Eksik sarılmış bir düş paketi gövdem
Ben kıyım pişmanlıklar içiyorum
Unutuluşlar dökülüyor dallardan
Canımın küpeştesinde rüzgâr ıslığı
Cama yaslanmış mor sevgiler
İçimde bir hazan artığı titriyorum
Avucumda gülüşünü tutuyorum, ağladığında vermek için
Serseri bir sevdanın öpüşünden kıskanıyorum seni.
Bir sevda karanfili kopardım yüreğimden, gizemine
Kutsal bir saray yaptım sana, yüreğimde otur diye.
Hiç söylenmemiş kelimeler biriktirdik içimizde bir Çigan müziğince. Çingene çalgıcılara anlattık durduk asil sevdamızı. Birbirimize yüreğimizi damıtıp hasretlere sarıldığımızda, bildik bir giz sarardı ikimizi. Bir rakkase gözlerini dikerdi gözlerimize ve unuttuğumuz danslara çağırırdı bedenlerimizi.
Hayali bekleyişlerin uçurumlarına vurdu aklım,
Dudağımda gizemli ismin, yüreğimde sızımsın
Hercai buluşmaların çukurlarına düştü şavkın
Sen zamansızlığıma çıkıp gelen son yazgımsın.
Gelgitli bir ruhtur taşıdığım, bedenimde kirli urba
Ölümsüzlük iksirleri biriktirmişsin bana, gövdemde sevda dövmesi
Coşkular sürdüm bedenime yar, mutluluğa götürür seni her zerresi
Yıllar geçirdim ben yokluğunla ah, her karesi cennetin bir köşesi
Hayat sana olan ibadetimin asası, yokluğun yaşamın hazin sahnesi
Karanlığın yankısına düşünce gölgenin dokusu, dolardı odaya teninin kokusu. Tüketilmiş saatlerin gerilimi yürürdü yatağa, sözlerinin kapılarından bir alev gibi süzülürdün. Damarlarındaki tüm birikintilerin kıpırtısıyla kapanırdın gövdenle pembe düşlere. Dünleri savar, yeni bir güne çizik atardın, yaşanmamış anların hatırına. Takvim yaprakları birikirdi oysa benim odamda, kırık bir sarılışla kendi bağımın eskimiş korukları gibi toprağa düşerdim.
Senli masalların yataklarındayım, aylardan Eylül
Asi bir infilak var tenimde, dudağımda bir gül
Dokun bulut yüreğime, asırlardır yağmur yüklüyüm
Kanamalı bir düşsün ah, can çekişiyor cümlelerim
Düğümlü kelimeler biriktirdim sana, çöz ellerinle
Ne zaman yokluğunun imkânsızlığına koşsam bir yığın umutsuzluk karşılar beni
Ne zaman yüreğinin sözcüklerine el atsam ihtiraslarının labirentleri sarar beni
Ne zaman asi yüreğinin fırtınalarına yakalansam bir yılkı atı üzerinden atar beni
Ne zaman gelsem kapını çalmaya mağrur kelebek, hep vahşi tabiatın ağırlar beni...
Günlerdir sana rastlamayı umarak dolaştım bu garip yerkürede. Gözyaşlarının denizine dalarak sevgilerden saraylar yaptım sana. Hep ben konuştum, ben sevdim, ben özledim. Bazen de seninle yer değiştirerek anlamaya çalıştım seni. Kırılgan sözcüklerle bezeliyken yüreğin mühürlü dudaklarına bile haram ettin sevmeleri. Korkular sarmış bedenini kelebek, ne yapsan bitmeyecek. Sen korktukça bu yürek seni bir masal diyarında hep özleyecek, özleyecek, özleyecek.
Ateşin dudaklarına sevdalandım ben, adı sonbahar
Ölmek için bahanem çok, uzaklardaymış ah bahar
Raflarımda aşkın tozları var, unutulmuş mektuplar
Tecrit tükenişlerdeyim, üşüyor gövdem sarsana yar.
Tedavülden kalkan aşklara beledim uykusuzluğumu
Özlemin yapraklarını aşındırırken günler
Yüreklerinde kurgulu tafralarla öpüşüyor
Dönence vakitlerinde sevgililer
Nefes dil ararken dudağa




-
Ufkun Yaren
-
Ahmet Durgut
Tüm YorumlarBütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.