Olmayan bir şeyin tanımı ne kadar tutarlıdır.Ortada sadece bir gerçeklik var.O da çıldırtan yalnızlığımız.Aslında kestirmeden bir kaçış yolu aşk vb.kavramlar.kendimizden dahası içinde bulunduğumuz psikolojinin derinliğinden. 17 yaşımdan beri dünyayı ve yaşamı arıyorum.Buldum diyen herkesle ya konuştum ya da yazısını okudum.Ve gördüm ki bulundu sanılan şey aslında bulunmak istenen.Gerçekten var mı sorusu işte burada istemsiz olarak görecelileşiyor.Çünki realite ve antirealite bireyin mantığında ziyade keyfiyetine gizleniyor.Ve ben kendimi hele hele başkalarını kandırmayı hiç istemiyorum.
Hayatı tanımlayan tek bir cümle vardı Ve insan tanımanın ötesinde yaralar Ve fikrine ayarlı kara'lar gördü düşünde Ben bilirim diyordu ulema Ben bilirim diyordu Ben bilirim ben...
Bir gül düşün ,adını herhangi birimiz koyalım.Ve bu gülün dikeni, kendisi için harcanan emeği umursamadan, dönüp gülü yaralıyorsa,bu ihanettir. Hasrette bir ihanettir ! ve çok basit şartlarda çözülmüş bir militan kadar,kepazedir ! Ve bizler yani yaramaz mazoşistler, tutup bu yere batası şeyi mayhoş duygular zincirine ,bir halkadır ,diye dahil etmişiz.
Bir yalnızlık öyküsünü tanımlamak neye yarar.Kendi buhranları ve aşkı yaşamışlığıyla varolma çabasını tanımla maktaysa bir adam ve biz, o kendini anlamadan onu anlamaya çalışıyorsak, çağrışımın inkarındadır herşey. Önce anlamak diyor alimler ; Kırbacını hazırlayan bu yaramaz ve bir o kadar yalnız adam Şizofren kaoslarında kendini kırbaçlamaya gidiyorsa ve bunun adına 'kadın' diyorsa,geriye bir,yazık,kalır.O da durmaz başı bozuk cümleler bulur kendine .
Türker Keşmer bir şiirinde diyorki; Kürtler tütün sarıyor çağa karşı Duman sabır,Kürt'ün düşü özgürlük Özgürlük,zaten eşkıya... Günümüz metropollerinde insanca yaşamaya çalışan herkese deli denilebilir.Çünki onlar çağın ender eşkıyalarını oynamaktalar ve devran kuyudaki taşı çıkarma mücadelesinden başka birşey değil...
Olmayan bir şeyin tanımı ne kadar tutarlıdır.Ortada sadece bir gerçeklik var.O da çıldırtan yalnızlığımız.Aslında
kestirmeden bir kaçış yolu aşk vb.kavramlar.kendimizden
dahası içinde bulunduğumuz psikolojinin derinliğinden.
17 yaşımdan beri dünyayı ve yaşamı arıyorum.Buldum diyen herkesle ya konuştum ya da yazısını okudum.Ve gördüm ki
bulundu sanılan şey aslında bulunmak istenen.Gerçekten var mı sorusu işte burada istemsiz olarak görecelileşiyor.Çünki realite ve antirealite bireyin mantığında ziyade keyfiyetine gizleniyor.Ve ben kendimi hele hele başkalarını kandırmayı hiç istemiyorum.
Hayatı tanımlayan tek bir cümle vardı
Ve insan tanımanın ötesinde yaralar
Ve fikrine ayarlı kara'lar gördü düşünde
Ben bilirim diyordu ulema
Ben bilirim diyordu
Ben bilirim
ben...
Bir gül düşün ,adını herhangi birimiz koyalım.Ve bu gülün
dikeni, kendisi için harcanan emeği umursamadan, dönüp gülü
yaralıyorsa,bu ihanettir.
Hasrette bir ihanettir ! ve çok basit şartlarda çözülmüş bir militan kadar,kepazedir !
Ve bizler yani yaramaz mazoşistler, tutup bu yere batası
şeyi mayhoş duygular zincirine ,bir halkadır ,diye dahil etmişiz.
Bir yalnızlık öyküsünü tanımlamak neye yarar.Kendi
buhranları ve aşkı yaşamışlığıyla varolma çabasını tanımla
maktaysa bir adam ve biz, o kendini anlamadan onu anlamaya çalışıyorsak, çağrışımın inkarındadır herşey.
Önce anlamak diyor alimler ;
Kırbacını hazırlayan bu yaramaz ve bir o kadar yalnız adam
Şizofren kaoslarında kendini kırbaçlamaya gidiyorsa ve bunun adına 'kadın' diyorsa,geriye bir,yazık,kalır.O da durmaz başı bozuk cümleler bulur kendine .
Türker Keşmer bir şiirinde diyorki;
Kürtler tütün sarıyor çağa karşı
Duman sabır,Kürt'ün düşü özgürlük
Özgürlük,zaten eşkıya...
Günümüz metropollerinde insanca yaşamaya çalışan herkese deli denilebilir.Çünki onlar çağın ender eşkıyalarını
oynamaktalar ve devran kuyudaki taşı çıkarma mücadelesinden başka birşey değil...