“Bazı günler, şafak veya gurup vakti ufka bakarsanız; kırmızı, sarı, laciverd ve mavi renklerin en ilahi tonları ile, bulutlardan bir ebru'nun daha doğrusu ebri' nin şekillendiğini görürsünüz. Yine bazı gecelerde, bulutlu semalar kadar geniş bir ebru teknesine, mehtabın, usta fırçasıyla laciverd, mavi ve ışıklı beyazın bütün nüanslarını serpiştiriverdiğine elbet rastlamışsınızdır. İşte sanatkar dedelerimiz, bir anda değişip kaybolan bu semavi güzellikleri yeryüzüne aksettirerek, onların ağaç yeşiline ve toprak rengine olan hasretini giderdikten sonra, bu şahane tabloyu kağıt üstünde de ebedileştirmeyi bilmişlerdir. Ebru bir düştür, bir özlemdir. Ona bakan her gözde yeni anlamlar kazanan bir akıştır.
................ bilgi ve acı birlikte öğrenilir anımsa....seni acın esmerletir seni.........anıların terletir! Bak o şehre ve unutma küllerden bir anka kuşu yarattığını.........
imanın en zayıfı der PEYGAMBER (S.A.V.)
Mevlânâ Mesnevî’ sine şu sözlerle başlamıştır
“ Dinle neyden, zirâ o birşeyler anlatmada
Ayrılıklardan şikâyet etmededir.
Ney der ki: Beni kamışlıktan kopardıklarından beri,
İniltim kadın - erkek herkesi ağlattı.
Ayrılık bağrımı delik deşik eylesin,
Tâ ki aşk derdini anlatabileyim.”
Gece ve neyin sesi ruhen kemale ermemiş olan için tehlikelidir.Dikkat
Süleyman Çobanoğlu
O gerçek bir köylü.Ve o kültürüde mükemmel yansıtıyor
3 kişiyi
esra,gülhan ve ben,yani esra yı
Dosto derki:
Kentlerin işini bilenleri de var bilmeyenleri de.
bizimkisi neyin ne olduğunu bile bilmiyo...
Kekik kokusu duydum....
Kekik kokusu duydum koynunda huysuz gecenin
Uyandım birdenbire,
haydi dedim yüreğim GİDELİM bu şehirden
bu şehir koparmak istiyor beni özlemlerimden..........
“Bazı günler, şafak veya gurup vakti ufka bakarsanız; kırmızı, sarı, laciverd ve mavi
renklerin en ilahi tonları ile, bulutlardan bir ebru'nun daha doğrusu
ebri' nin şekillendiğini görürsünüz. Yine bazı gecelerde, bulutlu semalar kadar geniş bir ebru teknesine,
mehtabın, usta fırçasıyla laciverd, mavi ve ışıklı beyazın bütün nüanslarını serpiştiriverdiğine
elbet rastlamışsınızdır. İşte sanatkar dedelerimiz, bir anda değişip kaybolan
bu semavi güzellikleri yeryüzüne aksettirerek, onların ağaç yeşiline ve toprak
rengine olan hasretini giderdikten sonra, bu şahane tabloyu kağıt üstünde de ebedileştirmeyi
bilmişlerdir.
Ebru bir düştür, bir özlemdir. Ona bakan her gözde
yeni anlamlar kazanan bir akıştır.
................
bilgi ve acı birlikte öğrenilir anımsa....seni acın
esmerletir seni.........anıların terletir!
Bak o şehre ve unutma küllerden bir anka kuşu yarattığını.........
Masal bu ya.e buda masal kuşu işte......
içinde yaş-l(a) n-dığım ve nefret ettiğim şehir...
ve ona mecbur olduğum şehir....