Umudun dar sapaklarından düze iniyor âşıklar
Ereğini yitirmiş bir eşkıya kahkahası dağlarımda
Her düş kendi masalına tutunarak mayalanır aşka
Anlamsız bir denklemin namlusu parlarken güneşte.
Susup bir gün savağının koyu gölgesine uzanarak
Yüzümün kandillerine dökülürdü nefesin
Aşkı ikiye bölerek sana yürürdüm
Anıların çürük köprülerini sular götürürdü
Hüsran hüznümün yokluğuna tutunurdu
Işıksız bir düşün odasında seni sarardım
Aşkla ilgili bütün resimleri yakardık
Farklı bir yüreğin sevecen sarnıçlarında konukla beni
Ufuk çizgileriyle donat seven yüreğimin kafeslerini
Takma, ne sözün ülkesini, ne de gözyaşının zerresini
Dünlerini geri getirmez anılar, yıpratmasın acılar seni
Yarın hep olacak unutma, kır paslanmış tüm saatlerini
Aşk ki, eninde sonunda ıslatacak kurumuş kirpiklerini.
Hüznü parçalanmış kırlangıçlar gibi,
Gülümsercesine yaşamak şu hayatı,
Yıkık duvarlarıma çamur taşır kuşlar,
Aşk çok derindir, asla onarılmaz.
Oynar durursun yüreğimde durmazsın,
Sana kurulmuş saatlerin zembereğine yağmur düştü, ıslandı anılar
Yasaklı günlerin prangaları eskidi gülüm yokluğunda, neredesin yar
Hicran yüklü gemilerimiz fırtınaya tutuldu, alabora oldu bak aşklar
Bir masal artığı oldu aşkı sensiz yaşamak, tükeniyor yârim umutlar
Suskun günlerin özlem kokulu yastıklarına düşünce yalnızlığın gölgesi, biz ağrılı parçalara verirdik tüm dikkatimizi. İçli dalgalar çarpardı içimizin tortulu kayalarına, umarsız bilmecelerde kaybolarak uzaklara gideriz ve çekip giden günlerin arkasından sessiz ağrılarla el sallarız. Yorgun geceler kalır karanlık içimizi yakarken ve dudaklarımızdaki özlem isimsiz bir şarkının adıdır, sular kayar gövdemizden ve işte o an bir ateş avuçlarımızdaki kabullenişin tortulu anahtarıdır.
Sensizliğin çıldırtan saatlerinde sevi ışıklarının pırıltısından çok uzağım şimdi
Ne havanın kokusu, ekmeğin buğusu, ne de yağmurun sessizliği avutamaz beni.
Dudağımda nice yıldızlar birikir, saçlarımda küskün kırıklıklar oluşur yokluğunda
Dön desem duymaz, özledim desem bilmez, aşkınla eridiğimi sezmezsin eyy sevgili…
Öfkelere vurulduğu zaman yürek, bir gamsız duruş olurum yüreğinde. Eğerim başımı önüme ve yaralarıma (tuz) basarım. Ateş olur, volkan olur ülkene gelirim. Öfkelere vurulduğum zaman bebek, bir mızrap olur, türkü gönlüne dokunurum. Aşk olur, sevda olur, mutlak seni bulurum. Bilmezsin yalnız, öfkeli duruşlarımı, sorarsın kimi, sensizken garip susuşlarımı. Bir deniz, bir çığlık, belki martıyım ben, vurup devirdikçe seni bulmak isterim.
Gövdemi saran aşk alevi sönmeden gel, kurtar bedenimi sancılardan
Karalar bağlamasın yüreğin, gün olur çekilir aşk özlemli sularımdan
Kendi dalımın tozuyum ben, düşleri geçiririm hep satır aralarından
Uçarı bir kayboluş ninnisi olur mevsimler, hüsran çıktıkça ağlardan
Yüreğimizdeki sevgi ilmeklerinin o ahenkli buluşmasından bir ömür raksı yayılır seni düşündükçe yüreğime. Duyar, hisseder ve mutlu kılarım kendimi gönlümden süzülen şiirlerin ruhani sözcükleriyle. Biliriz ki hep o olmazların kıyılarında yürürüz, dalgalar göğsümüze çarpar, anlar yüreğimizde gün olur kahkaha atar, gün olur karalar bağlar ve her aşk sızılı bir şarkı olur, gönlümüzdeki bilinmezlikleri çok uzaklara götürürken seller.
Sargılarla avutulduğumuz sevda yataklarında aşk iksiri süreriz dudaklarımıza
Yorgun gövdemize yosunlar sarılır ansız, dökülürüz ah bir şiirce er şafaklarda
Her bekleyiş kendini tüketen mum gibidir ah, yanarak tükeniriz kirli çanaklarda
Seni sevmek nefeslemektir hayatı, isimsiz bir şiir gibi bekliyorsun sen dudağımda
Unutulan yaşanmışlıkların yorgun koylarında anıların küpeştesine yorgun iner şafak, göğsümüzdeki mor gecenin nefesine sokularak. Avuçlarımızdaki kelimeleri serperiz hayat ovalarına, kanayan yüreklerimizi kendi düşlerine bırakarak. Her gidişin ve bir zaman sonra ruhumuza dönüşün ardından sallanan veda mendilleriyle gözlerimizi silerken bir bekleyişin resmi çizilir ufuklara. Yürekteki argın beklentiler kendisini süzerken, şiirler sokulur umutla yürekten inerek satırlara.
Gel/gitlerin omzundan kayıyorum
Terli yüreğimde silik bir fotoğraf
Yıkılır sığındığım metruk evler
Döner başımda kıyametin bulutları
Alnımdaki kaderlerin şifreleri çözülür
Ölüm meyi doldurur bir kadın kadehime
Tükenmiş bir yaşam boğuluyor avuçlarımda
Gönlümün boşluğunda dansa kalkmış harfler
Solgun alfabelerin duvarlarına savurup adını
Yüreğimi kaynayan kazanlara atmak istiyorum.
Sesimin boşluğunda hüzzam düşlerin kırıntıları




-
Ufkun Yaren
-
Ahmet Durgut
Tüm YorumlarBütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.