Seninle bir evimiz olsun isterdim.
Kocaman bir balkonu ve önünde iki kereviz yaprağı.
Sarmaşık güllerle kaplı bir duvar.
Duvarlar konuşmaz ama , güller konuşur biliyorum.
Belki sonra karanfil de dikeriz ön bahçeye.
Kuşlara yuva da yaparız,
Sonra bir de
El yordamıyla sıraya dizilmiş gül yaprakları vardı odamda.
Şöyle köşesini kucaklayıp, diğer yanını iliklediğim sayfalar.
Bir cam kavanoz kutusunun üstüne,
Sırayla üst üste dizilmiş iki yüzlü bir hayat.
Sürekli uyumayı isterdim.
Ben bugün biraz Eylül gibiyim
Çiçekli baharlardan uzak,
Ekime yakın.
Solgun yapraklar arasında bir bıçak keskinliğinde ,
Şiirler dökülüyor içimden.
Yüzümde kehribar gülüşlerden eser yok!
Sen şimdi
Deniz kokusuna düşen anıları gör birde
Kalp hizasından aşağıya doğru savrup giden.
Kuşların tırtıllı kanatları olsaydı diyorum bazen.
Yürüyüp gitmesini de bilirdi duvarına astığım kelimeler.
Kalbim kaç kış geçirdi ellerinde
Ben artık, kendi gövdesinden içine doğru kıvrılan
Bir fesleğen yaprağı kadar yaralıyım.
Var say ki,
Geceleri yatağımdan kalkıp
İbadet ediyorum.
Senin hiç bilmediğin duaları okuduğum oluyor
Yarım kalan birçok anıyı sığdırdığım oldu kendi hikâyeme.
Cümlelerin bir yanını oyarken,
Diğer tarafımı bom boş bir kapıya araladım içerden.
Yalnızlığın kahraman olduğu geceler şahit!
Ellerimle kiraz lekeli o günlerimi arıyorum
Ah! ne zordur kadın olmak
Anlatamazsın kimseye derdini
Bilmezler gülüşünün ardında ki hüzün rengini
O mavi olsun ister zaman
Denizi göğü çalar düşlerinde
Sade düşlerinde mavidir
Belki birgün seninle güzel bir manzarada oturup
Gökyüzünü seyrederiz.
Çay demini alırken,
Sen şiir okursun bana..
Belkide gelmişimdir..
Gelmişsindir..
Nemli bir bıçağın ucunu sıvazlerken ömrüm.
Sol yanıma devrilen
Cümleleri ezberliyorum.
Şimdi şuradan çıkıp gelse çekip gidenler.
Ve ucunda deniz olan
bir masal anlatsalar bana,
İlla ki
Bir akşam üstü
Mavi çiçekler açacak gamzelerimde
O vakit
Sen geleceksin
Gökyüzünde bir yağmur başlayacak belki de
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!