Modumuz sag olsun, modumuzun yazilari silis sekli :)
Ooooohhh İğne miğne ucu düğme Fil filince kuş dilince Horoz öttü,tavuk tepti Bülbül kızı selam etti Selamına dua etti Al çık bal çık Sana dedim sen çık.
"Âşık olmak kolaydır. Oysa gerçek sevgi, yaşam boyu sürdürülen ve birbirini giderek daha iyi anlamayı, yaşam sorunlarını giderek artan bir biçimde paylaşmayı ve birlikte çözümler aramayı içeren bir olgudur." Engin Geçtan
Terazinin bir kefesine, dünyaya "saflar"ın yığdığı kötülükleri, öteki kefesine de ilkesiz ve kuruntusuz insanlardan gelen kötülükleri koysaydık, ilk kefe ağır basardı. Cioran "çürümenin kitabı - s. 89"
Çocukluğumuzdaki oyunlar değil sadece, masallar da sıkıntılı. Genellikle iyiler güzel, kötüler çirkindir masallarda. Yeşilçamda da benzer bi durum var, fakirler., genelde iyi mutlu; zenginler mutsıuz ve kötüdür. Toplumu bu yönde şekillerdirme çabasına her yerden bir destek gelmiş, bilinçli bilinçsiz çoğu kişi buna ortak olmuş. Masallar önyargılarımızı oluşturmuş, güzel görünen insanlara davranışımızı daha olumlu hale getirmiş, yeşilçamdaki fakir ama iyi insanlar da fakirlerin tesellisi olmuş; daha fazlasını istememelerini sağlamış. Fakir insanaları yönetmek kolay, onları önce bir şeylere muhtaç hale getirip, ihtiyaçlarını karşılayıp, onlara iyilik yaptığınızı gösterir ve onları yönetmeye devam edersiniz.
Dünyanın en yalnız ağacı Sahra Çölündeki Tenere bölgesindeki bir akasya ağacıymış. Çölün ortasında, 3 metre boyundaymış, kökleri 36 metre derinlikteki sudan besleniyormuş ve 400 km çapında başka bir ağaç olmadan yıllarca dayanmış yalnızlığa, çöl koşullarına. Çölün derinliklerindeki su kadar gelip geçen kervanlar da onu hayata bağlamış. Ama 1973 yılında sarhoş bir kamyon sürücüsü çölün ortasındaki bu tek ağaca çarpmış, dibinden kırmış ve dünyanın en yalnız ağacını öldürmüş. Çölün ortasındaki yalnız ağacı bile öldürebilecek kadar vahşi yaratıklarız.
Bir yanılgıdan bir kişi acı çekiyorsa buna delilik denir. Bir yanılgıdan birçok kişi acı çektiğinde ise buna din denir. Richard Dawkins "Tanrı Yanılgısı"
Yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: “Bunca mutsuzluğu ve boğuntuyu ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?” Arthur Schopenhauer
Çehov,
Altıncı Koğuş kitabında şöyle dedirtir
Andrey Yefimiç'e..
".. akıl ve zekâ,
yeri hiçbir şeyle doldurulamayan
bir zevk,
bir hazdır.."
Modumuz sag olsun, modumuzun yazilari silis sekli :)
Ooooohhh
İğne miğne ucu düğme
Fil filince kuş dilince
Horoz öttü,tavuk tepti
Bülbül kızı selam etti
Selamına dua etti
Al çık bal çık
Sana dedim sen çık.
Sana gunaydin.
Bana iyi geceler mod :))
Hayat duduklu tenceredir
Otunce kapagini acasin gelir:)))
Aha bu aforizma da benden olsun
:)
"Âşık olmak kolaydır. Oysa gerçek sevgi, yaşam boyu sürdürülen ve birbirini giderek daha iyi anlamayı, yaşam sorunlarını giderek artan bir biçimde paylaşmayı ve birlikte çözümler aramayı içeren bir olgudur."
Engin Geçtan
Birine ayırdığınız dikkat, cömertliğin en nadir ve saf formudur.
Simone Weil
Terazinin bir kefesine, dünyaya "saflar"ın yığdığı kötülükleri, öteki kefesine de ilkesiz ve kuruntusuz insanlardan gelen kötülükleri koysaydık, ilk kefe ağır basardı.
Cioran "çürümenin kitabı - s. 89"
Çocukluğumuzdaki oyunlar değil sadece, masallar da sıkıntılı. Genellikle iyiler güzel, kötüler çirkindir masallarda. Yeşilçamda da benzer bi durum var, fakirler., genelde iyi mutlu; zenginler mutsıuz ve kötüdür. Toplumu bu yönde şekillerdirme çabasına her yerden bir destek gelmiş, bilinçli bilinçsiz çoğu kişi buna ortak olmuş. Masallar önyargılarımızı oluşturmuş, güzel görünen insanlara davranışımızı daha olumlu hale getirmiş, yeşilçamdaki fakir ama iyi insanlar da fakirlerin tesellisi olmuş; daha fazlasını istememelerini sağlamış. Fakir insanaları yönetmek kolay, onları önce bir şeylere muhtaç hale getirip, ihtiyaçlarını karşılayıp, onlara iyilik yaptığınızı gösterir ve onları yönetmeye devam edersiniz.
Dünyanın en yalnız ağacı Sahra Çölündeki Tenere bölgesindeki bir akasya ağacıymış. Çölün ortasında, 3 metre boyundaymış, kökleri 36 metre derinlikteki sudan besleniyormuş ve 400 km çapında başka bir ağaç olmadan yıllarca dayanmış yalnızlığa, çöl koşullarına. Çölün derinliklerindeki su kadar gelip geçen kervanlar da onu hayata bağlamış. Ama 1973 yılında sarhoş bir kamyon sürücüsü çölün ortasındaki bu tek ağaca çarpmış, dibinden kırmış ve dünyanın en yalnız ağacını öldürmüş.
Çölün ortasındaki yalnız ağacı bile öldürebilecek kadar vahşi yaratıklarız.
Bir yanılgıdan bir kişi acı çekiyorsa buna delilik denir. Bir yanılgıdan birçok kişi acı çektiğinde ise buna din denir.
Richard Dawkins "Tanrı Yanılgısı"
Bulutların üstünde hava hep açıktır.
Oruç Aruoba
Yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: “Bunca mutsuzluğu ve boğuntuyu ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?”
Arthur Schopenhauer