Sena'yla gelin oynamaya başlayınca, bütün gözler Sena'ya çevrildi. Sena öyle güzel bir kızdı ki görenleri güzelliğiyle büyülüyordu. Gözleri bahar yeşili, bir dal gibi ince, uzun boylu ve zarifti. Beline kadar inen sarı kabarık saçlarıyla adeta bir çiğdem çiçeğini anımsatıyordu. Gülerken sanki yüzünde güneşi doğuruyordu.
Okan damadın kuzeniydi. Köye annesiyle birlikte bu düğün için İstanbul'dan gelmişti . O da Sena'yı seyredenler arasındaydı. Sena'dan efsunlanmış gibi gözlerini alamadı. Sanki içine kor bırakılmış gibi yüreği alev aldı. Zaman zaman nefesi kesilir gibi oluyordu. Kendi kendine ''Aşkı buldum'' dedi.
Sena, gelinle oynaması bittikten sonra ablasının yanına geçti. Yanlarına beş on dakika sonra güzel giyimli bir kadın geldi. Kadın Sena'ya bakıp:
Ne vakit cümlelerin gelse
Sanki seni bana getirir
Nefesimizi eşleştirir
Cana beşinci mevsim gelir
İçimde yaşamak serpilir
Canözüm, neye sevinsem
Bize mutlu oluyorum
Yüzüme taşırıp seni
Gülümseyip duruyorum
Yar, kalbine konuyorum
Ben de senin gözlerinden öpüyorum ölüm!
Ben de senin gözlerinden öpüyorum.
Getir iki yakamı bir araya
Şu beni sürekli sarıp sarmaladığın
Beyaz elbisemin düğmelerini ilikleyip.
Sonra beşiğine al.
Hissetmediğim yarayı yar bilmem kalemime!
Siz bilin efendim, çünkü bilmek istiyorsunuz.
Ben bilmem!
Yolda bir çiçek görüp
Koparıp gönül sayfanıza koyarsanız
O çiçek orada kurur efendim!
Bana aldığın oyuncaklara
Sana sarılır gibi sarılıyorum.
Sana en çok
İçimdeki çocuk ağladı.
Sana en çok
İçimdeki çocuk ağlıyor.
Göğsümde dört nala giderken zaman
Nasıl oluyor da ben kendime yetişemiyorum?
Elime yüzüme bulaşıyor gün apalamaktan.
Üstüm başım çamurdan can...
Yine de gün oyalıyor bir şekilde
Kıyısına köşesine.
Nefes alamadığınız mekanınız
Mezarınızdır!
Ya bu mekanı mezar olmaktan çıkaracaksınız
Ya da bu mekandan kendinizi çıkaracaksınız!




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!