Mayıs ayına hastayım, aşığım
Bulutlar aralandı, yandı gönül ışığım
Bir Lütfu ilahi ki ben doğmuşum.
Belki çöllerde ıssız bir çiçek,
Belki kanadı kırık kuşum.
Bir yıl daha geçti koca ömürden
Bülbül küstü, gül'de ağlar sevdiğim
Güneşte tutuldu, gece kömürden
Üşüdü mevsimler, bağlar sevdiğim.
Maziye dokunsam yarası derin
Ben yolumu senin yollarına düşürdüm
sen hangi yolcudan bahsediyorsun...
Yokluğunda üşürdüm.
Gönül kışlağına çekilmedi bir türlü
Mecnunun andıydı elimde yakalandığım.
Vur mehmedim vur!
kudursa da gavur
vur, dedenden yadigâr
Cihan devletini kur!
Vur mehmedim vur!
Memleketim, ah aziz memleketim!
Kanım, kemiğim etim, asil milletim
Bu asi alemde değilsin yetim
Dualarda gizli efkârın senin.
Üstünde mavi gök, yıldızlı gece
Değişmem bilirim, yedi düvele
Bir tek kırık dalını memleketim
Bağrıma basıpta candan öperim
Bayrağının alını memleketim.
Ezanın okunur, gök mavi hoşta
Mendilini bandır alın terine
Bir tutam saçını takıpta gönder
Koyamam kimseyi senin yerine
Mendilin ucunu yakıpta gönder.
Bırak gülüşünü sevda yeline
Dünya bir gölgelik derler, gerisi boş
Bu cevr-i hayatın kıymete düşsün
Ömür kalyonun da koş insanoğlu koş
Safi yüreğin bir saklı gurbete düşsün.
Sevgiyle sıcacık aksın damarda kanın
Dostluğun tarifi herkesçe malum,
O Rahman'a dost olmaktır mesele!
Merih yıldızına çıkar mı yolum?
O Fermana dost olmaktır mesele!
Merhametin medârından yücelen mânâ
Süzülür de damla damla düşer îmana
Bir mânâ ki inci döker bütün zamana
Devr-i âlemin ruhu sensin ey sevgili!
Olsa da konuşsa şimdi Yesrib’in dili.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!