Kültür Sanat Edebiyat Şiir

5n1k sizce ne demek, 5n1k size neyi çağrıştırıyor?

5n1k terimi Fatma Sena Gündüz tarafından tarihinde eklendi

  • Senem Ulusoy
    Senem Ulusoy

    :)) haber yayıncılarının kullandığı bir terim olarak biliyorum..5n= nerede? ,ne zaman? ,nasıl? niçin? neden? 1k=kim?

  • Mali Müşavir
    Mali Müşavir

    N (yani ingilicçe 'en', yani n+1'in en'i, yani sonsuz, yok bişi) K ise yay sabiti. 5N1K demek 5 tane sonsuz çaarpıı 1 yay = yaylı epey sonsuz!

  • Şeref Can Şendil
    Şeref Can Şendil

    BEN GAZETECİ OLMA YOLUNDA İLERLEYEN Bİ ÖĞRENCİYİM.5n1k YOLUMA HER ZAMAN CIKAN BIR SORU.BUNU GENEL TANIMI NE,NEREDE,NİÇİN,NASIL,NEDEN VE KİM DİR.YANİ ARAŞTIRICI BİR KİŞİNİN İZLEMESİ GEREKEN Bİ YOLDUR.FAKAT TÜRKİYEDE GÖRÜYORUZ Kİİİİİ! 5N 1K YOKKKKKKKKKK.OLMAMASININ NEDENİ AÇIK KORKU.TÜRKİYEDE KORKU VAR.

  • Njhgggıu Yhugyut
    Njhgggıu Yhugyut

    beş neden bir karar,sanırım bu, bir televizyon programının adı,bir iki kez izlemiştim o programı

  • Mücahit Erim
    Mücahit Erim

    5n(ne-nerede-neden-niçin-nasıl) 1k(kim)

  • Ulaş Devrim
    Ulaş Devrim

    Gerçek,
    Kalite,
    Soru işaretleri,
    ve cevapları.
    Yozlaşan renkli kutuda
    deniz feneri niteliğinde seyredilecek bikaç programdan birini...

  • Aysen Güleç
    Aysen Güleç

    5n1k......boşlukları doldurur....benim, bizim, günün, hayatın.....
    softluğu, soyutluğu ve en önemlisi somutluğu hissettirir..!
    detaycılık bukadarmı sevdirilir bir insana....

  • Resul Cengiz
    Resul Cengiz

    Habercilikte meşhur kuraldır...

  • Fatma Sena Gündüz
    Fatma Sena Gündüz

    adamın hakkaten başı önünde...

  • Fatma Sena Gündüz
    Fatma Sena Gündüz

    DURUN DERTLEŞELİM BİRAZ....

