Hiç kimse göründüğü gibi değil ki sevgilim.
Ben de değilim.
Mükemmel bir hayatım olmadığı gibi,
Yorgunluğumun bel kemiğini saydıkları oluyor.
Ve adımı yazdıklarında siyah bir tahtaya..
Okuyorum!
Paslı bir iğnenin ucunda duruyor kalbim.
Ellerim de yırtılmış bir kaç mektup.
Solmuş bir fesleğenin gölgesinde oturdum bekliyorum seni..
Belli ki, orkideler de unutulmuş.
Halbuki ;
Boşuna bunca yağmur.
Yağmur'un güneşe verdiği hüzündür Eylül.
Gülleri konuşurken görürsen, veya bir taş oynarsa yerinden,
Denizleri çok sevdiğimdendir bu.
Hiç ağladın mı bilmiyorum ama,
Kalbin kırılmıştır mutlaka.
Tıpkı sakallarının ağardığı gibi.
Yağmur yağdığında İzmir'e,
İki kere üstüne çekilir perde.
Ve uzun bir uğultu ile kapanır gece..
Şimdi geceye bir şiir daha uzanıyorum.
Ve göz kapaklarım düşüyor yorgun cümlelerin üstüne.
Anlatamadığım şeyler vardı eskiden,
Yazamadığım dizeler.
Yorgun bir yüzün ardında kalırdı hüznüm
Sonra dokunduğunda uzaklaşan gölgeler.
Buz gibi bir istanbul akşamından yazıyorum bu satırları.
Sevgilim demiyorum artık
Çok söyledim bu kelimeyi.
Ve ardından kutsal bir aşk'mış gibi sardılar etrafını.
Yazamadım da
Pulsuz mektuplar beş para etmiyor buralarda.
Eskimiş bir toz yığınının içinden,
Koşup gelen çocukluğuma sarıldım yeniden.
Geceye zeval olmaz ama,
Göz gözyaşı döktüm sararmış bir örtünün üzerine
Dikiş izi var dediğim yerden..
Dikiş izinde kalan bıçak yarası gibiyim.
Keskin acılar geçiyor içimden.
Her dokunduğumda yüzüme, kehribar sancılar içindeyim.
Şimdi gitmektense,
Bir rüzgarın önüne diz çöküp,
Yağmurun ellerini öpmek istiyorum.
Aklı başında kadınları severim en çok
Dili ayrı, yüreği ayrı oynamayan.
Olduğu gibi görünen,
Herkesi, her şeyi olduğu gibi kabul eden.
Samimi, ve içten.
Kendi hatasını, örtbas ederken,
Seni düşünmek ne güzel
Bir sabah uyandığımda
Güneş doğmadan belkide henüz
Gölgesi düşmeden yüzüne günün
Seni özlemek mesela
Su içerken dahi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!