Pencerenin önüne oturup
Gelecekmiş gibi beklersin.
Günler, haftalar, aylar geçer
Gelemez.
Yağmura, toprağa, rüzgara sorarsın;
Ne ses vardır ne soluk.
Eylül ve bağ bozumu.
Havadaki hüzün ve üzüm.
Oh canıma değsin!
Ben eylül gibi bir şeyim
Sonbaharda açar,
Ruha ders vermek nedir?
Kirpiklerimden avuçlarıma inen
Onca harfin içinde karmakarışığım.
Ucu kaçmış her şeyin
Boyuna sökülüyorum.
Çocukken, kolay sanırdım yaşamayı...
Meğerse hayat bize dertler büyütürmüş...
Bir toprağa, bir yangına batıp çıktın mı hiç?
Uyursun, uyanırsın; uyursun, uyanırsın.
Her kül içinde bir kıvılcım barındırır ey!
Küllerimden doğdum defalarca sancılarla.
Bugün de düşmek üzere takvimlerden
Üst üste yığılan dünlerin üstüne.
Mecburiyet duraklamayı affetmiyor
Ne de gereğinden fazla koşmayı...
İstesek de istemesek de
Geceye öleceğiz yaşamak için.
Hayatın kenarından,
''O,'' toprağa düştü;
Ben ise,
Canımdan düşüp darmadağın oldum.
Mevsim bahar deyip
Şaşkın şaşkın bakma bana güneş;
Hayat tutunma çabasıdır...
Üstümdeki dağın ucundan tutmadınız, bari üstüne çıkmasaydınız...
İçimde benli hikayeler birikti;
Kimi yarım,
Kimi sonlu...
Okumak istemediğim hazin sonlu...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!