Uzun bir yalnızlık sızıyor yeşili az dallarımdan
İçimde bitmeyen bir davasın sen, gönlüm göçebe
Sesin imgelerimin uzak mercan kayalıklarında
Sen doruğumda mısın, koynumda mısın bilmem
İnce bir gülüş oyar ayak değmemiş kayalıklarımı
Eski bir medeniyet düşünüşlerimizdeki senfoni
Kimi rüzgârın mevsimlerle dansı, kimi içsel tını
Her ne ise ismi, sararmış bir ömrün en son nefesi
Belki de etkisini yitiren yaşlı güneşin yansıması
Onurlu bir patika yüreğim, kaya çiçekleri gönlümde
Haylaz kırlangıç mevsimlerinde aşkın polenleriyle uçup gelsem ben yurduna
Özlemler sarsak sabırla biz, ölümüne yaşasak yasak gecelerin terli coşkusunu
Söz unutsa özünü, gül arasa tohumunu ve toprak belese bağrına sonsuzluğunu
Gözyaşlarımızın devasa denizlerinde yıkansa aşk, inkâr etmese sevda yontusunu
Bildik bir yaşam artığıdır bazen umut, tanıdık gülüşlerin raksıyla göğsümüzde korkusuzca sabahlar. Hicaz mutlulukların kelime sabırsızlığıyla örer bir tırtıl ağlarını, bir düğün kıyafeti gibi ipekten sözlerle yan gelip ölümü düşler. Madımak türküler ülküsüdür hayat, o bekleyiş duraklarında kısmetsiz döngülerle birbirini sobeler.
Yorgun bir asadır ellerimdeki, yüreğim tutunsun diye seçmişim asırlar önce
Tenimin alaz yangınlarından kava döndü, ses çıkarmaz, dayar beni gönlünce
Dargın bir ışık demeti gibidir ufuk, gülümser sevgiyle gözlerimin penceresinde
Sevdalı ruhumun, çocuk yüreğimin kalıplarını saklar bir kadın insan yüreğinde
Aşina bir şiirim sana, kanayan yerlerimde sen varsın
Dilerim ki, gözlerin çiviliyken ruhuma, zaman aksın
Kaç bahar varsa ömrümde, sensiz olacaksa uğramasın
Çırılçıplak gel gecelerime, o an isterse, kıyamet kopsun
Sular çarpınca yüzüne göz kapaklarını aralarsın düşünüşlerin. Soruları raflara dizer, yüreğinin bağlarından koruk üzümler toplamaya çıkarsın. Her sabah taze umutların güneşiyle ışır yeryüzü, her gün devrilimiyle hüzün istila eder anlayacağın yüzü. Sevdanın ayrık otlarıyla yeşillenen bahçelerde mevsimlerin ruleti hep fesat yüreklerde estirir güzü.
Ters bir rüzgâr sokulur az sonra yüreğimden içeri, arar yosun gözlerini
Unutuluşun şarkılarıyla kükrer için, süpürür çöpçüler yitmiş düşlerini
Gıcırdar aşkın köhnemiş kapıları, haylaz bir özleme dönerim yönümü
Kıymıklara karışıp denizlere açılırım, aşka adarım şu yorgun ömrümü.
Kırık bir rüzgâr sızar birazdan yüreğine, sarar bir ürpertiyle bedenini
Çatal bir yol ayrımında rastladı azrail’e,
Kesildi Kıvırcık Ali’nin birden özü sözü
‘Gül tükendi, ben tükendim,’ gönül öksüz
Şafak sökecekti birazdan, türküler durdu.
Uzun geceden çıkmış, yorgundu ruhu
Siyah bulutlardan aşk sağıyor bir kadın
Olmazlarla örülü saçları geceyi sarıyor
Kendi sarayında üşüyor çıplak bir kral
Gemiler çözümsüz rakslara yolcu taşıyor
Gövdemin sedirinde bir kız aşkı yazıyor
Sen, iltica zamanlar gibisin yüreğimde
Dipsiz uçurumlar umarsız gözlerinde
İnatçı tipilerden üşüyen kor teninde
Özgür kaçışların nuru var bedeninde
Hangi sevincin güllerini diktin toprağa
Hangi ışıkta kaybettin yönünü, söyle!
Ay doğmuş alnının şirin atlasına
Albeninin şavkı yüzüyor sularda
Kirli bir yorganca parmaklarımda
Gönlümün yongasısın ruhumda.
Sokulsam nefesine, sızsam içine




-
Ufkun Yaren
-
Ahmet Durgut
Tüm YorumlarBütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.