Gölgeler düşer de gülşen'i sarar
Gönül kemendi bir dengini arar
Hasretin vurunca kalmıyor karar
Güller sustu yüreğimde sevdiğim.
Sevdayı yükledim dağlar almadı
Ben, gülüşünde Kevser'i bulan adam
bakışlarında cennetin buğusunu bulan
aşkınla bir çıkmazda yorulan
ki yüreğinden yad ellerde vurulan...
Sen ise ara sıra laf sokmaya çalışan...
Bir türlü sevmedi bu toprak bizi
Mevsim hasta, bülbül hasta, gül üzgün
Hazan vurdu, kaldı ahım da izi
Kelam hasta, cümle hasta, dil üzgün.
Eser bad-ı saba, yanar çerağ'ı
Hangi taşa yasladım ki başımı?
Şimdi uzaklarda gül üzgün üzgün
Kadir-i Mevla’ya saldım işimi
Dualar askıda, kul üzgün üzgün.
Bir rüzgâr vurur da alır savurur
Şimdi seninle bir çeşme başında
iftar açmak vardı
neylersin dağların ardı kardı...
Allah ne verdiyse önümüze koyardım
gülüm yüzüne baktıkça doyardım.
Güneşe değince bir tebessümün
Bir aklım kalmıştı al gitsin gülüm
Bir anlamı sendin kalan ömrümün
Bir ömür kalbimde kal gitsin gülüm.
Ve bil ki bu sevda senin eserin
Seni ömrümün kara günlerine
Güneş misali var saydım sevdiğim
Sakladım seni, sır gibi içimde
Ele demeye ar saydım sevdiğim.
Bu ıssız çöllerde susamış gibi
Kalmadı tadım tuzum bir ahengim
aklımın ayarı şaştı sevdiğim
sendin beklediğim ruh eşim, dengim
güneş mor dağları aştı sevdiğim.
Her cümleme sabır dedim ekledim
Bir garip endişe, bir garip tutku
Sessizce ruhumu sardın Ankara
Görünce kesilir, insanın nutku
Edebim efkarım, ar'dın Ankara.
Haftamdın günümdün hercai ayım
İlk yağmurdan sonra bir kan deminde
Süzülüp kalbime düştü bu sevda
Ayrılık diyarı, ateş zeminde
Gönül ocağımda pişti bu sevda.
Kalbimin ritmiyle titrerdi dilim



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!