siyahi gecenin gevrekliğine bakmadan
gündüzün gökkuşağına alalandı zaman
çok evvelinde genç bir kadındı annem
şefkatin sıcaklığında ellerinin ipeğinde
besler büyütürdü sevgiyi
ömrün beyaz çöllerinde aklanıyor kurak mevsimler
rüzgârın nefesinden yeşil bir kurdele gibi uçuşan hayat
gerçekçi olamadın hiç gölgemle oyun oynayan zaman
bozuk para gibi yaşanan aşkları tedavülden kaldırırken
su gibi harcadın o güzelim yılları
kasırga sebillerinin çoşturan ayağından geldim
gölge çiçeklerinin aynasından kovulmuşlukla
bulutlardan sulu sepken gökler boşaldı üstüme
kasımın yırtık eteklerinden kırçıl sığırcıklar
uçuştu avuçlarıma
-Tanrım
kalbimin saklı kıyısına yığıldı sakalı ağarmış bulutlar
geçip gittiyse ölüdür dün
artık hatıralarda tüm yaşananlar
yeni bir serüveni muştulamaktır gün
asıl mesele ne dünde kalmak
ne yarına mutlanmaktır
an'ın hakkını vererek
mavi gök pembe bulut
bak uyandı börtü böcek
güneşin şavkı her yerde
ebruli bir masalın müjdesi
rengarenk petunyalar sarı
kadifeler beyaz güller
geçtim
günün sararmış morarmış göz altından
döktüm derdimi sabahın altın gergefli ağzına
bahçede sarı incir yanında sıvası dökülmüş kirazlı köşk
ipek halı serdim yola rengi kırmızı
gelen durmasın geçsin gitsin
söz dilin sanatıysa kelimelerin fabrikası da zihin
toplanmış hepsi dilimin ucuna ünlü ünsüz
uyumlu uyumsuz
fikirlerimiz kısır kör kısraksa sıkılırız belki de konuşmaktan
susuz çalılıklar otlar gibi dikiliriz
kağıtlarda kaldı ormanlar
bir dağ selvisi uzunluğu rüzgârlar
hiçbir şeyliğimize koşuyoruz sabah akşam
kumlara yatarak bir gözyaşı içimliğinde
gülüp ağlayarak
gece olur kapanır kapılar pencereler
uyur sokağın keşmekeş gürültülü kırık ezgisi
bir köşeye oturmuş susuyor küsmüş
gönlümün algın
kır kuşu




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!