Tükendikçe yaşam süremiz, gürültüyle akan suları özler özümüz
Kırık sözler meyhanesinde kadehler aşka kalkar, ağlar yüreğimiz
Bütün susuşların bedeli özlemdir, kristal bir sepkendir hüzünlerimiz
Yaşanmasız bir an dolaşır damarlarımızda, üşür durmadan ellerimiz
Sus!
Şu yüzümdeki aşk yanığını görme
Kendi mevsimlerime yabancıyım ben
Bahar gelmiş yaşlı gönlüme
Asırlardır sevdanın çarmıhındaydım
Kapat ellerinle dudaklarımı
Bir kavisle esmer karanlıkları uyutup
Tebessümün turşusunu kuruyorum
Adım gece, gündüzüm buğulu hece
Şaşkın, çaresiz toprağımı öpüyorum
İçinde sen olmayan şiirleri yakıyorum.
Seni sevmek, bir tutunuş gibi yaşama
Seni yazmak suya/dağa/taşa ve hayata
Seni sevmek, olup olmadık yerde, kanmak güzelliğine,
Aldanmak belki de sevgine, en umulmadık hallerde
Düşmek bir çakıl taşı gibi yeryüzüne, yuvarlanmak yüreğinde
Seni sevmek, bir dökülüşün çağlayanından dökülmek,
Çelişkili itirafların boy aynası hayat
Bitmeyen bir hüzünlü senfoni
Kimi de halay çekmek kırlarda
Sırnaşık bir zaman sürgünü
Yaşamak
Sevginle çevrelenmiş bu aşk atlasında nokta kadar yerim varsa, seninle yaşayayım
Dudaklarındaki vefayla sarmala beni, kollarında olacakla eğer, ölümü ödül sayayım
Gövdemdeki en asil sevda dövmesisin sen, en bitimsiz halaylara seninle kalkayım
Bir mutluluk badesi içmektir varlığın yar, aşkın yıldönümlerini seninle karşılayayım
Sevgi dallarıyla bana uzandığın, bana merhaba dediğin günlerin üzerinden nice mevsimler geçmiş bak. Dermansız kavuşma temennilerimizin ve en önemlisi de birbirimizi sevişlerimizin kaçıncı yıldönümüdür bu. Bu kaçıncı ayrılık badesini ısrarla içtiğimiz ve aşkın kıl köprülerinden yalınayak geçerek birbirimize erişemediğimiz. Ama bütün bu dileklerin, bütün bu temennilerin yokluklarından arınarak birbirimiz için biz olmaya, birbirimiz için sevgi yazıtı olmaya ve yine birbirimiz için AŞK olmaya çalışmadık mı?
Gidengelmez dağlarının hışırtısı okşuyor
göğsümün umarsız koyaklarını
Aşk ve yalnızlığın sürgünleri sarıyor
üşümüşlüğümün kirli yorganını
Donuk gözlerimin umutsuz cemrelerinde
geceler gölgeme soyunuyor
Yarını yitirmekten korktuğunda sessiz ve içten ağlarsın
Sesinin tüm uzaklıkları dövdüğü bir zaman kapsülünde
Gürül gürül bir sevda büyüyor özünde, tedirgin ve aşikar
Yüreğindeki tutsaklıklara aldırma, sal taşısın berrak sular…
Ölümün tahta köprülerinden salınarak geçmek için daha çok erken, ‘Uzak dağların asi maralı’. Her gün ışıltılı bir yaşama kurulur sevdanın çalar saatleri. Ayın ve yıldızların parlak ışıkları altında tozlu yollarda yürürken uzakları dinlet Aslı’nın yüreğine. Can bedende emanet bir nefestir ve tanrıya uzanan masum bir çiçektir. Gönlünün Ummanlarına yürüdükçe bu yaşamın adaleti seni de huzurun kollarında mutlu gülücüklerle büyütecektir.
Virane bir boşluk yüzüyor gönlümün sularında
Berrak bir su kalıntısı avuçlarımdaki isyanın
Yoksul devinimlerle ahkâm kesiyor hayat
Ömrümüzün sarnıçlarını da kilitledi eşkıyalar
Topla aşkın eskimiş valizlerini yar
Dudaklarımdaki alışkanlıkların nikotin sarmalı gibi terk edeceksin bir gün sen de
Mor yüreğimin kirmenlerine geçirerek gözbebeklerinden geçireceksin aşkı özenle
Bütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.