Ne çok kül biriktirmişim aşkın kanyonunda
Masallar savurmuşum yıllardır denizlere
Ölmek için kımıltısız durmalıymışım ben
Sonsuzluk bildirileri asılır her sabah göğsüme
Aşkın dergâhında her sevda buruk bir ihtilal’miş.
En büyük yarınları kurdum aşkına, gecemin çoğalmalarıyla
Birikip gözlerinde gemiler yüzdürdüm sana, kalp atışlarımla
Telli saçlarına gönlümü sürdüm, rüzgâr topladım gözyaşımla
Sultanım ettim seni, şiirlerle kurduğum sevgi imparatorluğuma.
Harelenmiş gövdemin sarkacında karanfil tohumu
Baygın gözkapaklarımın alaz döşeğinde yaralı ten
Göğsümün en ırağına çörekleniyor yağmur bulutları
Dağlar sokuluyor köpürmüş gövdemin sarkıtlarına
Keder paralanmış ömrümüzün eş/anlamsız yargısı
Sermayesiz çevrilen ruletlerin sır/ça saraylarında yaşar mutluluk, hüzündür sermayesi
Kefilsiz sözcüklerin aşikâre mevsimlerinde acıtır gönlümüzü yokluk, özümüzdür payesi
Kıyam/et/in cenderesine yolculuk yapıyor insanlar, maya/sız bildirilerle tükenişte gayesi
Aşktı damarlarımızdaki asi/l vebal, asırlardır kirli masallarla büyüttük çocuk yüreklerimizi
Aşk, her gün öğünümüze düşürdüğümüz saydam yalnızlığın resmi
Mağrur kırılmışlıklarımızın hazin iskelesinde yüreğimizi tamir vakti
Çoğul düşünüşlerimizin korkularla betimlenen en tanımsız sureti
Aşk ki, iç çekişlerimizin kendi yoksulluğuna kaynayan hüzün kemiği
Kaşığımdaki lokmayla geldi kokun içimin kapalı odalarına, sevdanın koyu gölgesinden seni izlerken. Yamalı yelkenliler geçiyordu çok uzaklardan, ben özlemin nöbetleriyle bir sahilde titrerken. Yosunlar biriktirmişsin yokluğumun dolaplarında yar, kilitli kapılar ardında sesimin özlemine ağlarken, susup yokluğuna ah, kıymık sancılarla gözlerinden ben aşk olup akarken. Yanağına tuz düşürdüm yine, oradan süzülüp yüreğime sen bir denizce akar iken.
Zılgıt bir gülüş ekildi göğsüme, mor dağların yelesine tutundu ellerim
Leyli sabahlarda aşk ışıltısı, eskimiş bir sunakta yatıyor seven bedenim
Anlar dökülüyor bir kadının saçlarından, okşadıkça hayata gülümserim
Neyde dudak izi, kemanda ruhu, sazdaki elleriyle sevdikçe hep özlerim
İltica bakışlarının güvertesinden her sabah hayata imgelerimi serperim
Kollarını benden ayıran coşkun ırmaklar gibi, aktıkça büyüyeceksin sen de
Bundan böyle senin için, kutsal yüreğin için yetişecek menekşeler bahçemde
Serüvenleri bitince anlatılan, toprağa karışınca söylenen ağıtlar derledim sana
Parçalı bir yalnızlık dudağımda, dağılır sevdana yürüdükçe kahrım
Işıkları sönmüş bir oda olur gözlerim, gülüşlerinle söner yangınım
İçsel bir özlemin sessiz çığlığıdır aşk, boşuna sanma haykırışım
Dudağımda ismin, resimlerde gözyaşım, sanadır hep uyanışım
Aşkın açık denizlerine öfkemin sureti düşerdi, seninle günün ışıklarını arkamıza, ayın ışıltılarını da alnımıza aldığımız anlarda. Bir gölgenin içinde gülüşlerini ararken ben, sen aynı gölgenin kırıntılarında düşünüşlerimin anlamlarını ekerdin siyah denizlere. Kokun yayılırdı dudağını özledikçe ruhuma, nefesinin menekşe tarlalarında vakit sevişmelere açardı göğsünü ve biz aynı anın kahramanı, aynı masalın kırgın sayfası, aynı duruşmaların aşktan müebbet sanıkları olurduk ve bu yalan kürede ne kadar doğru bir aşkın savaşçıları olduğumuzu dosta düşmana haykırırdık.
Düşlerin yanık halatlarında arıyorum yar ellerinin kokusunu
Karanlık denizlerde yansıman, şafağa soruyorum yokluğunu
Yılgın gövdemde har, çağlar ötesinde yitirdim dokunuşunu
Aşkı çiziyorum kumlara, bir dalga alıp götürüyor dokusunu
Seninle bir kıyı kasabasında avuçlarımızın terli yapışkanlığını, gölgeyle seviştirmek vardı şimdi. Özleminle kavrulan dudağımın retinasından akan bir yatağa, sıvamak vardı kadın bakışlarının derin vahalarına dalıp tenini avuçlamak kavramak, kaygan okşayışlarla tadına varmak vardı. Mevsimler çiftleşirken karanlıkla, kokuna diz çökmek vardı tutku kokan bir odada rekorları kırmak vardı, her sarılışta bir olduğumuz kangren sarılışlarla iç çekişlere durduğumuz bir yasak mabette anların canına okumak vardı.
Sevmek, sakınmak belki de ölümden kendini
Kuşkulu gözlerden kendini korumak, içlenmek
Tanımsız sorguların kucağındaki kimliksiz ceset
Aşka akan ırmaklar gibi içimizdeki tarifsiz cennet.
Bütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.