Birde kısa devre vardır. Tamamlaması gereken dönüşü tamamlamadan kısa yoldan pozitif ve negatif yükün kuralsız birleşimleridir. Atan sigorta da bu kuralsız birleşmenin gayr-ı meşrû çocuğudur. İnsana teşbih edilebilir. Zira insan tabiatta husûle gelen her olayla dolaylı veya direkt olarak benzeşme gösterebilme yeteneğine sahiptir.
Dönüş, döngü. Arapça 'devvr' dir kökeni. Elektrikte kullanılan 'devre' üzerinden akım geçmekte olan iletken yolun tamamıdır. Bunun yanısıra; devrân (zaman, döngü) , devriye (sınır boylarını dolaşan) , devirdâim (her dâim dönen) vs. aynı kökenden kelimelerdir. Türkçedeki 'devirmek' (tevürmek) fiiliyle anlam olarak yakınlık olmasına rağmen (altını üstüne döndürmek) ses bakımından benzemediği uzman kişiliklerin görüşleridir. Bu kadardır..
Mahkeme oturumu. 'Tek celse' tabiri tek bölüm, tek toplanış anlamına geliyor. Birde 'cülüs' var. Osmanlı pâdişahlarının tahta 'oturdukları' zaman yapılan merasim. Dağıtılan ikramlara 'cülüs bahşişi' deniliyor. 'ce-le-se' oturmak..
isminden memnun olmayan kişiliklerin başvurarak tek celsede isimlerini değiştirebilecekleri yerdir. Tek yapmaları gereken (yiyorsa) babalarını mahkemeye vermektir.
Uyuşturucu mafyasının hakkında aldığı infâz kararını duyan, uyuşturucuyu yerine teslim etmeyip başka yerlere götürüp satan ve parasını çatır çatır yiyen uyuşturucu satıcısının o ân itibariyle tutmaya başlaması gereken yastır. -tutun kaçıyor.. cümlesinde kaçan şeyin yas olma olasılığı %0,000yusuf yusuf 000 dır.
'Tanrım beni baştan yarat' dileği ile 'paranın tapınılan nesne' oluşu arasında konfeksiyonel ve tekstilel ve dahi giyiminel, kuşamınal bir ilişki söz konusudur. bknz. giyiminoloji
'Muasır' kelimesinin karşılığı olarak türetilmiştir. 'Aynı asırda yaşayan' anlamındaki 'muasır' ın karşılığı olan çağdaş 'aynı çağı paylaşan' anlamına gelir.. Atatürk ve İsmet İnönü çağdaştır. Tıpkı Fuzûlî ve Nesîmî'nin çağdaş olmaları gibi. Aynı devirde, aynı zaman diliminde yaşamışlardır. Anlam budur fakat anlanan bu değildir..
'Modern' kelimesinin yerine kullanılır çağdaş günümüzde. Modern yani 'şimdiki zamana ait olan', moda olan.. Eski latincede 'modernus' âdâba uygun olan, yakışan anlamında farklı bir kullanımı da var.
Kelimelerin kökenleri tam anlamları vermez. Zira o kelimeyi kullanan insandır, kelimeye anlam katan da insandır.. İşte bütün çatışmalar buradan çıkıyor zaten. Herkes kendi anladığının gerçek anlam olduğunu söylüyor.. Tam bir paradoks..
Kelimenin kökenine göre modern adâba uygun olan demek. Edep nedir? Âdapta ölçü nedir, kim koymuştur bu kuralları? Ben bir müslüman isem ve dinim başörtüsü için 'âdâba uygun olanı, yakışanı' diyorsa Başörtüsü en modern kıyafettir nazarımda.. Bundan kime ne?
Birde kısa devre vardır.
Tamamlaması gereken dönüşü tamamlamadan kısa yoldan pozitif ve negatif yükün kuralsız birleşimleridir.
Atan sigorta da bu kuralsız birleşmenin gayr-ı meşrû çocuğudur.
