Yağmur yüklü bulutlarla geldin
Bir sevda sabahı
Bende ki Keremin
gözyaşıyla demlenen ahı.
Bir bıçak sırtı bu sevda
Şimdi buralarda hederim
Seni sevmek asmada kara salkım
Ruhuma bir lahza asılı kaldı aklım.
dağda kekik, bir bardak çayda dem
seni sevmek kalp atışı dudakta nem.
Seni sevmek değerden daha değer
Şu an hastayım, gözüm kapıda
İçeri ilk giren sen olsaydın yâr
Dudağıma vurmuş içimdeki nar
Bir yudum su veren sen olsaydın yâr!
Sır çiçekleri açmış gamzelerinde
Aşkın duama düşer, gümanı şimdi
Meğerki zemzem buğusu gözlerinde
Ahımda tüter yayla dumanı şimdi.
Solar mıydı bilmem seninle açan gül?
Uzaklardan sevdasına yandığım
Gülüşüne ekmeğimi bandığım
Bir gün çıkar gelir diye sandığım
Geçti bilmem kaç mevsim yaz şimdi
Sensiz her sabah ayaz şimdi.
Bir yüküm var ki çekemez sağlar
Yürek enginim de bir turna ağlar.
Ateş olsa önümde en yüce dağlar
O ateşte ben yürürüm sen üzülme.
Eksinler tohum misali seni tenime
Toprak olur ben çürürüm sen üzülme!.
Yeter ki sen boy ver, kök sal yüreğime
Damla damla ben eririm sen üzülme!.
Sürgünüm sevdana bugün yarında
Keskin bir bıçaktır vaktin akrebi
Acıları biler, gider sevdiğim
Süzülürken serçelerin gözyaşı
biri gelir siler gider sevdiğim.
Yinemi dumanlı dağların başı?
Dün öptü alnımdan, geçti bu günde
Her günün ardından bakar giderim
Ve bir gün ölümü öldürdüğümde
Sonsuzluğa doğru akar giderim.
Sade güller solar, böyle zamanda
Sesinin buğusunda yeşerirdi mevsimler
dilinden süzülen o hangi ırmak
çöllere yakışırdı taze bir yağmur
devlerin busesi bir ılık rüzgar...
Şu yeşeren köşede ıssız akasya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!