boşluğun resmini gözlerime düşürdüm
artık ne yapsam ne etsem olmuyor karanfil
kağıda kaleme sığınmaktan başka çare yok
ruh beden gurbetinde kayıp
ağrılar ve sanrılar
yıprattı kanatlarını
geçip gidiyorum
perdelenmiş gözlerimde sönük yıldızlar
gecenin yorgun fısıltılarını içen sessizlikte
küçücük bir umut ışığında
en güzel çiçeğin gözünde sevinçle büyür gece
taşlar uyuklar serin rüzgârların koynunda
karanfil her gece dokunup geçer
ruhuma sessizce
gecenin sadağında pürmelâl efsun
aynalara süzülen hüznün rengi kurşuni
sarı yapraklarını döküyor gece sokaklara
içimde kanlı fırtına içimde kaynar kazan
içimde bir karanfil çökmesi
tenhalarda
affet! karanfil
sana ruhu kırgın şiirler yazıyorum
istemez miydim
sana en nadide çiçeklerle dolu bir sepet sunmayı
dayanıklı bir kanvasın
en koyu karanlığıyım
gölgelerin içinde yitik turna
unutulmuş bir ses
tiz bir çığlık
hep eksiktir yarım kalan şeyler
flu havada her bulut yağmur yağdırmaz
kaktüs de çiçektir ama her zaman açmaz
bu yokuş bu dikenli bayır yoldur
ama hep düzlüğe
çıkmaz
vahşi atların kanlı uğultusu içimin şahlanışı
güneşlerin sürurunda ölür dağların boşluğa kayan irisleri
mezar çiçeklerinin kutsi kokusuna uyanır kızıl şafaklar
yaşamın son kalesine tırmanırken siyah siyah zakkumlar
gözlerimin tekerlekleri kupkuru
artık yağmurlar uğramaz oldu
söze sazla başlayan
aşıklar gibi olsaydım keşke
bende ki tam tersi söze bir önceki şiiri
katlederek başlıyorum
ne kadar yazdıysam
oturdum balkona
......
güneş
nokta nokta sıcaklığını harelemekte güne
görüş açımda camdan yoğrulmuş yükselmiş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!