Günler hızla geçiyor,
Hayat yavaş yavaş bitiyor,
Karanlık üzerime çöküyor,
Bir yaş daha yaşlandım.
Geçen günlere baktım tek tek
Kıştan kalma efkârlı bir bahar günüydü. Siyah benekli kurşunî bulutlarla kaplanmıştı gökyüzü. Güneşin zerresi bile yoktu. Sırtına lime lime, kahverengi, dar bir ceket geçirmişti kır saçlı, derin düşünceli, göç yorgunu adam.
Başı, bağrı, yakası açık; yağmura, çamura, sele aldırmadan, ağır aksak tırmanıyordu yokuşu. Yırtık ayakkabılarından sular sızıyordu ayağına. Hafif kambur olan beli yılların ağırlığı altında eğilen tavan tahtası gibi biraz daha bükülmüştü. Arada bir esen rüzgârın keskin kırbacını, iliklerine kadar hissediyordu.
Saçlarında şebnem, gözlerinde buğu, kalbinde çığlık çığlığa hicran şarkısı. Gidilememiş yerlerin, söylenememiş sözlerin, küllenmiş közlerin yankısı… Hatıralar zihnine, hasretler gönlüne, hayal kırıklıkları ruhuna, son yılların bir şiiri de diline dolanmıştı:
Sakin geçen geceler,
Gönlümün loşluğuyla iç içe.
Gece mi büyür yıldızlar?
Bilemem…
Fakat yıldızlarla büyürüm ben,
Gizlice.
kapılar sürgülü, anahtar yokmuş,
şânı olmayana, itibâr yokmuş.
güzellik, zenginlik, endâm nafile
sevgiden kudretli hükümdâr yokmuş.
-I-
Her yaşanan an, göçmen kuştur;
Dizilir hatıralar sıra sıra
Mazinin saydam tellerine.
Dumansız alevler dokunur
Gamlı, yaslı gönlüme.
Bir demet zaman devşirdim,
Yaşadığım keşmekeş hayattan.
Aldım avucuma sıktım, sıktım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!