Eski Türk filmlerinde görmüşsünüzdür belki… Genç kızlara düzgün yürümeyi öğretmek için başına bir kitap koyar ve kitabı düşürmeden dik yürümesini öğretirler. Demek ki kitap her ne amaçla kullanılırsa kullanılsın, insana düzgün yürümeyi ve dik durmayı öğretir.
bakışların ruhumu karıştırır, bulduğu mavi misketler bir de badem ağaçları çiçeğinden yorgun… öpüşlerin anıları karıştırır, bulduğu bir delikanlı ağaç dibinde ağlar bir kadın için, dokunuşların geleceği karıştırır benden sana senden bana… içimde yeşil bir yerin var; deniz fenerisin sevinci gösteren.. adın mavi aşk…
yüzün düşüyor aklıma, bir yaz akşamı önümü kesen muzip yasemin kokuları, öpüşlerin alnımda dudaklarımda, hani denizden çıkıp sabun kokulu bir havluya sarılırsın ya, ve yakamozlar dökülür saçlarından, denizcilerin sonsuz mavi sevdası, tenine bulaşır ve kokun gelir uzaklardan yorgun bir deve kervanı, mavi ipekler taşır rüyalarına
Boğazından lıkır lıkır geçen Şu suyun kıymetini bil Nedir ki bu mavilik deme Pencereden görebildiğin kadar Göğün kıymetini bil Kıymetini bil çiçek açmış bademin Güneşli odanin, çamurlu sokağın Beyazın,siyahın,yeşilin Pembenin kıymetini bil Dirilik öyle bir şey yürekte Sevinçle çırpınır Kavak yelleri eser insanın başında İnsanoğlu kızar öfkelenir savaşır Halk için girişilen savaşta O korkulu sevincin Öfkenin kıymetini bil Bil ki bu Budur işte Güneş yalnız dirileri ısıtır Güneşin kıymetini bil. Ve Sevmenin sevilmenin kıymetini bil....
Mayıs ayların gülüdür
Taze bir çiçek dalıdır
İçerim ateş doludur
Mayıs‘ta gönlüm delidir...
Sabahattin Ali
Gün batıyordu turuncu
Deniz de vardı mavi
Senle ben turuncu - mavi
Dünyanın en uyumlu iki rengi...
Cemal Süreya
Çocuk olsam yeniden..
Bir tek düştüğüm için acısa içim,
Ve kalbim; çok koştuğum zaman çarpsa sadece…
Cemal Süreya
Altın kulelerden yine kuşlar,
Tekrârını ömrün eder i’lân,
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam,
Âlemlerimizden sefer eyler?
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Göllerde bu dem bir kamış olsam! ..
Eski Türk filmlerinde görmüşsünüzdür belki… Genç kızlara düzgün yürümeyi öğretmek için başına bir kitap koyar ve kitabı düşürmeden dik yürümesini öğretirler. Demek ki kitap her ne amaçla kullanılırsa kullanılsın, insana düzgün yürümeyi ve dik durmayı öğretir.
Sunay Akın
bakışların ruhumu karıştırır,
bulduğu mavi misketler
bir de badem ağaçları
çiçeğinden yorgun…
öpüşlerin anıları karıştırır,
bulduğu bir delikanlı
ağaç dibinde ağlar bir kadın için,
dokunuşların geleceği karıştırır
benden sana
senden bana…
içimde yeşil bir yerin var;
deniz fenerisin sevinci gösteren..
adın mavi aşk…
yüzün düşüyor aklıma,
bir yaz akşamı önümü kesen
muzip yasemin kokuları,
öpüşlerin alnımda dudaklarımda,
hani denizden çıkıp sabun kokulu bir havluya sarılırsın ya,
ve yakamozlar dökülür saçlarından,
denizcilerin sonsuz mavi sevdası,
tenine bulaşır
ve kokun gelir uzaklardan
yorgun bir deve kervanı,
mavi ipekler taşır rüyalarına
Boğazından lıkır lıkır geçen
Şu suyun kıymetini bil
Nedir ki bu mavilik deme
Pencereden görebildiğin kadar
Göğün kıymetini bil
Kıymetini bil çiçek açmış bademin
Güneşli odanin, çamurlu sokağın
Beyazın,siyahın,yeşilin
Pembenin kıymetini bil
Dirilik öyle bir şey yürekte
Sevinçle çırpınır
Kavak yelleri eser insanın başında
İnsanoğlu kızar öfkelenir savaşır
Halk için girişilen savaşta
O korkulu sevincin
Öfkenin kıymetini bil
Bil ki bu
Budur işte
Güneş yalnız dirileri ısıtır
Güneşin kıymetini bil.
Ve Sevmenin sevilmenin kıymetini bil....
Fakirin ekmeği...
her şeyi ben inkar ettim ravi
artık ters çevirme kum saatini.
sayfaları çevirmek için ıslattığın
parmağın kadar mutluyum. yalan değil
insan gibi hafif şeyleri çeker kendine aşk
kaçacak yer yok yüzünde..düş değil
her şey masal…uçuruma gül atıp da
yankısını beklemek gibidir aşk.
sarı mumdan kızıla çalan kehribar
ateşe büründü, tespih taneleri ve meşk
ip kopunca dağılıverdi masal, yıkıldı kalp.
bir varmış bir yokmuş aslında aşk..
Beşir Sevim