Bir güzele vuruldum, yüzü gonca,
Has sevdayı tattım âşık olunca.
Hüznüm dağıldı sevdiğim gelince,
Dünya silinir gözümden, aşk kalır.
Cananın aşkıyla şenlendi zaman,
sensin lügat gibi gözümde tüten
seninle anlam bulurum ben:
ben mısraysam kafiyem sen,
Dört dev duvarın girdabında hapisim,
Haykırsam dışarıdan duyulmaz sesim,
Odamı siyaha boyadı, alevden nefesim.
Perişan düştü baharım,
Sevincimi zindan yuttu.
Düşerken buzdan caddede
Kırağı şafağına tutundum.
Tek umudum
Olgun saatler kulesinde
Uğultusu çaresizlik kokan
Koridor donukluğu.
Binlerce yıldır yüzlerce savaş yaptı, milyonlarca cana kıydı, adına insan denilen şu azgın canavar. Son savaş, Ukrayna'da, dünyanın gözü önünde son sürat devam ediyor.
Düşmanın gözü dönmüş, insafı yok. Uçaklar, makineler, silahlar, ölüm kusuyor. Bir türlü doymuyor emdiği kana, aldığı cana. Her dakika katlanarak artıyor kuşatma, saldırı, cinayet, vahşet, zayiat, acı ve yıkımlar. Yazık oluyor onca fidana, çiçeğe, toprağa, insana...
Biz de sıcacık evlerimizde, çayın yanında çekirdek, pasta, patlamış mısır yiyerek, sanki bir aksiyon filmi seyreder gibi izliyoruz savaş sahnelerini ve yorumlarını.
Nice günler, mevsimler geçer. Nice mayıslar, temmuzlar, eylüller, kasımlar... Kaç kez çiçek açar ıhlamurlar, bademler, karanfiller, orkideler, lotuslar… Ve kaç kez yaprağını döker meşe, çınar ve söğütler. Kaç gece uykusuz sabahlarsın. Kaç bardak çay içilir en demlisinden. Kaç kez gözyaşınla yıkanır sabahlar. Sayamazsın.
Kaç şiir/ kaç şarkı dinlersin içli seslerden sabaha kadar. “Gözümde canlanır koskoca mazi/ Sevdiğim nerede, ben neredeyim?/ Suçumuz neydi ki ayrıldık böyle?/ Kaybolmuş benliğim, ben ne haldeyim?/ Gülmeyi unutan yaşlı gözlere/ Mutluluktan haber ver dilek taşı..." şarkısıyla başlarsın güne. Mutluluktan haber versin diye. Sayamazsın.
Sezen Aksu "İki gözüm seneler geçiyor/ Gönül ektiğini biçiyor." der kaç kez. Efkârın iyice birikir, sığmaz içine. Bin sitem edersin talihsiz ömrüne. Kaç kez "Ben Seni Çok Sevdim" şarkısı çalar plakta. Sayamazsın.
Ben yırtık yelken, sen teknemi umutlandıran yel;
Ben kırık saz, sen hicrânımı seslendiren tel;
Ben yitik renk, sen ömrümü renklendiren tuval;
Körpe umudumsun, masmavi mutluluk,
Sundun esmer dünyama efsunlu soluk,
Gözlerinden süzülürüm oluk oluk.
Perişan gönlüm, selâmete erdi,
Kalbin gibi pırlanta güller verdi.
Yârin yolunu gözlemektir bahar,
Dalında kelebek olmak hayâlim.
Bir gülümse de gülistana döneyim,
İşte o an bayramı kucaklar elim.
(18/10/2007, 18:05)
Gecenin nemi gönlüme yapışmış,
Rüzgâr bugün de getirmedi selam.
Hücrelerim hayalini kapışmış,
Sıvazladı yaramı bir avuç gam…
İncitmeden çevir yorgun kalbimi,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!