    Kaç yıl oldu?
    Tam 5 yıl.
    Kaç program? 1000. Yazıyla bin...
    İnsan ömrünün önemli bir kısmı 29-34 yaşlarımın arası benim öznel tarihimde...
    Bir televizyon programı hergün üç öğün besleyip büyütmeniz gereken bir çocuk gibidir. Bakıma muhtaç büyümeyen bir çocuk.
    Hergün yeni bir mücadeledir. Hergün yeni bir meydan muhaberesi...
    Bugün güneşli ama serince bir sonbahar gününün peneceresinden bakınca ne kadar çok üzüntü keder ve ne kadar coşkulu anlar oldu diye geçiriyorum içimden.
    En zor program hangisiydi diye soruyordu geçen gün ropörtajcılardan biri. 25 saatlik 2000 yılbaşı programı demiştim. Sonrasında bir hafta sesim kısılmış konuşamamıştım.
    Gençtim, iddialıydım ve hırslıydım. 25 saat durmadan konuşacak kadar gözümü karartmıştım...
    Bugün bakınca ne kadar çocukça...
    Oysa benim söyleyemediğim en zor yayınım kalbim yaralıyken yaptıklarımdı. Evden çıkmak istemediğim, kapılarımı kapatıp depresyondan tepetaklak yuvarlandığım dönemlerde cıkıp bayramlık kıyafetlerle televizyon stüdyosunda kendimi zorlayarak gülümsemeye çalıştığım o programlar...
    Bu işin en zor yanı beş yıl içinde buydu işte. Hergün tahatada sözlüye kalkan öğrencisinizdir. En iyi performansı göstermeniz gereken, sınıfın en çalışkan öğrencisi...
    Merhametine muhtaç olmadığınız insanlar tarafından horlanacaksınızdır. Selamınız olmayan insanlar tarafından nefret edileceksinizdir... Kıskançlık ve kem gözlere temkinli yaklaşmalısınızdır. Açığınızı arayacaktır bazıları...
    Öyle oldu bizde de hatırlıyorum bugünün kıytırık bir sinema yazarı yaptığımız ilk programda kendince bana 'iyi bir geçirmişti...' Okuduktan sonra polemiğe girmek yerine direk dövmeyi kafaya koymuştum. Neyseki denk gelmedi o günlerde...
    Oysa bugün bakınca ne çocukça değil mi?
    Şu geçen 5 yıl 'dallamalarla mücadele yöntemini öğrenme klavuzu ' oldu bir yandan da...
    Yıllardır en çok neye özen gösterdin derseniz? Kendim kalabilmeye bakın. Ki en zoru insanın kameraların kırmızı ışıkları önünde kendi olabilmesi.
    Bir iki sefer haricinde kendimi sahte gülümsemeler içinde aynada yakalamadım. Ya da bir iki hatayı çıkartırsak iş yüzünden hiç uykusuz kalmadım.
    Bugün elimle tutamadığım 1000 programlık bir arşivin üzerine çıkıp yukarıdan bakıyorum şöyle geçen beş yıla ve...
    Çarpıyorum, bölüyorum, topluyorum çıkartıyorum elde kalana bakıyorum. Yeter mi?
    İdare eder en azından.
    Ama yine de elimde kalanlar kadar yitirdiklerimde var. Mesela beş yıl öncesine dönünce kimi dostlarımı geç tanıyıp gerçek yüzlerini geç gördüğüme, kimilerini ise erken kaybettiğime üzülüyorum.
    Yıllar önce çiçeği burununda bir çekirge olarak 32. gün bürosunda stajyer olarak dolaşırken Erbil Tuşalp sandalyesini yanıma çekip gözlüklerini burnunun üzerine indirip; 'Medya bir puşt tarlasıdır Cüneytciğim, Her meslekte puştlar vardır ama bu meslekte puşt sayısı daha çoktur mesleğin onurunu ise olmayanlar kurtarır' demişti. Haklıydı kendince.
    Ama özellikle 2000'li yıllarla beraber televizyon medyasında bir ayıklanma dönemi yaşandığına inanıyorum.
    Birşeyler iyi yönde değişmeye başladı.
    Ya da benim hala umudum var.
    5 yıl 1000 program ve onlarca belgesel çektik.
    Türkiye'nin en iyi televizyon haber ekiplerinden birisi ile onlarca ülkede sıcak haberi yaptık.
    Özgül'ün Ürdün'de tek başına Uzanların peşine günlerce ve kahramanca düşüşü, Emiyra'nın tek başına kamera ile karda kışda bir dağ köyüne doğru haber için gederken o takside hissettikleri, Cihan'ın Selanikte göstericilerin taşları arasında kaldıktan sonra ekrana ilk çıktığı andaki heyecanı hafızamdan hiç silinmeyecek. Rengin'in arkadaştan da öte güven veren hayat arkadaşlığı, Belinda'nın kaza geçerdiği gece ambulansın içinde elini tutuşum, hastanede gözlerini ilk açtığında yanında duruşum. Ya da Atilla ile Kuveyt'te bir askeri çadırın içinde Baba olacağını öğrendiğimiz o an hala gözümün önünde.Sonra Soner'in annesini kaybettiği gün havaalanında gözyaşlarını tutamayışını en kritik anlarda kısa ve öz telefonlaşmalarımızı unutmak mümkün değil...
    Daha herkes ile ilgili onlarca yüzlerce binlerce anı var kimselere anlatamadığım.
    beşN birK'nın 1000 program yapmasının arkasında ne var derse aranızdan biri hemen cevap vereyim. EMEK var, alınteri var, uykusuz geceler,uzun yolculuklar var. Hastayken bile işimizi bitirip gidişimiz var. Kendi hayatımızın önüne bir programı koymamız, birbirimize inanmamız, İnanç var kısacası. Dostluk ve özveri var.
    Sonuçta yeni yerler feth etmedik, büyük savaşlar kazanmadık. Varlığımızla birşeyleri değiştirebildiğimizden bile emin değilim.
    Ama yine de biz bu programı bir Kale gibi gördük, sahiplendik, sevdik seviyoruz.
    Bunca banalliğin içinde,önyargının, hırsın, bir zamanların puştlar tarlasının içinde kendi ellerimizle kurduğumuz, taş üstüne taş koyduğumuz bir kale. Belki bir ekonomik kriz bahanesi ile duvarları sert bir rüzgarda yıkılabilen ama hiç yıkılmayacağına inandığımız bir kale. İçinde bir vahayı saklayan düşlerimizin inanç kalesi...
    5N 1K 1000 program yaptık hadi gelin madalya takın demiyorum. Çünkü orada sessiz bir çoğunluk duruyor. Yaptıklarımızı bilen, farkında olan sessiz bir çoğunluk. Biliyorum.
    En azından bu kaleyi savunmak, daha yıllarca ayakta tutmak için tek tek görmesemde oralarda birilerinin de bizim yaptığımız işe inandığını umuyorum.
    Elle tutamıyorsunuz çünkü gözle göremiyorsunuz...
    Tuhaf bir duygu anlayacağınız.
    Umarım birgün yine bu sitede sizlere 2000. program şerefine geçecek bir beş yıl sonrasında yeni bir yazı yazarım.
    Daha yaşlanmış daha olgunlaşmış, hesaplar sonrasında elde kalanları daha çoğalmış biri olarak.
    Olursa ne ala, olmazsa da geçmiş için o uzaktaki bizi anlayan, sessizce takip eden ya da arada bir zaplarken rastlayan kalpleriniz için teşekkür ederim.
    biraz mesafeli, mahçup ve tüm arkadaşlarım adına başım önde...


    CÜNEYT ÖZDEMİR

  • Onur Umut
    Onur Umut

    tuttum

  • Fatma Sena Gündüz
    Fatma Sena Gündüz

    ne
    nerede
    ne zaman
    nasıl
    ne için
    kim
    hafta içi CNN türk te ana haber bültenin hemen ardından
    Cüneyt Özdemir-Soner Yalçın ın hazırladığı ve Cüneyt Özdemir in sunduğu,kalitesinden asla şüphe edilmeyecek bir program...5 yılı aşgın bir süredir yayında olan program 1000.programa doğru gidiyor.