagnait pas (1953, Bana Eşlik Etmeyen): L'espace littéraire (1955, Yazınsal Uzam, YKY, 1993): Le dernier homme (1957, Son İnsan): Le livre à venir (1959, Gelecek Kitap): L'attente l'oubli (1962, Bekleyiş Unutuş): L'entretien infini (1969, Sonsuz Söyleşi): L'amitié (1971, Dostluk): La folie du jour (1973, Günün Deliliği, Altıkırkbeş, 1996): Le pas au-delà (1973, Öteye Adım, Ayrıntı, 2000): L'écriture du désastre (1980, Felaket Yazısı): De Kafka à Kafka (1981, Kafka'dan Kafka'ya) '
güney koreli yönetmen. keşfedilmesi zor, vazgeçilmesi daha zor adamlardan.
'Dil, binayı kibriyadır' deyişi beni her daim kendine hayran bırakmış adamdır. derisi yüzülerek öldürülmüştür ama inandığı, doğru bildiği ve söylemekten çekinmediği her şey nefeslerinde yaşamaktadır.
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabi farisi bilmem, dile minnet eylemem
Sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem
Bir acaip derde düştüm herkes gider karına
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren hüda'dır, kula minnet eylemem
Oy nesimi, can nesimi ol gani mihman iken
Yarın şefaatlarım ahmed-i muhtar iken
Cümlenin rızkını veren ol gani settar iken
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem
şiirin bir rengi var diyen zındıktır demiş bir şair. diretmeyin şairi söylemem!
isveçli yazar. tiyatro'ya can vermiş kalemlerden. aslında haymatlostur. kurduğu cümleler ile okuyucusunu rahatlıkla ikiye bölebilecek adamlardandır..
uzaklaşmak, kayıp gitmek, kaybolmak ya da. acı ağmaz ama insan ağar gibi mesela.
duvarları da olan tartışma alanı. eski yunandan bugüne hediye. en iyi örneğini - duvarlar anlamında- antoloji forum'da görmekteyiz. herkes kuyruğundan tuttuğuna etiketi basıyor.
karanlık thomas; bir şekilde hissedince evet evet karanlık thomas.
'kendimi ölü hissediyorum çünkü bir varlığım yok'