Bir üniversite mezunu olarak ben bile yaptım. Ben bile diyorum, sakın kimse yanlış anlamasın küçümsediğimden değil, hiç anlamadığım bir işti çünkü. İlk zamanlar zoruma gitmedi değil, kendime diyordumki, senelerce okudun okudun sonunda çoban oldun. Bunun için mi, ders çalışmak için günlerce uykusuz kaldın, bir sürü masraf yaptın..vb. Ama sonra yavaş yavaş alışmaya başladım. Hatta sevdim bile bu mesleği. Yalnız sonra anladımki hayvancılık para kazandırmıyor, baktımki karnımı doyuramayacağım sattım hayvanlarımı. Hemde ağlaya ağlaya. Nurhayat'ımı, Nurgül'ümü, Aynur'umu, Binnur'umu,Sonnur'umu,İlknur'umu....vb. Şimdi bir şirkette Yönetici sekreteri olarak çalışıyorum hatta bununla da yetinmeyip ikinci bir işte de çalışıyorum. Ama her geçen gün anlıyorumki, (herkesten özür dilerim) hayvanlarla uğraşmak insanlarla uğraşmaktan daha kolay. Ve çobanlar, sakın onlarla alay etmeyin. Onlar gerçekten binbir emek ederek birşeyler yapmaya çalışıyorlar. Ve ne yazıkki emeklerinin karşılığınıda alamıyorlar bir türlü..
Valla ben hala çaya bisküvide batırırım, kurabiyede batırırım hatta ve hatta üzerine margarin sürdüğüm ekmeğide batırırım. Çocukluktan kalma bir alışkanlık. Haa üzerine margarin sürdüğünüz ekmek dilimciklerini de batırmanızı tavsiye ederim. Margarin, çayın sıcaklığıyla eriyince; bardağın içinde yuvarlak yuvarlak yağ halkacıkları oluşuyor. Onları izlemek de ayrı bir zevk..Tabi herkesin midesi kaldırmayabilir.
Çivi çakmaya yarayan bir alet. Ama benden size bir tavsiye, parmağınıza vurmamaya çok dikkat edin. Tırnağınız morarır (çünkü genelde hep tırnağa denk gelir) ve sonunda atar. Zamanla bu atılan tırnağın yenisi çıkar ama parmağınıza vurduğunuz zaman ve bunu takip eden birkaç gün acısı dayanılmaz olur....
O kadar güzel şeyler yazılmışki, bir Çanakkale'li olarak ayrıca gurur duydum. Onlar bizim için canlarını verdiler, çok şey borçluyuz onlara. Lütfen arkadaşlar, özellikle son zamanlarda birlik ve beraberliğe çok ihtiyacımız var. Tek yürek olabilmemiz için böyle savaşların yeniden yaşanması mı gerekiyor? . BİZ HEPİMİZ KARDEŞİZ...
Ya bunların uçan üçgeni, karesi, dikdörtgeni yok mudur? neden hep daire? Uzaylılara inanmadığım için onların dairelerine de inanmıyorum.
Şan, şöhret,para, pul....ve malesef günümüzde arkadaşlıklar, dostluklar, kardeşlikler.....
Etle aram hiç iyi değildir ama şimdi şööyle bol sirkeli bir sade (Suyundan) işkembe çorbası oluvesede yiyivesem.
TRT 1'de her pazar günleri yayınalanan Uçan Kaz çizgi filmini bir türlü unutamam. Hemen ardındanda Voltran.
Pembe Panter, Değerli, Red Kid.
Bir üniversite mezunu olarak ben bile yaptım. Ben bile diyorum, sakın kimse yanlış anlamasın küçümsediğimden değil, hiç anlamadığım bir işti çünkü. İlk zamanlar zoruma gitmedi değil, kendime diyordumki, senelerce okudun okudun sonunda çoban oldun. Bunun için mi, ders çalışmak için günlerce uykusuz kaldın, bir sürü masraf yaptın..vb. Ama sonra yavaş yavaş alışmaya başladım. Hatta sevdim bile bu mesleği. Yalnız sonra anladımki hayvancılık para kazandırmıyor, baktımki karnımı doyuramayacağım sattım hayvanlarımı. Hemde ağlaya ağlaya. Nurhayat'ımı, Nurgül'ümü, Aynur'umu, Binnur'umu,Sonnur'umu,İlknur'umu....vb. Şimdi bir şirkette Yönetici sekreteri olarak çalışıyorum hatta bununla da yetinmeyip ikinci bir işte de çalışıyorum. Ama her geçen gün anlıyorumki, (herkesten özür dilerim) hayvanlarla uğraşmak insanlarla uğraşmaktan daha kolay. Ve çobanlar, sakın onlarla alay etmeyin. Onlar gerçekten binbir emek ederek birşeyler yapmaya çalışıyorlar. Ve ne yazıkki emeklerinin karşılığınıda alamıyorlar bir türlü..
Ey insanoğlu siz görürsünüz, intikamım acı olcak....
Takdir ile yazılan, tedbir ile bozulmaz.
Tedbirde kusur eder, Takdire kabahat bulur.
Söz gümüşse, sükut altındır.
İnsanlar konuşa konuşa...
Valla ben hala çaya bisküvide batırırım, kurabiyede batırırım hatta ve hatta üzerine margarin sürdüğüm ekmeğide batırırım. Çocukluktan kalma bir alışkanlık. Haa üzerine margarin sürdüğünüz ekmek dilimciklerini de batırmanızı tavsiye ederim. Margarin, çayın sıcaklığıyla eriyince; bardağın içinde yuvarlak yuvarlak yağ halkacıkları oluşuyor. Onları izlemek de ayrı bir zevk..Tabi herkesin midesi kaldırmayabilir.
Çivi çakmaya yarayan bir alet. Ama benden size bir tavsiye, parmağınıza vurmamaya çok dikkat edin. Tırnağınız morarır (çünkü genelde hep tırnağa denk gelir) ve sonunda atar. Zamanla bu atılan tırnağın yenisi çıkar ama parmağınıza vurduğunuz zaman ve bunu takip eden birkaç gün acısı dayanılmaz olur....
O kadar güzel şeyler yazılmışki, bir Çanakkale'li olarak ayrıca gurur duydum.
Onlar bizim için canlarını verdiler, çok şey borçluyuz onlara. Lütfen arkadaşlar, özellikle son zamanlarda birlik ve beraberliğe çok ihtiyacımız var. Tek yürek olabilmemiz için böyle savaşların yeniden yaşanması mı gerekiyor? . BİZ HEPİMİZ KARDEŞİZ...