Sanıyorlar ki dağsın; oysaki bir toz tanesi dahi kaldıracak gücün yoktur.
Kimseden bir destek beklediğin yok aslında; zarar vermesinler yeter diyorsun.
Sevgiden, saygıdan, empatiden, samimiyetten ve şeffaf olmaktan yana gelişimini tamamlayamamış insanlarla uğraşmak ya da bunlara maruz kalmak yoruyor insanı.
Evet dağsındır; lakin üstün metrelerce karla kaplı, için bir o kadar yangın yeri; yine de çiçek açmak için mücadele ediyorsun.
Yıkıntıların arasında
Oyuncak bir ayıcık ağlıyor
Ölen sahibine.
Zaman derinden bir ah çekmekte.
Zaman acı çekmekte
Kollarındaki cansız yavrulu bedene.
Gözyaşlarımı sana
Aşkın buğday tanelerine indirenim
Sınavında ölüp ölüp diriltenim
Yeşertip, oldurup
Sabrın değirmeninde un edenim
Tevekkül teknesinde
Bir de ertelemek çok kötü bir şeymiş.
Hem de çok kötü bir şeymiş...
Acele etmeye gerek yoksa bile acele edin
Gerçekleştirmek istediklerinize.
Sonra
Elinizde koca bir imkan olsa bile
İstanbul'a yeni gelmiştim;.
Memleketimden ve ailemden uzakta olmak beni bir hayli zorluyordu. Daha on yedi yaşındaydım.
Üst komşum; tekim, canım sıkılmasın, üzülmeyim diye beni zorla evine çıkarır, çay yapar, ikramda bulunur, benle sohbet ederdi. Utanırdım, bazen çıkmak istemezdim ''bak küserim, gel işte çoluk çocuk otururuz işte'' derdi. Naifliğe bakar mısınız! Benim için benle küsüyor. İlk oturduğum yerdeki komşumdu kendisi. Ben oradayken taşındı. Telefon filan da olmayınca, bağlantıyı devam ettiremedik. Nerede, napıyor, hayatta mı bilmiyorum. Keşke bulabilsem kendisini. Soyadını da hatırlamıyorum. Sadece ismi var bende. Hayatımın en zor gününde, ben ona çıplak ayaklarla koşmak istedim. Eğilir kalbimden öperdi kesin. Yüreğini gözyaşıma mendil ederdi kesin. Beni bir başıma bırakmazdı kesin. Tavana altı ay boyunca, Allah'ın her günü çığlık atmazdım kesin. Acımla savaşmam için ordu olurdu bana kesin. Dua dua arıyor onu kalbim... İnsan, çoğaldıkça azalmakta mı ne? Yürek meziyetimizi kaybediyoruz gittikçe. Ben onun yerinde olsam ne yapardım, bana nasıl davranılmasını beklerdim empatisi kurulmuyor hakkınca. Bana bir şey olmasın da kaygısızlığı neredeyse iliklerimize kadar işleyecek. Oysa hepimize bir şeyler oluyor, olacak da... Eskiler, içi burkulunca doktora değil, dosta gidermiş...
Kana susamış geleneklere,
Göreneklere, kurban edilmenin
Tam da vaktinde, on beşinde
Giydirin gelinliği.O, kostüm zanneder.
Askerden döndü tam da vaktinde
Giydirin damatlığı.O, kostüm zanneder.
Evlat, hem sırtında taşıdığın hem de sırtını dayadığındır...Sevgi Gül İlkaN
Bir hüzün deryasında yüzüyordum;
Dalgınlığıma geldin ey aşk!
Düştüm.
Dağıldım.
Cepheden cepheye koşacak gücüm mü vardı?
Uğruna!
Bugünde gelmedin.
Öyle çok öldüm ki her gün batımında,
Yıldızlara yer kalmadı.
Bu gece de çay karası gözlerine demlendim;
Beklemek acı veriyor.
Harla karışık sabahı yudumlamaktayım.
Bugün de gelmedin.
Öyle çok öldüm ki her gün batımında,
Yıldızlara yer kalmadı.
Bu gece de çay karası gözlerine demlendim;
Beklemek acı veriyor.
Harla karışık sabahı yudumlamaktayım.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!