İnsana teşbih edilebilir. Zira insan tabiatta husûle gelen her olayla dolaylı veya direkt olarak benzeşme gösterebilme yeteneğine sahiptir.
Dönüş, döngü.
Arapça 'devvr' dir kökeni. Elektrikte kullanılan 'devre' üzerinden akım geçmekte olan iletken yolun tamamıdır.
Bunun yanısıra;
devrân (zaman, döngü) , devriye (sınır boylarını dolaşan) , devirdâim (her dâim dönen) vs. aynı kökenden kelimelerdir.
Türkçedeki 'devirmek' (tevürmek) fiiliyle anlam olarak yakınlık olmasına rağmen (altını üstüne döndürmek) ses bakımından benzemediği uzman kişiliklerin görüşleridir.
Bu kadardır..
'Duy-mak'tan emirdir. Köktür. Türkçe'de Fiil kökenlerinin, fiillerin en yalın hâlinin 'emir' kipinde olması karakteristik bir özelliktir.
Mahkeme oturumu. 'Tek celse' tabiri tek bölüm, tek toplanış anlamına geliyor. Birde 'cülüs' var. Osmanlı pâdişahlarının tahta 'oturdukları' zaman yapılan merasim. Dağıtılan ikramlara 'cülüs bahşişi' deniliyor.
'ce-le-se' oturmak..
isminden memnun olmayan kişiliklerin başvurarak tek celsede isimlerini değiştirebilecekleri yerdir. Tek yapmaları gereken (yiyorsa) babalarını mahkemeye vermektir.
Çok iddialı bir 'polog' dur.
Uyuşturucu mafyasının hakkında aldığı infâz kararını duyan,
uyuşturucuyu yerine teslim etmeyip başka yerlere götürüp satan ve parasını çatır çatır yiyen uyuşturucu satıcısının o ân itibariyle tutmaya başlaması gereken yastır.
-tutun kaçıyor..
cümlesinde kaçan şeyin yas olma olasılığı %0,000yusuf yusuf 000 dır.
'Tanrım beni baştan yarat' dileği ile 'paranın tapınılan nesne' oluşu arasında konfeksiyonel ve tekstilel ve dahi giyiminel, kuşamınal bir ilişki söz konusudur.
bknz.
giyiminoloji
'Muasır' kelimesinin karşılığı olarak türetilmiştir.
'Aynı asırda yaşayan' anlamındaki 'muasır' ın karşılığı olan çağdaş 'aynı çağı paylaşan' anlamına gelir.. Atatürk ve İsmet İnönü çağdaştır. Tıpkı Fuzûlî ve Nesîmî'nin çağdaş olmaları gibi. Aynı devirde, aynı zaman diliminde yaşamışlardır. Anlam budur fakat anlanan bu değildir..
'Modern' kelimesinin yerine kullanılır çağdaş günümüzde. Modern yani 'şimdiki zamana ait olan', moda olan..
Eski latincede 'modernus' âdâba uygun olan, yakışan anlamında farklı bir kullanımı da var.
Kelimelerin kökenleri tam anlamları vermez. Zira o kelimeyi kullanan insandır, kelimeye anlam katan da insandır.. İşte bütün çatışmalar buradan çıkıyor zaten. Herkes kendi anladığının gerçek anlam olduğunu söylüyor.. Tam bir paradoks..
Kelimenin kökenine göre modern adâba uygun olan demek. Edep nedir? Âdapta ölçü nedir, kim koymuştur bu kuralları?
Ben bir müslüman isem ve dinim başörtüsü için 'âdâba uygun olanı, yakışanı' diyorsa Başörtüsü en modern kıyafettir nazarımda.. Bundan kime ne?
'Çarşıdan aldım bir tane eve geldim yine bir tanedir.' midir? 'Ulan bunun bin tane olması gerekmiyor muydu? ' mudur?
Nedir birey olmak..